Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008

Gönderen Konu: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008  (Okunma sayısı 6505 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

KurbanAmca

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 2991
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 19232 kez
  • Rep Puanı: 275
  • Cinsiyet: Bay
  • Kütahya'nın Pınarları
    • www.ilahi-ezgi.com

Eşref Ziya - Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008 - 320 kbps - WAV
8 / 00:01:00:36 / 139 MB- 611,65 MB





 Eşref Ziya - Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008 - WAV (8 / 1:00:36)
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Eşref Ziya - Senai Demirci - 01 Sen Babasın  8:40
Eşref Ziya - Senai Demirci - 02 Cenazeme Gelir Misin  10:12
Eşref Ziya - Senai Demirci - 03 Gençliğim  8:30
Eşref Ziya - Senai Demirci - 04 Benim Ölümüm  6:30
Eşref Ziya - Senai Demirci - 05 Korkuyorum  5:55
Eşref Ziya - Senai Demirci - 06 Uçurtma  5:57
Eşref Ziya - Senai Demirci - 07 Can Kırığı  7:44
Eşref Ziya - Senai Demirci - 08 Gözlerinde Yittiğim  7:07
Bu icerigi gorebilmeniz icin yapmaniz gerekenler:
  • içeriği görmek için tesekkur butonuna tiklamaniz gerekir (Mesajin sag kosesinde)



« Son Düzenleme: 05 Şubat 2022, 04:19:26 Gönderen: yusuf35 »
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

okt_337

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 202
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 179 kez
  • Rep Puanı: 158
Paylasim icin cok tesekkkur ederim
 

k-kaya

  • Ziyaretçi
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Paylasim icin cok tesekkkur ederim
 

kenankamil

  • Ziyaretçi
paylaşım için teşekkür ederim eline sağlık
 

xxxextra

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 1888
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 555 kez
  • Rep Puanı: 14
teşekkürler
BİTMEYEN SEVDAMSIN YA HZ.MUHAMMED S.A.V.
 

bypuskut

  • Ziyaretçi
saol kurban amca teşekkürler.. (fileupload için + teşekkür)
 

mesut

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1494
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 159 kez
  • Rep Puanı: 5
Paylaşım için teşekkürler
 

diamon63

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 3761
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 194 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Allah razi olsun
 

mmmutlu93

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 2841
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 23994 kez
  • Rep Puanı: 49
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #8 : 17 Nisan 2016, 15:24:46 »
razı olsun.
Gizli linklerin nasıl açılacağını öğrenmek için Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap


 

HARUN

  • Administrator
  • *
  • İleti: 3286
  • Etkinlik:
    8.8%
  • Tesekkur Edildi: 31437 kez
  • Rep Puanı: 4
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #9 : 09 Aralık 2016, 06:01:15 »
ALLAH RAZI OLSUN
 

hak aşığı

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 6039
  • Etkinlik:
    2.8%
  • Tesekkur Edildi: 3664 kez
  • Rep Puanı: 85
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #10 : 24 Ocak 2017, 10:22:59 »
Teşekkür ederim ALLAH razı olsun
 

Sözlerin Dili

  • Acemi Üye
  • **
  • İleti: 95
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 191 kez
  • Rep Puanı: 2
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #11 : 02 Haziran 2017, 09:15:07 »
Allah razı olsun
 

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9346
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2302 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #12 : 19 Eylül 2018, 09:03:05 »
ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
« Son Düzenleme: 04 Ekim 2019, 08:16:27 Gönderen: kardelen01 »
 

emrekrs

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1223
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 145 kez
  • Rep Puanı: 1
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #13 : 03 Ocak 2019, 12:02:31 »
Allah razı olsun emeqinize saqlık teşekkürler
كُنْ فَيَكُونُ
 

erten86

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 6995
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 239 kez
  • Rep Puanı: 1
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #14 : 09 Mart 2019, 09:49:03 »
Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...
 

