Yahya İsmet - Şarkılar Artık Sizin 2007

[islamhakyolu]

Yahya İsmet - Şarkılar Artık Sizin 2007 - 320 Kbps + Wav
10 / 00:00:57:02 / 130,56 MB





Yahya İsmet - Şarkılar Artık Sizin 2007 - 320 Kbps (10 / 57:02)
-------------------------------------------------------------------------------------
Yahya İsmet - 01 Gönlümün Gülü 08:02
Yahya İsmet - 02 Gel 05:37
Yahya İsmet - 03 Dünya Fanidir Oğlum 04:40
Yahya İsmet - 04 Özür Dilerim 05:32
Yahya İsmet - 05 İstanbul Ve Aşk 05:23
Yahya İsmet - 06 Bize Dönsen 06:22
Yahya İsmet - 07 Ey İnsanoğlu 05:20
Yahya İsmet - 08 Avrupa 04:24
Yahya İsmet - 09 Dillere Destan Gibi 05:48
Yahya İsmet - 10 Şarkılar Artık Sizin 05:50

Bu icerigi gorebilmeniz icin yapmaniz gerekenler:

• içeriği görmek için tesekkur butonuna tiklamaniz gerekir (Mesajin sag kosesinde)

 

[KurbanAmca]

Paylaşım için teşekkürler kurban.  Allah razı olsun...

[Mehmedim]

Yahya İsmet - Gönlümün Gülü albüm içeriği doğru olan Yahya İsmet - Şarkılar Artık Sizin olarak değiştirilmiştir bilginize..

[xxxextra]

teşekkürler

[ilahiezgi]

Allah razı olsun.

[diamon63]

ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık

[menomenli]

Allah razı olsun

[Sözlerin Dili]

Allah razı olsun.

[mehmet ali]

Allah razı olsun

[erten86]

Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...

[kardelen01]

ALLAH (C.C) Razı Olsun Kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler.
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık

[Mehmedim]

Albüme 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.

[hak aşığı]

Teşekkür ederim Allah razı olsun

[43Kütahya]

Allah razı olsun teşekkür ederim.

[kardelen01]

Albüme 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.

ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık

[hakansen967]

ŞARKILAR ARTIK SİZİN
Elde eski bir valiz fermuarı bozulmuş açılan kısımları filketeyle tutturmuş
Üste eski temiz bir ceket pabuç boya yenisi yakası incelmiş gömleğin buna benzer gerisi
Takkeden geldi ele hiç bilmediği bir ülke haritada yeri nere
Anası everecekti onu okulu bittiğinde oysa evlenmişti o çoktan hizmetin dertleriyle
Yüreği dağlı gözü yaşlı çilekeş ana bıraktı arkasında düştü yollara
Vardı yabancı ele Türkiye nere donduran soğuğuyla Sibirya nere
Yılların vebaliydi sarmış vurmuş sırtına yüzü pek de masum sanki nurdan bir ayna
Yıllar geçti gurbette hiç durmadan hizmette öğrenci sesleriyle
Yıllar geçti gurbette hiç durmadan hizmette cıvıl cıvıl çocuk sesleriyle
Tek bir duası vardı onun insan yetiştirmek ömrünün nihayetinde bu yolda ölebilmek
Hizmet yolu yorgun günün gece yarısında hizmetin emaneti gecenin ortasında ömrünün baharında

DİLLERE DESTAN GİBİ
Sen güzelsin Şirin gibi Aslı gibi sen güzelsin dillere destan gibi
Bir tebessüm et de kendimi sana vereyim bir gülücük iste kendimi feda edeyim
Sen ne arayıp ne de sorsan da sen yine de acımasız zalim olsan da
Ben yine severim Mecnun’ca Mecnun’ca Mecnun’ca delice ve Mecnun’ca
Bir tebessüm et de kendimi sana vereyim bir gülücük iste kendimi feda edeyim

AVRUPA
Bosna’da kanlı bir çarşı, cemaatiyle yakılmış camiler, topla yıkılmış köprüler minareler, Bosna’da kana boyalın yollar delik deşik evler. Bosna’da katledilmiş masum bebekler ve kirletilmiş binlerce namus. Bosna Avrupa’nın sanki ortası. 250 bin cinayete göz yuman ve binlerce çığlığa kulak tıkayan sözde medeni Avrupalı. Bosna sanki bir arena. Yine gladyatörlere ve canavarlara parçalatılan ölen masum insanlar ve hâlâ yaşayan gaddar Romalılar. Savaşın silah tüccarlarıysa vaktiyle Kanuni’nin merhametine sığınan İspanyol dedelerinin nankör paragöz torunları.
Avrupa dön de bir bak artık aynaya mazlumları öldürdüğün Bosna’ya inandıramazsın artık beni timsah gözyaşlarına.
Avrupa dön de bir bak tarihe Osmanlıya yan yana camiye kiliseye havraya medeniyetin neresindesin cevap ver sonra da.
Fatih’in girdiği kapıdan gönüllere gireceğiz yine de asırlar boyu insanlık öğreteceğiz.

