Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004

Gönderen Konu: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004  (Okunma sayısı 5069 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hasbihal_men

  • hasbihal_men
  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 477
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 9788 kez
  • Rep Puanı: 94
  • Cinsiyet: Bay
  • Musikişinas
    • Mustafa Atik
Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« : 14 Eylül 2010, 14:02:00 »


Cemal Kuru - Sinan Şirin - Son Veda 2004 - 320 Kbps - Wav
2 / 00:00:42:54 / 98,20 MB - 447 MB





Cemal Kuru - Sinan Şirin - Son Veda 2004 - 320 Kbps (2 / 42:54)
-------------------------------------------------------------------------------------
Cemal Kuru - Sinan Şirin - Son Veda 1 21:26
Cemal Kuru - Sinan Şirin - Son Veda 2 21:27

Bu icerigi gorebilmeniz icin yapmaniz gerekenler:
  • içeriği görmek için tesekkur butonuna tiklamaniz gerekir (Mesajin sag kosesinde)

[/size][/font]

Fedakar

  • Usta Üye
  • *****
  • İleti: 864
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 74 kez
  • Rep Puanı: 7
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda Full (Nette İlk)
« Yanıtla #1 : 12 Ekim 2010, 22:58:48 »
paylasim icin tesekkürler.
 

leta

  • Ziyaretçi
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda Full (Nette İlk)
« Yanıtla #2 : 30 Ocak 2011, 16:52:50 »
eline saglik
 

kenankamil

  • Ziyaretçi
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda Full (Nette İlk)
« Yanıtla #3 : 07 Nisan 2011, 08:06:22 »
paylaşım için teşekkürler eline sağlık
 

Haci_Ahmet

  • Ziyaretçi
Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda Full (Nette İlk)
« Yanıtla #4 : 13 Mayıs 2011, 16:07:13 »
tsk ederim
 

muvahhidim

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 1697
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1147 kez
  • Rep Puanı: 43
  • Cinsiyet: Bay
Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda Full (Nette İlk)
« Yanıtla #5 : 09 Aralık 2011, 04:16:54 »
Paylaşım için Allah (c.c) razı olsun..
 

mesut

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1494
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 159 kez
  • Rep Puanı: 5
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #6 : 24 Ağustos 2012, 19:16:17 »
Paylaşım için teşekkürler
 

ilahiezgi

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 2957
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1481 kez
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #7 : 01 Şubat 2013, 01:30:59 »
Allah razı olsun.
 

diamon63

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 3761
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 194 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #8 : 20 Ekim 2014, 19:51:40 »
Allah razi olsun
 

mmmutlu93

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 2841
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 23994 kez
  • Rep Puanı: 49
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #9 : 14 Nisan 2016, 12:08:12 »
razı olsun.
Gizli linklerin nasıl açılacağını öğrenmek için Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap


 

hak aşığı

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 6039
  • Etkinlik:
    2.8%
  • Tesekkur Edildi: 3662 kez
  • Rep Puanı: 85
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #10 : 17 Kasım 2016, 23:39:29 »
Teşekkür ederim ALLAH razı olsun
 

HARUN

  • Administrator
  • *
  • İleti: 3285
  • Etkinlik:
    9%
  • Tesekkur Edildi: 31414 kez
  • Rep Puanı: 4
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #11 : 10 Aralık 2016, 02:22:31 »
ALLAH RAZI OLSUN
 

erkandyk23

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1318
  • Etkinlik:
    0.8%
  • Tesekkur Edildi: 329 kez
  • Rep Puanı: 3
  • Cinsiyet: Bay
  • ÇORUM
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #12 : 19 Ocak 2018, 19:51:38 »
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık kardeşim
 

erten86

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 6995
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 239 kez
  • Rep Puanı: 1
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #13 : 16 Eylül 2018, 12:47:53 »
Allah Razı Olsun.....
 

emrekrs

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1223
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 145 kez
  • Rep Puanı: 1
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #14 : 14 Aralık 2018, 19:49:23 »
Allah razı olsun emeqinize saqlık teşekkürler
كُنْ فَيَكُونُ
 

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9346
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2301 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #15 : 28 Mart 2019, 08:17:24 »
ALLAH (C.C) Razı Olsun Kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler.
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
 

hasanyöndem

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 3280
  • Etkinlik:
    1.2%
  • Tesekkur Edildi: 1525 kez
  • Rep Puanı: 151
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #16 : 03 Mart 2021, 12:06:38 »

Emeği geçenlerden Allah razı olsun

Sessizlik; söyleyecek sözü olmayanın değil, boş lafta gözü olmayanın işidir
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