zesapa

  • Aktif Üye
  • ***
  • İleti: 125
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 98 kez
  • Rep Puanı: 1
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #15 : 01 Ekim 2019, 18:43:36 »
Yükleyenin eline sağlık, bu albümün 320 kbps veya flac versiyonu yok mu acaba
 

mehmet ali

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1344
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 607 kez
  • Rep Puanı: 5
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #16 : 02 Ekim 2019, 00:09:16 »
Teşekkür ederim Allah razı olsun
 

gelgit

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 1938
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 34797 kez
  • Rep Puanı: 167
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #17 : 24 Kasım 2019, 13:32:11 »
ALBÜM CD ARŞİVİMDEN İYİ DİNLEMELER HERKESE BUYUR ZESAPA KARDEŞ EN YÜKSEK KAYDI WAW EKLENDİ
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: Mehmedim, kardelen01, HARUN

zesapa

  • Aktif Üye
  • ***
  • İleti: 125
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 98 kez
  • Rep Puanı: 1
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #18 : 24 Kasım 2019, 19:48:40 »
Eyvallah kardeşim Allah razı olsun
 

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9346
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2302 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #19 : 25 Kasım 2019, 20:25:19 »
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
ALBÜM CD ARŞİVİMDEN İYİ DİNLEMELER HERKESE BUYUR ZESAPA KARDEŞ EN YÜKSEK KAYDI WAW EKLENDİ

ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
 

menomenli

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3039
  • Etkinlik:
    0.6%
  • Tesekkur Edildi: 541 kez
  • Rep Puanı: 150
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #20 : 12 Eylül 2020, 23:21:25 »
Allah razı olsun
 

