Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair

Gönderen Konu: Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair  (Okunma sayısı 897 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mehmedim

  • Administrator
  • *
  • İleti: 11761
  • Etkinlik:
    0.6%
  • Tesekkur Edildi: 310403 kez
  • Rep Puanı: 583
  • Cinsiyet: Bay
Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair
« : 14 Nisan 2018, 09:08:20 »
Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair
15 / 00:00:40:40 / 37,24 MB

Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair (15 / 40:40)
------------------------------------------------
Yusuf Gurbet - Ben Bilmem  *0:58*
Yusuf Gurbet - Bir Daha Düşün  *3:36*
Yusuf Gurbet - Bir Musibet  *2:18*
Yusuf Gurbet - Derviş Kaşığı  *2:52*
Yusuf Gurbet - Dua Ve Çocuk  *2:26*
Yusuf Gurbet - Gülcem  *3:54*
Yusuf Gurbet - Kral Ve Dostu  *4:02*
Yusuf Gurbet - Kutlu Olsun  *2:31*
Yusuf Gurbet - Mutlu Olamayan Adam  *4:23*
Yusuf Gurbet - Umut  *2:46*
Yusuf Gurbet - Yalnızlık  *2:20*
Yusuf Gurbet - Yankı  *2:16*
Yusuf Gurbet - Yine Gel  *1:46*
Yusuf Gurbet - Yusuf Öldü  *2:10*
Yusuf Gurbet - Yürü  *2:21*
Bu icerigi gorebilmeniz icin yapmaniz gerekenler:
  • içeriği görmek için tesekkur butonuna tiklamaniz gerekir (Mesajin sag kosesinde)

hak aşığı

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 6038
  • Etkinlik:
    3.6%
  • Tesekkur Edildi: 3656 kez
  • Rep Puanı: 85
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair
« Yanıtla #1 : 14 Nisan 2018, 12:01:24 »
Teşekkür ederim Allah razı olsun
 

cennet vadisi

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 2297
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 512 kez
  • Rep Puanı: 17
Ynt: Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair
« Yanıtla #2 : 14 Nisan 2018, 14:08:42 »
ALLAH Razi Olsun Paylasim Için Tesekkür Ederim
 

hasanyöndem

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 3279
  • Etkinlik:
    1.6%
  • Tesekkur Edildi: 1521 kez
  • Rep Puanı: 151
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair
« Yanıtla #3 : 14 Nisan 2018, 19:43:49 »
Rahman razı olsun kardeşim

Sessizlik; söyleyecek sözü olmayanın değil, boş lafta gözü olmayanın işidir
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

mehmet ali

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1344
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 607 kez
  • Rep Puanı: 5
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair
« Yanıtla #4 : 14 Nisan 2018, 23:19:00 »
Allah razı olsun
 

Cancazım

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 2471
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 611 kez
  • Rep Puanı: 16
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair
« Yanıtla #5 : 15 Nisan 2018, 13:09:57 »
ALLAH (cc) Razı Olsun. Güzel albümler için, Emekleriniz için, Sizlere sonsuz teşekkürler.
GÜLLERE VURGUNUM, GÜLLERE SEVDALI.
 

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9346
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2296 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair
« Yanıtla #6 : 16 Nisan 2018, 08:33:58 »
ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
 

erten86

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 6995
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 239 kez
  • Rep Puanı: 1
Ynt: Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair
« Yanıtla #7 : 20 Mart 2019, 23:20:48 »
Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...
 

Hasan_54

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 4094
  • Etkinlik:
    4.6%
  • Tesekkur Edildi: 471 kez
  • Rep Puanı: 150
  • Cinsiyet: Bay
  • ☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽
    • MEKKE FM
Ynt: Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair
« Yanıtla #8 : 12 Eylül 2021, 20:57:17 »
Emeği Geçenlerden ALLAH Razı ve Memnun Olsun...
☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽

owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Merkez :  Sakarya
 

hakansen967

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3617
  • Etkinlik:
    2.4%
  • Tesekkur Edildi: 858 kez
  • Rep Puanı: 574
  • Cinsiyet: Bay
    • ilahisözleri.net
Ynt: Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair
« Yanıtla #9 : 27 Temmuz 2022, 15:55:07 »
BEN BİLMEM
Ben bilmem öyle şiir yazmasını
Okumam da
Bilmem öyle tarihten gelen eski kelimeleri
Süslü olanları da
Ben direk söylerim
Bildiğimi okur, aklıma geleni dökerim
Yüreğimden aklıma, aklımdan kâğıda sıçrar düşüncelerim
Ve eğer eğer sensen düşündüğüm
İşte o zaman şiir olur belki yazdıklarım
Ve eğer sensen bunları okuyan bunları sensen bana yazdıran
İşte belki o zaman anlam kazanır şiirlerim

BİR DAHA DÜŞÜN
Kendin için, bir mahkeme kursan da;
Nefsinden, ne kadar uzak dursan da;
Her celseyi, vicdanına sorsan da;
Hükmünü vermeden, bir daha düşün…
****
Ahlâk reddederken, miras reddini,
İnkar ediyorsan, hâlâ ceddini;
Aslına duyduğun, bu nefret, kini;
‘Ben insanım’ derken, bir daha düşün…
****
Elinde mey tası, dilinde nifak;
Kalbinde şeytanla, bin bir ittifak;
Sökmediyse hâlâ, cehlinde şafak;
Dalâlet ne demek? bir daha düşün…
****
Niyetinde varsa, Kur’an’a cür’et;
Bir kısmını kabul, bir kısmını red.
Sana vermiyorsa, ölüm de ibret;
Mahşer kimliğini, bir daha düşün…
****
Hasedin.. Edepten, hayâdan çoksa;
Kardeşin karnı aç, seninki toksa;
Hele günlüğünde, namaz da yoksa;
‘Müslümanım! ’ derken, bir daha düşün…
****
Ne kılıç, ne kalkan, ne zırha güven;
Mîzan’da kurtulur, nefsini döven.
Bil ki; seni sana, şeytandır öven;
“Kalbim temiz” derken, bir daha düşün…
****
Kalmamış modanın, iz’ân ölçüsü;
Ne giysiler gördüm; şehvet dürtüsü.
İffet değil midir, insanın süsü?
Çağdaşlık bu mudur? Bir daha düşün…
****
Fal, büyü, cin değil, kurtuluş Hakk´ta,
Aradığın huzur; Nas’ta, Felak’ta.
Gel şu hezeyanı, artık bırak da;
‘Müslümanım! ’ derken, bir daha düşün…
****
Aç kalsan… Dönüp de, hüsrana bakma,
Ne can, ne canânı, âhirde yakma.
‘Kazandım’ deyip de, yediğin lokma;
Haram mı, helal mi? Bir daha düşün…
****
Nereye akıyor, bu insan seli?
Gerçeği görmeyen; ya kör, ya deli.
Dünyada sabırdır, cennet bedeli;
Değer mi, değmez mi? Bir daha düşün…
****
Akla kara, bir yürekte barınmaz,
Secde yoksa, kibir kiri arınmaz.
Hele îmân, kolay kolay korunmaz;
Bunları bir daha, bir daha düşün…
****
Düşmezdin.. Dengeyi, ilimle kursan,
Kur’ân mihengine, aklını vursan.
Yoksa.. Her doğruya, ‘ifrat! ’ diyorsan;
Bir daha.. Bir daha… Bir daha düşün…

BİR MUSİBET
“Kumandanlarından biri bir zafer dönüşü halife Hz. Ömer’in huzuruna çıktı. Yanında kısa boylu, tıknaz biri bulunuyordu.
-Hz. Ömer “Bu kim?” diye sordu. Kumandan anlattı:
-Efendim, bu benim sağ kolumdur. Hangi görevi verdimse başarı ile tamamladı. En gizli haberleri yerine ulaştırdı. Bazen bir orduya bedel hizmet gördü. Zaferlerimi onun sayesinde kazandım, diyebilirim.
Aradan zaman geçti, aynı kumandan halifenin huzuruna yeniden çıktı. Ama mağlup bir kumandan olarak! Halife sordu:
-Hani sağ kolun nerede?
-Sorma ey Ömer! İhanet etti, düşman tarafına geçti. Bunun üzerine Hz. Ömer şunları söyledi:
-Allah’tan başka hiç kimseye dayanmamak gerektiğini geçen sefer söyleyecektim, vazgeçtim. Bir musibet bin nasihatten yeğdir, diye düşündüm.”
Hayat böyledir bazen nasihatlar eder insanlar dostlar ama insanlar anlamazlar. Ama başa bir musibet gelir yüz binlerce nasihat edilmiş olsa o kadar tesir etmez. Ama her daim duamız Mevla Teâlâ bizleri musibetlerle imtihan etmesin inşaallah. Vesselam. Allaha emanet olun.