Hasan_54

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 4102
  • Etkinlik:
    6.2%
  • Tesekkur Edildi: 480 kez
  • Rep Puanı: 150
  • Cinsiyet: Bay
  • ☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽
    • MEKKE FM
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #17 : 28 Kasım 2021, 18:31:08 »
Emeği Geçenlerde ALLAH Razı ve Memnun Olsun...
☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽

owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Merkez :  Sakarya
 

hakansen967

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3622
  • Etkinlik:
    4.6%
  • Tesekkur Edildi: 864 kez
  • Rep Puanı: 574
  • Cinsiyet: Bay
    • ilahisözleri.net
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #18 : 11 Aralık 2021, 11:00:55 »
SON VEDA-1
Daha genç yaşımda bak nasıl oldum iki elim bağlanınca şaşırdım kaldım
Mahkemeye vardı varan hayale daldım iki elim bağlanınca şaşırdım kaldım
Yakmalı yıkmalı anam hapishaneyi el kızı bekler mi anam otuz seneyi
Muradıma eremeden ayrıldım yârdan şimdi hep dileklerimiz şu dört duvardan
Bana mektup yazın anam bildirin ordan iki elim bağlanınca şaşırdım kaldım
Yakmalı yıkmalı anam hapishaneyi el kızı bekler mi anam otuz seneyi
Asker ocağı derler adına, çileler içinde doğup büyüyen evlatları ana sevgisinden vatan sevgisine kucak açtıran mekân, o mekân ki bir çiçeğin gövdesinden ayrılıp acıklı acıklı gözyaşı dökmesi misali vakti geldiği zaman o evlatları ana kucağından alan anayı da evlat hasretiyle özlem duygularına terk eden en kutsal mekân. O mekân ki kucağına almış olduğun çeşitli beldelerde ve değişik karakterdeki insanlara hayatta en iyi tecrübeyi tecrübesi zirveye ulaşmış olan bilgileri o yiğitlere öğreten ve vatanı namusu fazileti uğrunda kendisini feda etmeyi görev sayan bu uğurda şehit olmayı göze alan Mehmetçiklerin mekânı. Asker ocağı. Vatani görevini yapmak için vatanı canı ve namusu uğrunda şehitlik mertebesine ulaşmak isteyen Mehmet’in olayına hep birlikte seyran kalalım=
Anadolu’nun küçük bir kasabasında dünyaya gelen Mehmet küçük yaşta babasını kaybetmişti. Kardeşi annesi ve kendisi büyük zorluklar içerisinde hayatlarına devam ettiler. Zaman içerisinde Ayşe ile tanışıp mutlu bir yuva kurdular ve Mehmet’in bu mutlu yuva sonucunda küçük yaşta kaybetmiş olduğu babasının ismini taşıyacak olan bir oğlu oldu İsmi Yakup idi. Annesi çok sevinmişti. Genç yaşta kaybetmiş olduğu eşinin adını torununa vermişlerdi. Annesi oğulları ve torununu çok seviyordu. Ve çok mutlu idiler. Hep korkuyordu annesi, sanki bu mutlulukları bozulacakmış gibi. Günler mutlu ve güzel geçerken Mehmet’in askerlik vakti gelmişti. Annesi Mehmet’inden ayrılacağı için çok üzgündü. Üzgünlüğünü belli etmiyordu ama Mehmet annesinin üzüldüğünü anlıyordu ve annesine moral vermeye çalışıyordu. Evde yarı buruk bakışlar sevinç gözyaşları hâkimdi. Neden sevinmesinlerdi ki, Mehmet’i askere uğurluyorlardı. Bakışları neden buruk olmasın ki, Mehmet’lerinden ayrı kalacaklardı. İnsanın sevdiğinden ayrı kalması annesinden kardeşlerinden