hakansen967

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3622
  • Etkinlik:
    4.4%
  • Tesekkur Edildi: 866 kez
  • Rep Puanı: 574
  • Cinsiyet: Bay
    • ilahisözleri.net
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #21 : 17 Ağustos 2021, 10:09:35 »
SEN BABAMSIN
Sen babasın!
kızının tazecik tebessümü dudağında hala gül gibi kıpkırmızı büyürken
araya ölçüsüz, araya zamansız ,araya insafsız uzakların girdiğine inanırmsın...?
İnanırmısın sen...?
Kirpiklerin altında o kara gözler sımsıcak güneş gibi bekleşirken ,
can dolu bakışların nazlı göz kaçırmaların pencereden çekildiğine inanır mısın...?
Annesin sen!
kucağında tatlı bir uykunun ninnisinde
ana yüreğinden ödünç hayaller büyütür gibi kıvranmış
o gövdenin hep suskun hep sessiz kalacağına inanırmısın...?
Sen babasın!
babasın sen!
babacığım deyişleri daha kulağımda yankılanırken
kolayca kolayca bırakırmısın bir ölüm haberinin ortasına biricik yavrucuğunu...?
Annesin sen!
oyuncak bebeleri minik elleri ile tatlı hayalleri ile yanyana dizdiğini farketmişsen
dönüp dönüp dokunabilirmisin kızının ellerinin dokunduğu yerlere ?
Ayağını bekleyen ayakkabılarını, saçlarını özleyen tokalarını, yüzünü gözleyen aynaları,
bakışına hasret oyuncakları bir anda silebilirmisin ömrün defterinden...?
Annesin sen!
kolayca mı çıkarırsın kırmızı çizmeleri yürüyesi ayaklarından,
yoksa acımadan sıyırırmısın kelebekli boncuklu gömleğini büyüyesi omuzlarından ,
saçlarından çekiverirken pembecik tokaları
ellerine hiç hiç yüzün bulaşmaz mı...?
Ayrılığın acısını bilmezdim yavrum
Ellerinden ayrılalı gülmedim yavrum
Bir pamuk ellerin tatlı gülüşlerin aklımdan çıkmıyor...
Yüreğime gömdüm seni gönlüm her gün ağlıyor...
Babasın sen!
hemencecik ,kolaycacık ,usulcacık itiverirmisin avuçlarından üşümüş o küçük avuçları...?
Her açıldığında bir parça çikolata tadını sonsuz tebessümlere çeviren ,
sınırsız seviçlere yücelten o avuçlara
yeryüzünün bütün çikolatalarını doldurmak istemezmisin...?
Yeter ki azıcık gülsün,
yeter ki az açsın gözlerini diye,
cılızda olsa son kerecik de olsa
babacığım desin ,anneciğim desin diye...
Annesin sen! seni seviyorum demesine alıştığın,
sımsıcak öpüşlerini elinin altında bildiğin ,
nazlı gülüşlerini kapının
ardında beklettiğin o dudakları apansız anlamsız suskunluğu,
gelip cümle sözleri anlamsızlığa onca işleri boşluğa itiverirse
dökülüvermez mi biriktirdiğin onca umut taşları gözünden dökülüvermez mi...?
Ah annesin sen!
bu kadar yakınken yüzü sana
anne çığlığı bir kaç dakika önce varmışsa kulağına ,
az önce vitrinde gördüğü oyuncak için nazlanışı ,
ayağını sürümesi ,
hayalleri saçları gibi savurup elini elinden çekmesi sımsıcak hatırındaysa hala
yüzünü,sesini,gözünü uzaklara koymaya razı olurmusun kolayca...?
Babasın sen!
kucağındaki o küçük cansız beden
bir türlü farkına varamadığın doyasıya tartamadığın o şefkat boşluğunu yeniden dolduruyorken
daha bu sabah okşadım yüzünü derken
şimdi bu ciddiyet nerden çıktı üzerine.
Bu acılı an nasıl da gelip bizi
buldu derken ,rüyadan hemen uyanır gibi uyanacağına bunca inanmışken,
inanabilirmisin onun artık ölü sayıldığına inanabilirmisin...?
Dünyanın en arsız,
en arzulu, en ağlamaklı, en çığırtkan dilencisi olmaz mısın
onun yarımda kalsa bir nefesine ,uzaktan da olsa tek bir bakışına,
hayat sözü vermesede göğsünün bir kerelik kıpırtısına
dilenci olmaz mısın ?
Annesin sen!
acıkmış değil misin o müjdeye.
Yavrun elsizken elinden tutan,
dili damağı yokken ağzına söz veren,
yüzü yokken ona yüz veren
saymayı akıl edemediğin kirpiklerini gözlerinin üzerinde bir bir ören,
saçlarının lülesine cennetten kokular
indiren Yaradan'dan gelecek kutlu müjdeye acıkmış değilmisin...?
vildanun muhalledun müjdeler olsun sabredenlere..
Onlar ki biz Allah içiniz ve Allah 'a dönücüyüz derler ve severler.
Bilirler O çocukları,
vildanun muhalledun,
onlar ki ebedi çocuklar, onlar ki sonsuz tebessümler...
Ayrılığın acısını bilmezdim yavrum
Ellerinden ayrılalı gülmedim yavrum
Bir pamuk ellerin tatlı gülüşlerin aklımdan çıkmıyor...
Yüreğime gömdüm seni gönlüm her gün ağlıyor...