EY İNSANOĞLU
Ey insanoğlu hayatın sırrını buldun mu yoksa inkâr girdabında kaybolup mahvoldun mu?
Ey insanoğlu aradığın huzuru buldun mu yoksa inkâr girdabında kaybolup mahvoldun mu?
Gitgide kapanan bir daha açılmayan o mühürlü kapıdan çıkmadan
Vazgeç acabadan var geçen cabadan zaten geldin cabadan cabadan
Bu inkâr sözlerinle günahkâr gözlerinle ve hangi yüzle nereye böyle
Her sabah yüzüne hayat veren ışığı vurdu güneşin ve inandığın dili söyledi sıcaklığı o güzel ateşi, ıslattı toprağı yağmur denen rahmet, umursuzca kaldırımlarda çiğnediğin yeşerdi bin bir sanat eseri kokladığın rengârenk çiçekler, olgunlaştı bin bir tatta meyveler. Sanatkârını bilemedin tüm bu güzelliklerin, yaratanın kanunların bulabildiğin formülleriydi bilim dediğin, evrim dedin tesadüf dedin inkâr ettin
Gitgide kapanan bir daha açılmayan o mühürlü kapıdan çıkmadan
Vazgeç acabadan var geçen cabadan zaten geldin cabadan cabadan
Bu inkâr sözlerinle günahkâr gözlerinle ve hangi yüzle nereye böyle
Nefsini bilen Rabbini bilir hiç bilenle bilmeyen bir olur mu, bilmeyenler neyi bilmiş, bilenlere selam olsun

BİZE DÖNSEN
Gece inen karanlığında sonra şafak söker inleyen tüm insanlar nura erer
Cemreler bir bir düştü kardelenler boyun büktü sarsıldık sarsıldık yeryüzü bile küstü
Bize dönsen artık gülen gözlerinle müjde versen
Şafağın ilk şuaları doğuyor gönüllerde mazlumların akan gözyaşları sızıyor dehlizlerden
Cemreler bir bir düştü kardelenler boyun büktü sarsıldık sarsıldık yeryüzü bile küstü
Bize dönsen artık gülen gözlerinle müjde versen

İSTANBUL VE AŞK
İşte geldim bir tanem söyle olan bitenleri bırak gururu bir tanem uzat ellerini
Gururun bitmez hiç senin bilirim beni seversin yoruldum düşünmekten bitmiyor sitemlerin
Gel sitem etme güzelim seninle İstanbul’u gezelim Marmara gülümserken Yıldız’da elele verelim
Gel gidelim Çamlıca’ya oradan Kanlıca’ya kucak açalım masmavi dalgalara
Nedir derdin sevdiğim beni sen üzüyorsun İstanbul’da bu aşkı çok mu görüyorsun
Martılar gülüşüyor boğazın sularında İstanbul sitem ediyor o şen martılara
Gel sitem etme güzelim seninle İstanbul’u gezelim Marmara gülümserken Yıldız’da elele verelim
Gel gidelim Çamlıca’ya oradan Kanlıca’ya kucak açalım masmavi dalgalara

ÖZÜR DİLERİM
Bir şeyler çalmak için öylesine rastgele parmaklarım gezerken gitarımın telinde aklıma gazetedeki haberin geldi anne. İki oğul yetiştirmişsin, bir oğlun okurken üniversitede diğerini göndermişsin şerefle askere. Çok geçmeden uğurlamışsın gözyaşlarınla şehadete. Bir kuzunun şehadet kanına madalya takarlarken diğer oğlunun mezuniyetini başörtüne takmışlar anne başörtüne takmışlar anne.
Yıllarca yaşadığın bu zulüme, sana reva görülenler de eklenince beni kahretti ağlattı anne.
Sen yalnızca sabret Allaha et havale zaman çok sabırsızdır anne.
Neler gördü şu dünya zulümler sonrasında ve daha neler görecek şu dünya. Sanki değişmez kader bu memlekette her şeyini feda edenlerin adı hain, vatanı satanları yüceltirler de bunları Nene Hatunlara nasıl anlatırız anne. Gözyaşları kalbine göm, saklansın, Hasbünallah çek. Bu vatan vatanı satanların kavgadan fayda umanların değil, senin, hepimizin ve bu toprağın altında binlerce oğlun gibi şehitlerin anne.
Sen yalnızca sabret Allaha et havale zaman çok sabırsızdır anne.
Zulüm rüzgârları deli deli esse de, insanımızı kandırıp aziz vatanı bölmek isteseler de, ekin başakları gibi savrulacağız ve elele gönül gönüle kardeşçe öyle bir doğrulacağız ki anne öyle bir doğrulacağız ki anne. Sana reva görülenler için şehit kanlarıyla hâlâ yıkanan bu aziz vatan adına özür dilerim özür dilerim anne.