çocuklarından hanımından ayrılması kolay değildi. O ki, evin kapısından yavaş yavaş dışarıya çıkıyordu. O kadar dalgındı ki arkadaşlarını bile fark edemiyordu ve hep birlikte otobüs terminaline gitmek üzere yola çıktılar. Arkadaşları Mehmet’e moral vermek için yolda nağmeler okuyorlardı. En büyük asker bizim asker diye otobüs terminaline varmışlardı. Ayrılık vakti gelmişti. Üzüntü içindeydi. Sıkılıyordu bunalıyordu Mehmet. Ailesi ve arkadaşlarıyla vedalaşmaları başlamıştı. Otobüs işletmecisinin sesi duyuldu birden=Lütfen herkes yerlerine geçsin aracımız hareket etmek üzeredir. Adettendir askeriyede herkesi arkadaşları omuzlarına alır En büyük asker bizim asker diye bağırırlar. Arkadaşlarının omuzlarındaydı Mehmet. Ona moral vermek için omuzlarına almışlardı. Duymuyordu arkadaşlarının bağırmalarını. Sanki başka bir âlemdeydi buruktu hüzünlüydü bilmiyordu sebebini. Belki bu son görüşmesiydi Mehmet’in. Annesi oğlum Mehmet’im hayırlı yolculuklar vatanımız canımız sizlere emanet diyebildi. Gözyaşlarına hâkim olamıyordu annesi. Sanki bir daha oğlunu göremeyecekmiş gibi bir his vardı içinde. Mehmet sadece canım anam diyebildi. Mehmet’in hanımı ise Mehmet’im bizi mektupsuz bırakma. Oğlumla seni bekleyeceğiz dedi. Asker eşleri ne isteyebilir ki. Onların tek tesellisi mektuplardır. Mehmet’in canı bir tanesi biricik oğlu ise babasının nereye gittiğini bile bilmiyor masumane bir sesle babacığım babacığım ne olur beni de götür ben sensiz duramam diyordu. Hıçkırıklar içinde ağlıyordu Yakup. Baba oğul o kadar düşkünlerdi ki birbirlerine Mehmet dayanamadı, oğlunun Yakup’unun bu yalvarışlarına dayanamadı, gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Oğlum Yakup’um annen sana emanet, anneni hiç üzme diyordu Mehmet. Ama gözleri nem oluk oluk yaşlar akıyordu. Dayanamıyordu oğlu Yakup’un ağlamasına. Sanki içinden bir şeyler kopuyordu. Son sözü oğlu Yakup’um diyebildi. Mehmet ardından gözyaşı ve buruk bakışlar bırakarak bindi otobüse. Son kez baktı geriye, annesine, kardeşi Ali’ye, hanımı Ayşe’ye biricik oğlu Yakup’a baktı. Bu son bakışmalarıydı sanki ve otobüs asker ocağı dediğimiz mekâna doğru hareket etmeye başladı. Uzun bir otobüs yolculuğundan sonra işte o an gelmişti. Mehmet kışlanın kapısından içeriye doğru acemi erlerle birlikte giriyordu. Nizamiyenin girişindeki nöbetçi askerler yeni gelen acemi askerlere yol gösteriyorlardı. Mehmet de askeri kıyafetlerini almak için diğer askerlerle birlikte sıraya girdi. Acemi askerler sivil kıyafetlerini görevlilere teslim ettikten sonra uzun süre üzerlerinden çıkaramayacakları yeni kıyafetlerini giymişlerdi. Mehmet de yeni askeri kıyafetlerini giyinmiş, uğrunda seve seve can verilecek mekâna ayak basmıştı. Kışla içerisinde kısa bir gezinti yaptıktan sonra istirahat etmek için yatakhanelerine geçtiler. Artık eğitim başlamıştı. Acemi askerler komutanlarla birlikte eğitim yapıyorlardı. Benimsemişlerdi yeni yerlerini. Mehmet kendini çok çabuk fark ettirmişti. Arkadaşlarıyla olan diyalogu ile eğitimi ile komutanlara