KORKUYORUM
Korkuyorum çok korkuyorum.
Korkuyorum
Dilime kolayca dolanıyor süslü kelimeler.
Güzel sözler damağımın her yanına yapışmış gibi.
Dudağımdan çıkan sözler yâr yüzünden düşen duvak gibi kayıveriyor göğe.
Göğsünde ne taşıdığını bilmiyor gibi kelimeler,
içinde ne büyüttüğünü tanımıyor gibi heceler.
Ayrılık sözleri dilimden eksik olmuyor.
Ölümü sıkça anıyorum belki.
Hasret, hüzün, keder,
sızı, sancı, ağrı,
ayrılık, özlem ve ölüm
birer kelime sadece...
Dile dokunduğunda acıtmıyor,
kulağa vuruyor can yakmıyor.
Bunlar sözler, sadece sözler, sadece sözler.
Ağzımda kolayca yankılanıyorlar.
Birçok kulağa çarpıyorlar.
Belki birkaç kalbe de iniyor. Havada asılı duruyor sesler.
Harflerin zincirine tutunuyor sözler.
Dört harf 'ölüm' ve sadece iki hece. 'Ö-lüm'.
Ölüm derken, kelimenin tam ortasında dil damağa değiyor.
Bitirdiğinde dudak dudağa kavuşuyor. 'Ölümmmm..'
Buluşuyor dil ve damak.
Isınıyor dudaklar, birbirine kavuşuyor.
Ama Ölüm öyle değil,
dudakları ayırıyor birbirinden,
soğutuyor dili damağı.
Kolay ölüm... bu kadar kolay.
Demesi kolay..
Ya olması ölümün.
Ya dudakları soğutması.
Eşiğinde durmak son nefesin nasıl bir tükenmişliktir.
Nice bir yangındır ömrün bir nefese daha yetmemesi..
Ölümün kendisini ruhunla hecelediğin oldu mu hiç?
Dudağınla değil ruhunla..
Ayrılığı kıvrana kıvrana içtin mi hiç?
Hasretin tam ortasında kala kalıp
zamanın kırık cam parçaları gibi gırtlağına battığını hissettin mi?
Korkuyorum.
Yalancı olmaktan korkuyorum.
Dilimi değdirdiğim yerlere kalbimi değdirememekten korkuyorum.
Dudaklarıma vuran sözlerin tenimde iz bırakmadan savrulması
yalancı eder mi beni yoksa?
Ya her şeyimi yitirmişsem ya yoksa kalbim
ve sadece sözlerim kalmışsa geriye ?
Kuru sözler, boş sözler, süslü sözler,
içinde kalp olmayan kalıp sözler...
Ölümün yüzüne yüzünü değdiren ne çok yüzler oldu.
Güldü mü ölüm onların yüzüne Güldü mü ?
Gözleri ölümün gözleri olunca neyi gördüler?
Hangi hasretler koşuştu dudaklarına?
Yarınları var diye yarım kalmış işler,
sonra söylerim diye söylenememiş sözler,
sırası değil diye gecikmiş sevmeler ölümün eşiğinde kim bilir nasıl haykırdı nasıl ?
Ölüm anında susan dudak söyleyeceklerinin hepsini söylemişmiydi.
Ölümün kollarında açık kalan eller,
sahip olunacakların hepsini bitirmiş miydi?
Yoo yoo..
Sözleri yok ölümün.
Ne söylüyorsa gözleriyle söylüyor.
Bir ölünün gözlerine yığıyor tereddütlerin hepsini.
Sessizce iniveren kirpiklerin ucuna savuruyor geç kalmışlıkların hepsini.
Yalanı dilimden uzak eyle Ey Rabbim!
Bunlar sözler..sadece sözler…sadece sözler..