DERVİŞ KAŞIĞI
Dervişe bir gün sormuşlar ermişlerden birine:
“Sevginin sadece sözünü edenlerle onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? ”diye.
“Size farkı göstereyim” deyip önce sevgiyi dilden kalbine indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi sofrada yerlerini almış. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Derviş, şöyle bir şart koşmuş, “Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz”. “Peki!” deyip çorbalarını içmeyi denemişler.
Fakat kaşıklar uzun geldiğinden sıcak çorbayı döküp saçmaktan hem kendilerini yakmışlar hem de ağızlarına bir damla bile götürememişler. En sonunda bakmışlar olacak gibi değil sofradan aç kalkmışlar.
Daha sonra bu derviş, bu defa sevgiyi gerçekten bilenleri yemeğe çağırmış. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen insanlar gelmiş, sofraya oturmuş. Onlara da aynı şartı dile getirmiş. Onlar da aynı şartı kabul etmişler.
Her biri uzun kaşığını çorbaya daldırmış, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak çorbalarını içmişler Böylece her biri diğerini doyurmuş ve sofradan afiyetle şükrederek kalkmışlar.
Derviş sevgiyi gerçekten yaşayanların farkını soranlara;
- İşte! Demiş. Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz şunu da unutmayın. Hayat pazarında her zaman alan değil veren kazançlıdır. Vesselam.

DUA VE ÇOCUK
Baba ve küçük oğlu bir gün göle balık tutmaya giderler. Göl kenarında çadır kurarlar. Sabah oltalarını göle atıp çadıra dönerler. Bir saat sonra, oltalarını kontrol ederler, dört beş balık takıldığını görürler.
Çocuk babasına:
– Baba, ben balıkların oltaya takılacaklarını biliyordum. Der.
Babası sorar:
– Nereden biliyordun bakalım? Der
Çocuk cevap verir:
–  Dua ettim; oltaya balık takılsın diye de ondan biliyorum.
Oltayı tekrar hazırlarlar ve yakaladıkları balıkları yemek için çadıra dönerler. Yemekten sonra oltayı tekrar kontrol ederler, oltaya yine balıklar takılır.
Çocuk:
– Ben biliyordum ki balık takılacak.
Babası sorar:
– Nereden biliyordun yine bakalım?
Çocuk cevap verir:
– Yine dua ettim dua ettiğim için balıklar takılacağını biliyordum.
Oltayı tekrar göle atıp, çadırlarına dönerler. Yatmadan önce göle inip, oltayı kontrol ettiklerinde hiçbir balığın yakalanmadığını görürler.
Çocuk:
– Baba der, ben balıkların yakalanmayacağını biliyordum.
Babası sorar:
– Nereden biliyordun?
Çocuk cevap verir:
– Çünkü bu sefer dua etmedim de ondan.
Babası:
– Evladım peki bu sefer neden dua etmedin bakalım?
Çocuk:
– Çünkü bu sefer oltaya yem takmayı unuttun da ondan dua etmedim.
Çocuk aklı bile akıl olmadan duanın yetmeyeceğini bilir.
Dua ediyorsak eğer filli dualar gerekir değil mi, mücadele sabır azim. Rabbim dualarınızı kabul etsin. Allaha emanet olun.