olan saygısı ile kendini sevdirmişti. Komutanları Mehmet ve arkadaşlarından çok memnundu. Fakat komutanlarının gözünde Mehmet bir başkaydı. Acemi askerlerin eğitimi tamamlandıktan sonra dağıtım yerlerine geldiklerinde Mehmet’in yanlarında kalmasına karar vermişlerdi. Ona onbaşı rütbesi verilecekti. Askerlerin acemilik süresi bitmek üzereydi. Dağıtım yerleri de belli olmuştu. Kendi aralarında sevinç naraları atıyorlardı. Mehmet’in dağıtım yeri ise acemi birliğiydi. Onbaşı olarak devam edecekti askerliğe. Arkadaşları sevinç naraları atarken sevinemiyordu Mehmet. Buruktu hüzünlüydü başka âlemlere dalmıştı sanki. Arkadaşları ona ne oldu Mehmet neden sevinemiyorsun, bir sorunun mu var, neden böylesin diyorlardı, teselli vermeye çalışıyorlardı arkadaşları Mehmet’e. Bir sıkıntısı vardı bir sorunu vardı ama söyleyemiyordu. Bilmiyordu ki sebebini, nereden bilecekti ilerde başına gelecekleri. İstemez miydi arkadaşlarıyla sevinmek gülmek eğlenmek. Kim istemez ki ama sevinemiyordu Mehmet. Uzun zaman olmuştu Mehmet eve mektup yazmamıştı. Merak ediyorlardı annesi hanımı kardeşi. Annesi hiç belli etmiyordu üzüntüsünü evdekilere. Günlerdir içi içine sığmıyordu. Yüreğinde bir sızı vardır. Bilmiyordu ne olduğunu. Hep Mehmet’ini düşünüyordu. Mehmet’inden haber alamayınca üzüntüsü kat kat artıyordu ama belli etmiyordu kimseye. Oğlum Mehmet’im diye mırıldanıyordu kendi kendine. Gelinini gördü birden. Gelinim Ayşe’m Mehmet’imden haber var mı, uzun zamandır haber alamadık kızım dedi. Hiçbir haber yok anacığım nedendir bilmem mektup yazmadı uzun zamandır. Ali çarşıya kadar gitmişti biliyorsun inşaallah iyi haberle gelir. İnşaallah gelin Ayşe’m dedi. Annesi=Dün gece Mehmet’i rüyamda gördüm. Anam diye bağırıyordu. Koşuyordu bana doğru Koştukça uzaklaşıyorduk birbirimizden. Hayırdır anam inşaallah. Ben de karışık rüyalar görmeye başladım dedi gelin Ayşe. Ali gülerek geliyordu. Sevinç doluydu. Ana yüreği dayanır mı, oğlu Ali’yi görür görmez gelin Ayşe’ye seslendi, Ayşe kızım Ali’m geliyor, karnı acıkmıştır yemek hazırla da beraber yeriz dedi. Analar hep böyledir işte. Çocuklarını görünce yüreklerinde bir kıpırdanma olur. Nerden bilecek Ali’si oğlu Mehmet’in abisinin katili olacağını bilemezdi. Analar çocuklarının iyiliklerini düşünürler. Büyükler anlatırlar=Ana ve oğlu varmış. Birbirlerinden hiç ayrılmazlarmış. Ama oğlunun bir derdi bir sıkıntısı varmış. Bir türlü annesine söyleyemezmiş. Nasıl söylesin ki, annesinin yüreğini almak şartıyla sevdiği kızın onunla evlenebileceğini. Kızla birbirlerini seviyorlarmış. Bir şartı vardı sevdiği kızın evlenebilmek için. Eğer ki benimle evlenmek istiyorsan annenin yüreğini al bana getir demiş. Ağır bir şart. Onu nasıl söylerdi annesine. Hayatta tek dayanağı annesiymiş çünkü. Diyemezdi ki annesine anneciğim sevdiğim bir kız var, benimle evlenmek için senin yüreğini istiyor diyemezdi. Üzüntüden kederden halsizleşmiş, dermanı kalmamış. Oğlunun bu durumun u gören annesi çok üzülüyor, içi içini yiyormuş. Oğlana oğlum nedir derdin annen kurban