GÖZLERİNDE YİTTİĞİM
Cânım. Cananım. Sevdiceğim.
Bi'tanem. Kuzu sarmam.
Yârim. Yârenim. Yavrum. Yavrucuğum.
Gözlerinde yittiğim.
Yüzünde sevindiğim.
Saçlarını özlediğim.
Kucağımda beklediğim.
Sıcak sımsıcak nefesini içtiğim.
Kalbimde büyüttüğüm. Göz aydınlığım. Ruh yoldaşım
Çok geç kaldım.
Biliyorum geç kaldım. Senin ne anlama geldiğini bilmekte hep geçiktim , hep aldandım.
Seni seviyorum demeyi hep erteledim , sonraya bıraktım.
Bak işte; sana konuşuyorum şimdi sana.
Yavrucuğum can pârem biricik tesellim.
Sana söyleyemedim ama sarıp sarmalaman cennetim oldu benim.
İncecik sesin bütün baharların kuş cıvıltılarıydı bana.
Yarım-yamalak sözlerin ötelerden bin seslenişti bana.
"Baba!" dediğinde alnıma hep yıldızlar değdi , omzuma gökler indi.
Bakışın tâ ruhlar âleminde de özlendiğimin habercisiydi
Kırık dökük hecelerin ama duyduğum en güzel şiirdi.
Minicik parmakların avucumda cennete çağıran melektin bana..
Cânım. Canımın içi.
Kalbimin hiç bitmez sevinci.
Ruhumun bayramı.
Bi'tanem. Sevdiğim. Gözleri boncuğum. Yüzü cennetim. Saçları kara sevdam.
Yürüyüşü hasretim. Dokunuşu serinliğim. Kokusu müjdem. Meleğim. Yavrum. Yavrum. Yavrum. Yavrucuğum.
Gözlerin kime bakar şimdi?
Babacığını merak eder misin?
Annene nazlanmak istemez misin?
Ellerimde ellerinin boşluğu büyüyor şimdi.
Gözlerimde gözlerinin uçurumu kocaman ah
Kokun çok uzakların hasreti şimdi.
Sana dokunmuş bir rüzgâr gelip de kalbimi ferahlatır mı acabs
Sana bakmış gözler bir gece gelip gözlerime değer mi?
Ağlıyorum bi'tanem ağlıyorum. Yo yo bana şakacıktan değil bu defa.
Koşup teselli etmeni beklemiyorum.
Yüzüme saçlarını değdirip gözlerime şaşkınca bakmanı beklemiyorum
omzuma ellerini koyup beni susturmanı beklemiyorum.
Ağlıyorum bi'tanem çünkü..
sevgililer Sevgili de ağlamıştı.
O'nun ağladığı gibi ağlıyorum.
Gülüşünü uzaklara gönderdiği İbrahim'i için
O da gözlerinden yaş dökmüştü ya
yüzümdeki nem ondan işte yavrucuğum.
Yüzünü toprağa emanet ettiği yavrusu için
O da mahzun olmuştu ya;
inan bana canım sırf O ağladı diye ağlıyorum.
Sen ağlama e mi sen ağlama bi'tanem.
Sen hep gül.
Gül ki güller açsın cennetlerde.
Gül ki güldüğünü bilip ben de güleyim.
Kocaman bir teselli çöreklensin yüreğime.
Kocaman bir müjde bulut bulut gelsin
yağmur olup sele katsın beni de.
Alıp götürsün sana
Belki de İbrahim'in babası
gönüllerin baş tacı
kucağında sevmiştir seni ha.
Hep böyle teselli ediyorum kendimi.
Canımızın emanetçisi son nefeste yoldaşımız
en büyük korkumuz ama en güzel dostumuz
Güzeller güzeli meleğimiz
kim bilir nasıl da güzel göründü sana.
Söyle canım babanın tuttuğu gibi mi tuttu ellerinden?
Canımın içi rüyada olsun fısılda bana
annen gibi kucaklayıp da mı götürdü seni yurduna ?
Başını okşadı mı yetimler yetimi Muhammed ?
Gül kokusuyla seni sarıp sarmaladı mı?
Yavrum yavrucuğum belki haddim değil ama
O'na benden selam söyle olur mu ?
Sana salavat getirmeyi babam öğretti bana de olur mu?
O'nun gözlerinin içine içine bak e mi?
Bak ki bir gece rüyama girsin senden haber getirsin bana.
Müjdeni getirsin. Kalbime kocaman bir bahar serinliği getirsin.
O çok iyi bilir babasızlığı da annesizliği de;
seni anlar teselli eder seni.
Yetimleri öksüzleri sevindirmeyi sever o Tut ellerini sakın bırakma.
Beni kucakladığın gibi kucakla onu olur mu ciğer parem.
Beni kucakladığın gibi kucakla
Babaların en sevgilisi o hiç korkma
Babana sarılır gibi sarıl O'na.
Yanından ayrılma sakın.
Sen bilmezsin yavrum
ben de bilmezdim ama O bilir evlat acısını
söyle bize gelsin bir gece ha
cennet kokulu ellerinden tutup bize getirsin seni
tutsun ellerimizden yeniden sevindirsin bizi.
Yavrum bi'tanem canımın içi ciğer parem kalp sızım
ruh yoldaşım elinin sıcağını özlediğim
Kokusu cennetim bakışı güneşim
dokunuşu baharım sesi cihanım
Yavrum
Değil mi ki seni bana veren beni bana verendir.
Beni de seni de birbirimize bağışlar elbet.
Değil mi ki seni benden alan seni bana verendir.
Beni senin yanında tutar elbet.
Canım canımın içi bi'tanem;
Çok sevdirildin ki bana.
Kalbini kalbime ısındırana emanet ol e mi.
Kalbimi kalbine sevdirene emanet olasın.
Hep orada kal.
Hep orada ol