GÜLCEM
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir dilber kalesinin burcunda
Vazgeçilmez belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Kaldım parmaklarımın ucunda
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir gamzelik rüzgar yeticek
Ha itti beni, ha iticek
****
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır divan hazır ferman hazır kurban hazır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez gel etmez
Gözleri bir ret, bir davet
Gülcem uzaktan dolanır
****
Uçurumun kenarındayım Hızır
Gülce bir davet
Mecaz değil maraz değil
Gülce bir afet
Peri değil huri değil
Gülce beyaz bir zehir
Gülce en vahim has buram buram zehir
Yar yüzünde infaz
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
****
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ben fakir En hakir Bin taksir
Ateşten Kalleşten Mızrakla gürzden
Dabbetülarz'dan Deccal’dan, yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce’den
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
Tutum tutuluyorum, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum
****
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir dilber kalesinin burcunda
Muhteşem belaya nazır
Civan hazır divan hazır ferman hazır kurban hazır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır ey Hızır

KRAL VE DOSTU
Afrika’nın uzak bir ülkesinde bir zamanlar hüküm süren bir kral vardı. Kralın çocukluktan beri birlikte büyüdüğü hiç yanından ayırmadığı bir dostu vardı. Bu dostu iyi veya kötü her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi:
– Bu işte bir hayır vardır diye.
Bir gün kral ve dostu ava çıktılar. Kralın dostu tüfekleri doldurdu, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir hata oluştu. Kral da ateş ederken tüfek geriye doğru patlamaya başladı. Kralın başparmağı koptu. Kral acı içindeyken dostu her zamanki sözünü söylemekten geri durmadı:
– Bunda da bir hayır vardır dedi.
Bunu duyan kral öfkelendi=
– Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun dedi, başparmağım koptu?
Dostuna çok kızdı ve arkadaşını zindana attırdı. Bir sene sonra, kral uzak bir bölgede birkaç adamıyla avlanmaya gitmişti.  Avlandıkları bölgede orada yamyamlar vardı. Yani büyük bir kabile yaşıyordu.
Kralı ve adamlarını yakalayıp ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Köyün meydanındaki direğe bağladılar, yakmak için odunları toparlamaya başladılar. Bu esnada kralın başparmağının olmadığını fark ettiler. Bu kabile, uzuvlarından biri eksik olan insanı yediklerinde başlarına kötü olaylar geleceğini düşündüklerinden yemiyorlardı. Bu nedenle, kralı serbest bıraktılar. Diğer adamları ise onları yakıp yediler. Kral sarayına döndüğünde, kopuk parmağı sayesinde kurtulduğunu anladı. Dostu haklı çıkmıştı. Hemen pişmanlıkla dostunu kapattığı zindana koştu. Dostunu zindandan çıkardı ve bu olayı dostuna anlatıverdi.
– Haklıymışsın dostum! Parmağımın kopmasında bile bir hayır varmış. Seni zindana attığım için özür diliyorum. Yaptığım haksızca ve kötü bir şeydi.
– Hayır, beni zindana atmanızda da bir hayır var.
– Delirdin mi? Sen dedi. Seni bir sene boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir.
– Düşünsene, dedi zindanda olmayıp da seninle birlikte avda olsaydım ne olacaktı kralım.”
Hayat akarken iyi veya kötü birkaç olay başımıza gelir değil mi, hayat o an göstermese de hayrını, gelse de başımıza türlü türlü sıkıntılar sonra anlarız ki her işte bir hayır saklıdır. Sizleri hayırlara emanet ediyoruz. Bereketli günler olsun.

KUTLU OLSUN
Toy, düğün kumaş oldu, ölçüldü biçildi.
Toy, düğün elbise oldu uzun boya.
Toylar, düğünler tam bizim için,
Toyumuz, düğünümüz kutlu olsun dünyaya.
Şekere eş oldu dudu kuşu,
Zühre eş oldu aya.
Toylar, düğünler tam bizim için,
Toyumuz, düğünümüz kutlu olsun dünyaya.
Bugün hayat öylesine rahat
Bugün yürekler öylesine ferah.
Bugün insanlar öylesine kardeş.
Toylar, düğünler tam bizim için,
Toyumuz, düğünümüz kutlu olsun dünyaya.
Ey şehrimizi ağlatan sultan,
Güvey oluyorsun bir güzele bu gece.
Ne de güzel yürüyorsun mahallemizde salına salına,
Ne de güzel akıyorsun deremize çağlaya çağlaya,
Ey bizi unutmayan, bizi arayan dost,
Ey bizim suyumuz, ırmağımız.
Toylar, düğünler tam bizim için,
Toyumuz, düğünümüz kutlu olsun dünyaya.
Dostlarım, gün bugün,
Oynayın, raksedin, dönün.
Bir bölük halk deniz gibi köpürüyor,
Bir bölük halk dalga dalga secdede.
Bir bölük halk kılıç gibi savaşıyor,
Bir bölük halk kanımızı içmede.
İşte girdi girdiler o gece gerdeğe nergisle gül,
İşte astım davulumu boynuma.
Toylar, düğünler tam bizim için,
Toyumuz, düğünümüz kutlu olsun dünyaya.