olsun sana demiş. Ama oğlu bir türlü söyleyemiyor, söyleyemedikçe de kahrından halsizleşiyormuş. Annesinin ısrarlarına dayanamayan oğlu zor şartlar altında söylemeye karar vermiş, anneciğim sevdiğim bir kız var onunla evlenmek istiyorum demiş. Annesi= oğlum üzüldüğün şeye bak bunun için mi üzülürsün gider isteriz demiş. Fakat oğlu anneciğim benimle evlenmesi için bir şartı var, senin yüreğini istiyor, onunla evlenmem için seni nasıl feda ederim anneciğim diye feryat ediyormuş. Oğlunun bu durumuna çok üzülen annesi oğlum yeter ki sen üzülme mutlu ol annenin yüreği sana feda olsun. Bunun için mi üzülürsün a oğlum demiş ve yüreğini koparıp ona vermiş. Oğlu annesinin yüreği elinde sevdiği kıza koşmaya başlar. Yolda giderken ayağı bir taşa takılır düşer. Kendi bir tarafa elinde bulundurduğu annesinin yüreği bir taraf düşer. Toz toprak içinde kalır annesinin yüreği. Oğlunun bu halini gören annesinin yüreği dile gelir. Oğlum evladım bir yerine bir şeyler oldu mu, bir yerin kanıyor mu oğul diye o annesinin yüreği dile gelir. İşte Mehmet’in annesi de öyleydi. Oğullarını gördüğü zaman yüreğinde bir şeyler hissederdi. Onların üzülmesini hiç istemezdi. Ana yüreği dayanamıyordu. Anne oğlu Ali’sine sorar. Ali’m abin Mehmet’ten haber var mı? Ali’nin eve sevinçle gelmesinden belliydi. Ali=Evet anneciğim abimden bir mektup var diyerek yengesine uzattı mektubu. Önce yengesi okumalıydı. Özel nağmeler vardır içinde diyerek önce yengesine uzattı. Biricik Yakup’un annesi gelin Ayşe Mehmet’inden gelen mektubu sessizce okumaya başlar. Gelin Ayşe’yi tatlı bir tebessüm ve heyecan almıştır. Çünkü mektupta bir sürprizi vardır= Ayşe’m kimseye haber verme. Sürpriz olsun diye yazmıştır. O mektubu vermez. Sevinçlidir Ayşe. Nasıl sevinmesin ki Mehmet’i geliyordu. Bilemezdi ileride başına gelecek olayları. Kötü günler bekliyordu. Talihsizlikler bekliyordu. Neden Mehmet neden neden sürpriz yapma ihtiyacını hissettin annenin kardeşin Ali’nin oğlun Yakup’un neden haberi olmasın. Mektupta yazmışsın Ayşe’ Ayşe’m kimseye haber verme bir hafta sonra evdeyim. Evdekilere sürpriz olsun. Hayır Mehmet hayır hayır sürprizleri sen ailene değil kardeşinin kurşunlarına yapıyorsun bilemezsin başına gelecekleri. Nerden bilsin ki artık çok geçti. Çünkü Mehmet’in kaderiydi bu alın yazısıydı. Mehmet de istemez miydi evine geldiğinde annesine kardeşine o biricik Yakup’una sarılsın onları doya doya koklasın özlem gidersin Vah Mehmet’im vah senin de kaderin alınyazın böyleymiş elden ne gelir, ne gelirse kuluna Allahtan gelir. Gelin Ayşe mektubu okur gülümseyerek anne selamı var Mehmet’i iyiymiş beni merak etmeyin diyor. Vah gelin Ayşe’m vah. Sen de mi ne olur ne olur Mehmet’imi geleceğini sen söyle. O senin eşin kocan biricik Yakup’unun babası, hasretimiz kısa sürecek bir ömür hasret gideremeyeceksiniz. Mehmet’inin canını kurşunlara bilemezdi gelin Ayşe. Mehmet’inin başına gelecekleri. Bilemezdi genç yaşta dul kalacağını. Bilemezdi Yakup’unun yetim kalacağını. Çünkü Mehmet’in kaderiydi bu değiştiremezdi ki.