GENÇLİĞİM
Ey Rabbi Rahim'im ve ey Halık-ı Kerim'im,
Savruldum bir ömür boyu.
Savurdum günleri.
Bitmeyecekmiş sandım.
Bitti ömrüm.
Son nefese vardım.
Gençliğim ziyan olup gitti.
Ömrümün acı meyvesi şimdi elimde.
Elem verici günahlar,
utanç verici hatalar,
gençliğimden bana kalan pişmanlıklar…
Ah keşkelere sarıyorlar bedenimi.
"Niye bana söylemediler, neden beni uyarmadılar" diye bağlanıyor gözlerim.
Yüzümü toprağa sunacaklar ey Rabbim, toprağa.
Gözlerimi çevirdiğim haramlar şimdi ne kadar dilsiz.
Çare umduğum dudaklar şimdi ne kadar sözsüz, ne kadar tesellisiz.
Yüz bulmaya çalıştığım güzel yüzler ne kadar çaresiz.
İltica edip sığındığım can alıcı gözler, şimdi ne kadar ilgisiz, ne kadar ışıksız.
Ağır ve soğuk bir bedenden ibaretim.
Koskoca bir ömrün içinde hatırını saydığım ten,
hatırı için senin hatırını kırdığım bu ceset, şimdi sahipsiz.
Omuzlarda uzağa götürülesi,
gözden ırak tutulası,
toprağa konası,
el üstünde kalmayası.
Neşesiz, çaresiz, sessiz...
Omuz verenler bilmiyor, bilmezler, bilmeyecekler.
O cesedin ağırlığı en çok benim omuzlarımda şimdi.
Bir ömrü hesaba verilmeyeceklerle ağırlaştıran o yük şimdi benim omzumda.
Dünyanın cezbesinde dağılmış,
yanlış sevdalara kanmış.
Hüzünlere bulanmış,
sonsuz hüsrana aday olmuş bu hastalıklı kalp benim göğsümde.
Fanilerin fani yüzünden medet ummuş,
Aynaların yansımasına takılmış,
Rabbi Rahim’inden yüz çevirmiş bu utançlı yüz benim başımda bela.
Ey Rabbi Rahim’im ve ey Halık-ı Kerim’im
Her gelecek yakındır.
İşte geldi gelecek.
Görüyorum ki şimdi kefenimi giydim,
tabutuma bindim,
dostlarıma veda eyledim.
Kabrime doğru yürürken,
ölümüme doğru eriyip giderken
Senin dergah-ı rahmetinde cenazemin suskun diliyle,
ruhumun can havliyle bağırarak derim,
el Aman, ya Hannan, ya Mennan,
Beni günahlarımın utançlarından kurtar.
Yangınlardan, günahlardan al kurtar beni,
Deliler gibi muhtacım sana bağışla beni...
İşte kabrimin başındayım
Boynuma kefenimi takıp,
kabrimin başında kendi cesedimin üzerine uzanıyorum.
Başımı dergah-ı rahmetine kaldırıp,
bütün kuvvetimle feryat edip, nida ediyorum
El Aman, el Aman, ya Hannan, ya Mennan
Beni günahlarımın ağır yüklerinden halas eyle, kurtar.
İşte kabrime girdim kefenime sarıldım.
Dostlarım, yakınlarım, çocuklarım beni bırakıp gittiler.
Şimdi yalnız senin af ve rahmetini bekliyorum.
Gördüm ki senden başka sığınağım yok,
gördüm ki senden başka kurtuluşum yok.
Ey Halık-ı Kerim’im ve ey Rabbi Rahim’im
Senin Senai ismindeki mahlukun ve masnuun ve abdin
Hem asi, hem aciz, hem gafil, ham cahil,
hem hastalıklı, hem rezil,
hem yaramaz, hem ele avuca sığmaz,
hem yaşlı, hem isyankar,
hem efendisinden kaçmış bir köle olduğu halde
40 sene sonra nedamet edip, pişman olup
Senin dergahına dönmek istiyor,
senin rahmetine iltica ediyor.
Hadsiz günah ve hatalarını itiraf ediyor.
Vehimlerle, vesveselerle yaralı,
türlü türlü hastalıklara müptela olmuş halde
Sana tazarru ve niyazda bulunuyor.
Eğer kemal-i rahmetinle onu kabul edersen,
mağfiret edip rahmet edersen
Zaten o senin şanındır.
Çünkü Erhamürrâhimînsin
Bütün şefkatleri senden bildik, senden gördük.
Sen izin vermezsen, kim şefkat eder bize,
sen irade etmezsen kim merhametini eriştirir bize.
Sen Erhamürrâhimînsin
Affedersen senin şanın.
Eğer affetmezsen, eğer kabul etmezsen bu özrü,
Senin kapından başka hangi kapıya gideyim
Hangi kapı var
Senden başka rab yok
Senden başka rab yok ki dergahına gideyim
Senden başka mabud yok ki ona sığınayım
Senden başka affedici yok ki ondan medet umayım
Ey Halik-i Kerim’im ve ey Rabbi Rahim’im
Huzurundayım, rahmetinin dergahında boynum eğri,
yüzüm kara, sözüm geçersiz.
Özür, özür, özür diliyorum ey rabbim özür diliyorum...