MUTLU OLAMAYAN ADAM
Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya koyulmuş. Ne yaptıysa da mutluluğu yakalayamamış. Kimden yardım istesem diye düşünürken, uzak bir diyarda, zengin bir bilgeyi öğrenmiş. Bu bilge aklı, bilgisi ve malı ile ün salmış birisiymiş. Kim yardımına gelse sorularına cevap verip derdine derman bulmadan geri göndermezmiş.
Bu bilgeden yardım istemeye, mutluluğu nasıl yakalarım diye sormaya karar vermiş. Uzun bir yolculuktan sonra bilgeyi bulmuş, ancak kapısında derdine derman arayanlardan oluşan çok uzun bir kuyruk varmış. Bilgenin gerçekten sorusuna doğru cevap vereceğine inanmış ve beklemeye başlamış.
Sonunda sonunda sıra ona gelmiş ve bilgeye mutluluğu nasıl yakalarım diye sormuş. Bilge bu soruyu cevaplarsa sıradaki diğer insanların beklemekten sıkılacağını düşünmüş, adamlarından bir kaşık istemiş ve içine iki damla yağ damlatmış sonra demiş ki:
– Sarayımın her yerini gez ve sonra tekrar gel ama sarayımı gezerken yağı dökmeden bu kaşığı ağzında taşıyacaksın. Demiş.
Adam sorusuna hemen cevap alamadığı için biraz şaşkın ama tamam demiş, sarayı gezmiş gelmiş bilge bakmış yağ hala kaşıkta, demiş ki adama=
– Aferin yağı dökmemişsin güzel, peki sarayımın güzelliklerini anlat bakalım, sarayımda neler gördün sen.
Adam yağı dökmeyeceğim diye uğraşmaktan pek dikkat edememiş, bir şey diyememiş. Sonra bilge adama=
– Olmadı, yağı dökmeden, kaşığı tekrar ağzında taşı, bu sefer sarayımdaki güzelliklere dikkat et, sonra tekrar gel olur mu?
Adam ne yapalım deyip tekrar kabul etmiş. Her yeri gezmiş, bu sefer sarayın güzelliklerinden çok etkilenmiş. Sonra ağzında kaşıkla gene bilgenin yanına gelmiş. Bilge sormuş:
– Sarayımın güzellikleri gördün mü, anlat bakalım.
Adam bu sefer hayran kaldığı güzellikleri anlatırken bilge onun sözünü kesmiş ve adama demiş ki:
– Güzel, peki ama yağ nerede?
Adam sarayı hayran hayran dolaşırken yağı tamamen unutmuş, utana sıkıla bilgeye demiş ki:
– Şey… yağı dökmüşüm.
Bilge bizimkine anlamlı bir bakış atmış ve demiş ki:
– Mutluluk hayatın bütün güzelliklerini yaşamak, tadını çıkarmak ve sorumluluklarına, kaşıktaki yağ gibi sahip çıkmaktır.
Adam mutluluğun sırrına ulaştığı için sevinmiş, bilgeye teşekkür etmiş ve bilgenin huzurundan ayrılmış.
İşyerinde başarılı olmak ama hayatın sadece işten ibaret olmadığını bilmek, sevdiklerinle gülüp oynamak vakit geçirmek ama geçim sorumluluğunu ihmal etmemek. Mutlu insan daha nice güzellikler ve sorumluluklar içerisinde hayat cambazı olarak dengeyi bulandır. Vesselam.