SON VEDA-2
Gelin Ayşe bir haftanın geçmesini beklemeye başlamıştı. Ayşe için bitmezdi o bir hafta. Onu ancak hasret çekenler bilir. Artık askerler tek tek izine ayrılmaya başlamışlardı. Herkes valizini takmış omuzuna ellerinde izin kâğıdı kimisi annesine babasına kardeşlerine kimisi hanımına çocuklarına koşarcasına nizamiyenin kapısından tek tek çıkıyorlardı. Herkes bu sevinçle giderken Mehmet ise hüzünlü hüzünlü yürüyordu. Sanki özlememişti Mehmet annesini kardeşini o biricik yavrusunu Ayşe’sini sanki özlememişti. Mehmet için öyle birileri yoktu sanki. O yetim o öksüz kimsesiz büyümüştü sanki. Hüzünlüydü kederliydi amma yine de gideceği yer belliydi. Kardeşi Ali’nin kurşunlarına. Ama bilemezdi Mehmet bunları düşünemezdi ki. İçindeki sıkıntının ayaklarının zorla gidişinin kaderinin böle yazılmış olmasını bilemezdi. Mehmet özlemi burnunda tüttüğü o güzelim köyünün toprağına evlat hasretiyle anne kucağına her an her dakika özlemini çektiği hanımı Ayşe’sine oğlu Yakup’una kavuşmak için yola çıkmıştı. Mehmet’in yolunu bekleyen gelin Ayşe Allaha öyle dua ediyordu ki hiçbir şey onun bu mutluluğunu engelleyemezdi. Ayşe aahh Mehmet’im kavuşmamıza bir gün kaldı seni öyle çok özledim ki diyordu. Bilmiyordu gelin Ayşe o özlemin kısa süreceğini Mehmet’ine kavuşup bir anda kaybedeceğini. Bilmiyordu oğlu Yakup’un yetim kalacağını bilmiyordu kendisinin dul kalacağını. Bilmiyordu ki Mehmet’in eve geldiğinde o evin kan gölüne döneceğini. Mehmet Ayşe’siyle kararlaştırdığı gibi özlem duyduğu evine gecenin sessiz karanlığında gelmişti. Ama Mehmet bunalıyordu sıkılıyordu o güzelim evine sığmıyordu sevinemiyordu Mehmet ailesine kavuştuğu için. Ayşe’siyle yatak odasına girdiler. Oğlu Yakup’u uyuyordu. Özlem duyguları içinde oğlu Yakup’a baktı baktı kokladı. Oğlum Yakup’um diyebildi sadece. Yakup’un hiçbir şeyden haberi yoktu. Uyuyordu mışıl mışıl. Babasının geldiğini bilseydi kalkıp boynuna sarılmaz mıydı babacığım diyerek. Uyansaydı naralar atmaz mıydı sevincinden. Birden yatak odasından dışarıya fırlar, babaanne amca kalkın kalkın babam gelmiş diye feryatlar koparmaz mıydı? Kaderdeki yazı onun da üzerine çökmüş onu uyutuyordu. Artık Yakup bile o güzelim sevinç çığlıkları atarak babasının ölmemesine vesile olamıyordu. Hasret giderdiler Mehmet ile Ayşe. Dertleştiler konuştular saatlerce ve uyku gelip bastırdı ikisini. Mehmet annesine kardeşi Ali’ye ben geldim diyebilirdi. Anneciğim ben geldim oğlun Mehmet geldi diyerek annesiyle kardeşiyle hasret giderebilirlerdi. Ama kader müsaade etmiyordu. Alnına yazılmıştı ölüm. Artık geriye dönüş yoktu. Kardeşinin silahından çıkacak kurşunlar müsait ortam bekliyordu sanki. Bir an önce silahından çıkıp evine habersiz gelen Mehmet’in sırtına yerleşmek istiyordu. Kurşundu onlar. Onların acıması olmaz. Yalvarsan ki ne olur yapmayın Yakup’u yetim koyacaksınız, gelin Ayşe’yi dul bırakacaksınız, annesini gözü yaşlı bırakacaksınız. Kardeşi Ali’yi hapse göndereceksiniz. Bir yuvayı yıkacaksınız. Ne olur yapmayın diye yalvarsak dinlemezler, kurşun onlar.
Sabah olmuştu ve güneş bir hayli tepeye kadar çıkmıştı. Ayşe çoktan kalkmıştı. Sabah kahvaltısını hazırlıyordu. Misafiri vardı. Mehmet’i gelmişti. Belliydi ki sürprizi kahvaltı sonrasında yapacaklardı. Ayşe çok heyecanlıydı, kıpır kıpırdı, yerinde duramıyordu, annesi de yardım ediyordu gelinine. Mehmet’inden habersizce Yakup ile amcası Ali kalkmamışlardı. Gelin Ayşe odasına çıkarken kapıyı açık bırakmışı. Kurşunlar artık zamanı geldi dercesine aklına gelmemişti annesine söylemek. Dedim ya kader, alın yazısı, önüne geçilmez. Kahvaltı sofrası hazırdı. Annesi Ayşe’ye oğlum Ali’yle torunu Yakup’u çağırmasını söyledi. Demiyordu ki Ayşe onsuz boğazımdan geçmiyor. Çünkü Mehmet’i askerdeydi. Öyle biliyordu. Ayşe önce Yakup’u sonra Ali’yi çağırdı kahvaltı hazır diye. Aklına gelmiyordu Mehmet’ini çağırmak. Unutmuştu kader unutturmuştu ona. Sanki anlaşmışlardı kurşunlarla inat