CENAZEME GELİR MİSİN
Cenazeme Gelir misin?
Biliyorum, hiç beklemiyordun bu daveti.
Ansızın geliverdi değil mi?
Ansızın vurdu şakağına;
saçaktan düşen buzdan kılıçlar gibi. ansızın şaşırdın.
Huzurunun göbeğine irice bir taş düştü ;
Neşesi kaçtı vaktin;
Beklediğin “az sonra”lar havada asılı kaldı.
Hüznün baygın kelebekleri kıpırdadı, sızılandı.
Korkunun sütunları devrildi göğsüne.
Başını yasladığın uzun saatler kayıverdi elinden ,
uzanıp uyuduğun bitmez günler tükeniverdi
Vadi yok sana zamanın, dakikaların yüzü yerde, saniyeler mahcup.
Oyalandığın ağaç gölgeleri çekildi üzerinden. Avunduğun haz perdeleri parelendi.
Uykunu bölmemek için, parmak uçlarına basa basa odana giren hüzünler,
şimdi boynuna asıldı.
Kalbini kanatmadan usulca gidiveren uzak acılar şimdi yakana dolandı.
“Daha dün konuşmuştuk, ama” diyorsun.
“Ama nasıl olur!”lar çekip çekiştiriyor iki yakanı.
“Hiç beklenmedik bir ölüm!” “Vakitsiz” “Erken!”
Üzgünüm işine ara vereceksin bugün…
Kocaman bir pürüz olup çıkıverdim karşına.
Hızını kestim hayatının.
Üzerine saldım kaygılarını.
Köşe bucak kaçtığın korkulara sobelettim seni.
Ölümle arana koyduğun duvarları istemeden yıkıverdim, sakarlık işte…
“Ölüm bize de yaklaşırmış, bize de yakışırmış” dedin.
“Galiba Ölmesi kanıksanmış,
ölünesi bir yaştayız değil mi?”
Şimdi “Rahmetli…” sıfatını ismimin üzerine yumuşak bir şal gibi atıvereceksin.
Şimdi İki yakasında da eksiğim İstanbul’un.
Vapurların hiçbiri beklemiyor beni.
Ben öldüm diye şeritleri eksilmedi yolların.
Şimdiye kadar hep başkalarıydı ölen. Hep başkaları
Hayret! Hayret!
Ben, ben öldüm bu defa, bu defa ben öldüm
Oysa Gitsen de bir gitmesen de bir cenaze olurdu cami avlularında birinde…
Belki bir kalabalık çıkagelirdi önüne
bir sokağın başında, yol kenarında,
gözünü sakındığın mezarlığın kapısında.
Nasılsa ölen biri çıkar bu şehirde her gün diye kanıksadığın,
eksilenin kim olduğuna aldırış etmediğin,
gitti diye üzülmediğin birinin cenazesi işte.
Aynı manzara, aynı tabut, aynı üzgün yüzler, aynı güneş gözlükleri,
ağladığımı yoksa ağlayamadığımı anlaşılmasın diye saklanan gözler.
Hayatın ortasında duran ölümü inkâr etmek için, göz göze gelmemeler.
Seni bilmem ama ben bu cenazeye mutlaka gitmeliyim.
Dediği gibi şairin, bir musallalık saltanatım bu benim.
Bu cenaze benim, benim bu cenaze
ve bu kez başroldeyim.
Toprağa konulacak adam rolü benim.
Ardından ağlanılacak adamı ben oynayacağım.
Hiç itirazsız karanlığa uzanmak bana düştü bu defa.
Üzerine toprak atılan adamı…