DÜNYA FANİDİR OĞLUM
Ayakları çıplak yüzünde derin çizgiler aşk dolu gözleri içime işlediler
Ayakları çıplak yüzünde derin çizgiler buğulu gözleri içime işlediler
Çatlamış soğuk mosmor titreyen elleri sanki yüce yaratandan ölümü dilediler
Önce uzaktan baktım sonra gittim yanına onun o masum hali çok dokundu kanıma
Benim halimi görüp beni dilenci sanma dinle şu sözlerimi belki çıkmam yarına
Dünya fanidir oğlum gideceğiz bekaya insan tohum gibi düşer gireceği toprağa
Yeniden hayat bulur hazırlanır bahara insan sabrederse biner Firdevs’in burağına
Anadolu’da yaşlı bir kadın baharını bekliyor

GEL
Her yeri kapladı kan seylâpları çöktü üstümüze, zulmün karanlığı senden uzaklaşan toplumların çığlıkları çınlatıyor semayı, Ebu Cehil’ler Ebu Leheb’ler isim değiştirmişler girmişler hep kol kola, diken döşüyorlar, nifâk ekiyorlar, ateş saçıyorlar hâlâ güzel yoluna, cahilleştirilen köleleştirilen inananların son nefesi gırtlakta.
Gel Burak’la gelir gibi gel Yesrib’e girer gibi gel yurduna döner gibi gel
Gel Burak’la gelir gibi gel Yesrib’e girer gibi gel yurduna döner gibi gel
Ebu Cehil’ler Ebu Leheb’ler isim değiştirmişler girmişler hep kol kola, diken döşüyorlar, nifâk ekiyorlar, ateş saçıyorlar hâlâ güzel yoluna, cahilleştirilen köleleştirilen inananların son nefesi gırtlakta.
Gel Burak’la gelir gibi gel Yesrib’e girer gibi gel yurduna döner gibi gel
Gel Burak’la gelir gibi gel Yesrib’e girer gibi gel yurduna döner gibi gel

GÖNLÜMÜN GÜLÜ
Seni seven her rûh uludur Yâ Resûlallâh!
Gözü-gönlü onun doludur Yâ Resûlallâh!
Cemâlin pertevinden zerre şevk alan billâh,
Kapının ayrılmaz kuludur Yâ Resûlallâh!
Beklemez bir başka iltifat bezmine erenler,
Semtin iltifat buğuludur Yâ Resûlallâh!
Gönül gözleriyle bir kere seni görenler,
Onlar ruhların bir koludur ya Resûlallâh!
Uçuşur ikliminde altın kanatlı kuşlar,
İklimin kuşların yoludur ya Resûlallâh!
Cennet yamaçları gibidir orda ufuklar,
Cemâlin bu ufkun tülüdür ya Resûlallâh!
Sana ermek imanlı gönüllerin rüyâsı,
Seni bilmeyenler ölüdür ya Resûlallâh!
Vuslatın, bu garip kıtmîrin her dem hülyâsı,
Bu benim gönlümün gülüdür ya Resûlallâh!
Uçuşur ikliminde altın kanatlı kuşlar,
İklimin kuşların yoludur yoludur ya Resûlallâh!
Sana ermek imanlı gönüllerin rüyâsı,
Seni bilmeyenler ölüdür ölüdür ya Resûlallâh!
Vuslatın, bu garip kıtmîrin her dem hülyâsı,
Bu benim gönlümün gülüdür gülüdür ya Resûlallâh!
Derdi isyana müptelayım Kapında bir bahtı karayım
Kovarsan kime sızlanayım Ya Resulallah
Derdi isyana müptelayım kapında bir bahtı karayım
Kovarsan kime sızlanayım Ya Resulallah

[Hasan_54]

Emeği Geçenlerden ALLAH Razı ve Memnun Olsun...