edercesine. Çağırmak istemiyordu canından çok sevdiği Mehmet’ini. Oğlu Yakup’unun biricik babasını. Aklına gelmiyordu biraz sonra dul kalacağı. Düşünemiyordu oğlu Yakup’unun yetim kalacağını.Bir insan bile bile canından çok sevdiği kişinin nasıl ölümünü hazırlardı. Ayşe az sonra olacakları bilseydi çağırmaz mıydı Mehmet’ini. Çağırırdı elbet ama çağırmadı. Ali kalmıştı elbisesini giyindi ve odanın penceresini açtı ve derin bir nefes aldı Ali. Birkaç kez nefesini aldı verdi. İçimde bir sıkıntı bir darlık var hayırlısı olur inşaallah dedi kendi kendine. Çıktı odadan. Lavaboya doğru gidiyordu ki Ali bir de ne görsün yengesinin yatağında bir erkek vardı, aman Allahım bu nasıl olur birden durakaldı Ali. Bir daha baktı. O gördüğü kişi uyuyordu. Kimdi o, abisi Mehmet askerdeydi, gelmiş olamazdı, çünkü geldiğinden kimsenin haberi yoktu. Birden aklı karıştı Ali’nin nasıl olur dedi kendi kendine. Yengemin yatağında yabancı bir erkek, yoksa yengem… Yengem …Olamaz yengem çok sevdiğim yengem abime ihanetlik yapamaz dedi. Ta ki abimin yatak odasına kadar girilsin. Yıkılmıştı Ali bu gördüğü manzara karşısında. Hayır, aman Allahım diyerek odasına koştu. Hiç düşünmeden silahını eline aldı. Aman Allahım ne olur Ali bir kez olsun gir odaya. Belki abin Mehmet’tir olamaz mı, düşünmedi Ali. Biliyordu ki abisi Mehmet askerdeydi. Ayşe kader unutturmuştu Mehmet’inin geldiğini. Öyle kaptırmıştı ki kendini ev işlerine onun için Mehmet hala askerdeydi sanki. Artık Mehmet için ölüm vakti gelmişti. Saniyeler kalmıştı. Son nefeslerini alıyordu. Birden birkaç el silah sesi duyuldu evin içinden. Arş titredi, denizler kabardı dünya yerinden oynadı sanki.
Kader sen mi kaldın bana gülecek akıttım yaşımı kimler silecek
Gelme ecel gelme üç gün ara ver al benim selamımı da götür yâra ver
Aman Allahım kardeşi Ali abisi Mehmet’i vurmuştu. Vurulmuştu Mehmet gencecik yaşında. Annesine oğlu Yakup’una Ayşe’sine doyamadan kardeşi Ali’nin birkaç kurşunuyla sevgiden mahrum kalmıştı. Artık hiç annesini göremeyecekti. Artık hiç saçlarını okşayamayacaktı Yakup’unun. Kardeşi Ali’yle güreş tutamayacaktı. Ayşe’m canım diyemeyecekti Mehmet. Bitmişti, vurulmuştu. Hiçbir şeyden haberi olmayan Mehmet’in annesi nedir bu silah sesi diyerek koştu. Bilmiyordu oğlu Mehmet’inin kanlar içinde kaldığını. Bilmiyordu ki Mehmet’inin mezara Ali’sinin hapse gireceğini. Nedir o silah sesi. Ali geldi. Koynumuzda yılan besliyormuşuz ama bu yılan bir daha eve gelemeyecek. Aliii…O yılan dediğin senin abin Mehmet’ti. Bir daha o eve gelemeyecek. Çünkü hiç düşünmeden gözünü kırpmadan vurdun Mehmet’imi, Yakup’umun babasını, gelin Ayşe’nin canını, annenin ciğerparesini. Abim dediğin Mehmet’i vurdun. Aklı başına gelmişti Ayşe’nin. Yatak odasına doğru koşmaya başlamıştı. Hayır Ayşe gitme gitme çünkü dayanamazsın gördüğün manzaraya. Çünkü canından aziz saydığın hayat arkadaşın Yakup’unun babası Mehmet’in kanlar içindeydi. Dayanamazsın gitme gelin Ayşe. Odaya girdi Ayşe bir de ne görsün aman Allahım aman Allahım Mehmet’i kanlar içinde yatıyordu. Sağ eli geriye düşmüş, kardeşi Ali’ye benim Ali abin Mehmet yeter artık vurma kurtar beni dayanamıyorum dercesine vah Mehmet’im vah. Vah gelin Ayşe’m vah. Sürpriziniz bu mu olacaktı.Kan mı olacaktı ölüm mü olacaktı. Haber verseydiniz ya. Annene kardeşine oğlunuz Yakup’a. Bilemezlerdi ki böyle olacağını nerden bilsinler ki. Ayşe gördüğü manzara karşısında ne yaptın Ali abini Mehmet’imi vurdun neden Ali neden diye feryatlar koparıyordu. Ali birden durakladı. Kafası zonkladı sanki, düşündü düşündü duyduklarına inanmak istemiyordu ama gerçekti abisi Mehmet’i vurmuştu. Asla abisini göremeyecekti bir daha. Af dileyemezdi ondan ne olur abi affet beni diyemezdi. Artık yoktu Mehmet. Al sopayı vur bana hatalıyım ben ne olur affet beni abi diyemezdi. Çünkü vurmuştu tek abisi Mehmet’i. Hayır, hayır aman Allahım ben abimi vurmuşum diyerek feryat ediyordu Ali. Ama feryadı