UMUT
Ortam çok sessizdi ve konuşmaları duyuluyordu
İlk Mum konuştu; Ben ´barışım´ dedi
-Hiç kimse benim yanık kalmamı istemiyor biliyorum ki söneceğim dedi.
Kısa süre sonra alevi azaldı yavaşça sönüverdi.
İkinci Mum konuştu; Ben inancım dedi
Neredeyse herkes, beni artık gerekli görmüyor.
O nedenle artık bana gerek yok dedi ve konuşmasını bitirdi
Alevi azaldı ve söndü.
Üçüncü Mum konuştu; ben sevgiyim dedi
Yanık kalmam için artık gücüm yok insanlar beni bir kenara bıraktı ve önemimi anlamadı kendilerine en yakın olanları bile sevmeyi unuttular dedi
Alevi azaldı ve sönüverdi.
Ansızın bir çocuk odaya girdi ve üç mumun yanmadığını gördü.
“Neden yanmıyorsunuz sizin sonuna kadar yanmanız gerekir”
dedi ve ağlamaya başladı
Dördüncü Mum çocuğa döndü ve;
“korkma ben hala yanıyorum diğer mumları yeniden yakabiliriz” dedi.
Sen nesin dedi, ben UMUDUM dedi.
Parlayan gözlerle çocuk umut adlı mumu aldı ve diğer mumları tekrar yakıverdi
“umudun alevi yaşamınızda hiçbir zaman eksik olmasın”
Umut ateşiniz her daim yansın sönen ne olursa olsun umudunuzla onları tekrar alevlendirebilirsiniz.
Sevgiyi barışı güzelliği yeter ki umudunuz olsun yeter ki umudunuz hiçbir zaman sönmesin umudunuz hiçbir zaman tükenmesin.

YALNIZLIK
Lokman hekim libasını giyerek
Senin tek tabibin benim diyerek
Kanımı içerek ömrüm yiyerek
Derdime dermanı buldu yalnızlık
****
Senin suretinde kapladı beni
Aşk diye hicrana sapladı beni
Önce kendisiyle topladı beni
Sonra sensizliğe böldü yalnızlık
****
O şimdi padişah ben garip köle
Elveda mutluluk merhaba çile
Ezerdi sen varken karınca bile
Köleydi kapımda kuldu yalnızlık
****
Sende düşüp gittin kendi derdine
Gölgem firar etti hasret yurduna
Çekip gittim kaf dağının ardına
Hoşgeldin diyerek güldü yalnızlık
****
Yeter artık dedim kavgadan bıkıp
Ölüyorum seni yalnız bırakıp
Anlaştık diyerek elimi sıkıp
Peşimden toprağa daldı yalnızlık
****
Dedim ya sevda senedine bir imza attım
Neyleyim hicrana geldi yalnızlık
Seni vermem diye bin yemin ettim
Benden beni bile aldı yalnızlık

YANKI
Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorken birden oğlan takılıp düşüyor ve canı yanıp 'AH' diye bağırıyor. İleride bir dağın tepesinden 'AH' diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor. Merak ediyor ve- ''Sen kimsin?'' diye bağırıyor. Aldığı cevap 'Sen kimsin?' oluyor. Aldığı cevaba kızıp - ''Sen bir korkaksın!'' diye tekrar bağırıyor. Dağdan gelen ses 'Sen bir korkaksın!' diye cevap veriyor. Çocuk babasına dönüp- ''Baba ne oluyor böyle?'' diye soruyor.- ''Oğlum'' der babası, ''Dinle ve öğren!'' ve dağa dönüp ''Sana hayranım!'' diye bağır diyor. Gelen cevap ''Sana hayranım!'' oluyor. Baba tekrar bağırıyor, ''Sen muhteşemsin!'' Gelen cevap; ''Sen muhteşemsin!' oluyor. Oğul çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor. Babası açıklamasını yapıyor:- ''İnsanlar buna yankı derler, ama aslında bu yaşamdır oğlum. Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla şefkat istediğinde, daha şefkatli ol! Saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen daha sabırlı olmayı öğren. Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.'' Yaşam bir tesadüf değil yaptıklarınızın aynada bir yansımasıdır.