boşunaydı. Vurmuştu Mehmet’ini kanını akıtmıştı. Feryatlar boşunaydı artık. Gözü yaşlı anne, duyduklarım doğru mu, neler söylüyorsunuz siz diyerek oradan oraya koşturdu. Bir türlü oğlu Mehmet’inin kanlar içinde yatan cesedinin yanına gidemiyordu. Olamazdı imkânsızdı, Mehmet’ini askere göndermişti annesi. Oğlunun yokluğunda torunu biricik Yakup ile avutuyordu kendini. Onun için Mehmet askerdeydi. Duydukları imkânsızdı, olamazdı, mutlaka duydukları yanlış olmalıydı. Hayır anne hayır Mehmet’im vurulmuştu. Duydukların yanlış değildi şaka değil gerçekti. Mehmet’im vurulmuştu. Yetim kalmıştı torunun Yakup. Dul kalmıştı daha gencecik yaşında gelin Ayşe’m dediğin. Daha sen bile doyamamıştın Mehmet’ine. Evet anne Mehmet’in vurulmuştu. İnanmak istemiyordu annesi. Ama o kanlar içinde çaresiz biçimde yatan oğlu Mehmet’ti. Baba babacığım diye bir ses duyuluyordu odada. Minik bir ses. Tatlı ama çok tatlı bir sesti. Oğluydu Mehmet’in daha henüz dört yaşına girmemişti. Doyamamıştı babasına sevgisini sıcaklığını hissedememişti. Daha uzun yıllar beraber olacaklardı babasıyla. Ama ne yazık ki Yakup küçük yaşta yetim kalmıştı. Babasını kanlar içinde gördükçe dayanamıyordu Yakup feryat ediyordu. Artık Yakup’un babası yoktu. Yetim kalmıştı Yakup küçük yaşta. Hüzünler gözyaşları vardı Mehmet’in evinde. Askere uğurlarken sevinç gözyaşları vardı. Çünkü askere gidiyordu Mehmet, sayılı gün tez geçerdi. Ama olmadı. O sevinçlerin yerini matem ve gözyaşları almıştı. Neden gözyaşı dökmesin anne. Sağ salim askere uğurladığı Mehmet’ini kanlar içinde bulmuştu. Yürek mi dayanır buna, hangi ananın yüreği dayanır. Çok büyük bir kayıp çok büyük bir acıydı bu. Annesinin acısı bununla da bitmiyordu. Acı üstüne acı ekleniyordu. Mehmet’ini kaybettiği gibi yanlışlıkla abisini vuran Ali’sini de hapse gönderiyordu. Anne büyük bir acı daha yaşıyordu. Hangi ananın yüreği dayanır buna. Oğlu Mehmet’e mi ağlasın. Yoksa hapse yolladığı Ali’sine mi? Anne yüreği dayanır mı? Allahım bana gösterdiğin bu acıyı hiçbir anaya gösterme diye dua etti.
Daha genç yaşımda bak nasıl oldum iki elim bağlanınca şaşırdım kaldım
Mahkemeye vardı varan hayale daldım iki elim bağlanınca şaşırdım kaldım
Yakmalı yıkmalı anam hapishaneyi el kızı bekler mi anam otuz seneyi
****
Muradıma eremeden ayrıldım yârdan şimdi hep dileklerimiz şu dört duvardan
Bana mektup yazın anam bildirin ordan iki elim bağlanınca şaşırdım kaldım
Yakmalı yıkmalı anam hapishaneyi el kızı bekler mi anam otuz seneyi
****
Ey yâr yavrularım sana emanet gözlerinin yaşı akıp durmasın
Yalvarırım öksüzlüğünü bildirme arada boynunu büküp durmasın
Onlar hediyemdir sakla yanında nolur mezarımı göster sonunda
Giyindir kuşandır bayram gününde ellerin eline bakıp durmasın
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

Mehmedim

  • Administrator
  • *
  • İleti: 11761
  • Etkinlik:
    0.4%
  • Tesekkur Edildi: 310653 kez
  • Rep Puanı: 583
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #19 : 21 Mart 2022, 14:15:40 »

Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: HARUN

43Kütahya

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3015
  • Etkinlik:
    2.4%
  • Tesekkur Edildi: 621 kez
  • Rep Puanı: 56
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #20 : 22 Mart 2022, 07:41:27 »
Emeğinize sağlık Allah razı olsun Teşekkür ederim
 

menomenli

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3039
  • Etkinlik:
    0.6%
  • Tesekkur Edildi: 540 kez
  • Rep Puanı: 150
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #21 : 22 Mart 2022, 21:25:06 »
Allah razı olsun
 

andrewmemut

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 2614
  • Etkinlik:
    0.4%
  • Tesekkur Edildi: 248 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Cemal Kuru & Sinan Şirin - Son Veda 2004
« Yanıtla #22 : 14 Ekim 2023, 01:46:17 »
ALLAH Razı Olsun Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık çok Teşekkür ederim