YİNE DE GEL
Yine gel yine umutsuz kapısı değil ki kapılar kapalı değil ki
İşte sen şimdi gittin ya o kapı hiç kapanmayacak sana
Yine gel olur mu yine gel öyle bir gelişle gel ki
Yine çiçekler açsın gönül bahçemde.
Bülbüller ötsün Hakk Hakk diye
Öyle bir gel ki gözümden akan yaşlar diniversin.
Silinsin gözyaşlarım
Hani demiştim ya oturuvereceğim bu kapının önünde
Gidişini izlediğim gibi gelişini bekleyeceğim
Yine gel olur mu yine gel.
Umutsuzluk kapısı değil mi kapatmayacağım kapıyı
Sen yine gel olur mu yine gel.

YUSUF ÖLDÜ
Yusuf bir sığınakta öldü denilebilir
Cibil gözlerle bakarak sevgilisine
Sevdiğini söylemeden.
****
Kimse bilmesin artık
Kimse söylemesin bir şey
Bilirdi nasıl sevilir tenhada bir gül, gizlice
Bir bebek nasıl avutulur
Bilirdi ve gülerdi berduş aya haince.
****
Susatan susatan bakışı yok artık onun, yeknesak gülüşü yok
Kim ellerinden tutabilir ve bakabilir gözlerine
Yüzüne kim dokunabilir.
****
Söyleyemem söyleyemem
Sözlerim hırpalanıyor sevgilim
Okşa onun soğuk ellerini
Yusuf’u dirilt
Pörsümeden geç teni
****
Yırtılan gömleğini sandıklarda sakla
Gün görsün yağız teni
Dağıt kalabalıklardan sağılan ellerini
Avuçla ve öp kirpiklerini
Sözü kadar gerçek ölümü
Parçala gömleklerini
****
Kusurlardan arındı dünya
Sanki hiç yaşanmamış bir sevda kalan
Sanki sarsak bir köpek gibi
Dalarcasına çevrende yorulup kalan
O insan.
Yırtılan gömleğini sandıklarda sakla
Gün görsün yağız teni
Yusuf bir sığınakta öldü denilebilir
Cibil gözlerle bakarak sevgilisine
Sevdiğini söylemeden.

YÜRÜ
Yürü, can gözünü aç,
şu âşıklara bir bak hele:
Nasıl sarmaş dolaş, gönül gibi bir şey olmuşlar,
nasıl gelmişler can gibi
elsiz, ayaksız hale.
Bahçeden daha güler yüzlü onlar,
gülden daha güler yüzlü.
bilgiden daha doğru,
akıldan daha hünerli,
serviden daha hür.
Ölmezlik suyundan daha arı, duru.
Hep zerreler gibi hovardalar.
Güneş onlara kaftan.
Balçığa ayak basmışlar,
baş koymuşlar gönül dizine.
Kanların üzerinden geçmişler,
kan denizlerin dalgaları arasından.
Etekleri gene tertemiz;
bir şey bulaşmadan eteklerine.
Diken içindeler,
ama gül gibiler.
Hapisteler,
ama şarap gibiler.
Balçık içindeler,
ama gönül gibiler.
Gönül içindeler,
ama sabah gibiler.
Sen bu âşıkların şarabını bir iç de gör:
Nasıl birdenbire ferah olur, aydınlanır yüreğin,
birdenbire nasıl unutulur her şey,
nasıl birdenbire gözlerinin içi güler.
Yürü, can gözünü aç,
şu âşıklara bir bak hele:
Nasıl sarmaş dolaş, gönül gibi bir şey olmuşlar,
nasıl gelmişler can gibi
elsiz, ayaksız hale.
Şu âşıklara bak hele.
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

menomenli

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3038
  • Etkinlik:
    0.8%
  • Tesekkur Edildi: 540 kez
  • Rep Puanı: 150
Ynt: Yusuf Gurbet - Gurbetle Umuda Dair
« Yanıtla #10 : 24 Ekim 2022, 21:14:11 »
Allah razı olsun