Yüzü unutulmaya bırakılan adamı…
Hüzünlerin münasebetsiz müsebbibi olacak adamı…
Ayakkabısı kendisini beklerken bağları çözülecek adamı…
Elbiseleri evden çıkarılacak adamı…
Evet, evet o adamı ben oynayacağım.
Ölüm ki ah kar tanesi
Ölüm ki yalnızlık
Ölüm ki ah çıkmaz sokak
Ölüm ki ah son durak
Yatağı soğuk kalacak adam…
Akşam eve dönmeyecek adam…
Kapıyı çalması beklenmeyecek adam…
Sofrada yeri olmayacak adam…
Adı telefon rehberinden silinecek adam…
Şehrin dudaklarından yarım ağız çıkmış bir hece gibi önemsizleşecek adam…
Evet, evet o adam o adam benim, benim işte o adam…
Sevinçlerin ortasına en fazla bir hıçkırık gibi sokulsa da,
hatıraların içinden yüz eşiğinden yüz geri edilecek adam benim…
Resmine bakıp bakıp da ağlanacak, yoksa ağlanmayacak mı o adam benim…
“Adı neydi… Hani..!” diye yokluğu kanıksanacak adam…
Soluk bir resme asılmış,
eskimiş bir tebessümün ardında aşklarını saklayan, susturan adam…
Evet, o adam benim, benim o adam…
Fanideyim, başroldeyim…
Seni mutlaka beklerim…
En öndeki olmalısın ayakta duranların.
En dik duranı.
Bak cenaze ilanımı da yazdım:
Canını çok seven,
her günün sabahında burada sonsuzca yaşayacağına yeniden kanan,
Her lezzetin tükenişinde ölümün yanına uğradığını unutan,
Her hazzın zirvesinde yakasındaki ölümlü etiketini isteyerek düşüren,
Her yaz sıcağında içi dünyaya iyiden iyiye ısınan,
Kalbinin her atışında ölümlerden döndüğünün farkında olmayan,
Damarlarının bir köşesinde ansızın geliverecek pıhtılardan yapılmış veda haberleri saklayan,
Ayrılıkların çatlaklarından giren hüzünleri ölümün nefesi gibi yudumlayan,
Sevenlerinin gözlerinin ışığına sığınarak ısınan,
Unutulmayı, yok sayılmayı en ürkütücü uçurum bilen,
Güzelliğini aynaların kırıklarında arayan,
Toprağa girmeye üşenen,
Uzun süredir aramızda yaşayan dostumuz, arkadaşımız, sırdaşımız, kardeşimiz,
babamız, evladımız, şimdilik unutmayacağımızı umduğumuz…
Bir süre unutmaktan utanacağımız, sonra unutacağımız
ve en sonunda unuttuğumuzu da unutacağımız
Senai demirci doğduğu gün yakalandığı fanilik hastalığından,
uzun süredir sancısını çektiği
“her nefis ölümü tadıcıdır!” yarasından kurtulamayıp aramızdan ayrılmaya yazılmıştır.
Cenazesi umulur ki en uzak zamanda,
sızılarının köşe başlarında kılınan cenaze namazını takiben kaldırılıp,
gözlerden belki gönüllerden de uzak bir yerde unutuluş toprağına gömülecektir.
Ölüm ki ah kar tanesi
Ölüm ki yalnızlık
Ölüm ki ah çıkmaz sokak
Ölüm ki ah son durak

CAN KIRIĞI
Ele avuca gelmiyor can.
Dokununca dökülüyor parmak uçlarından
Elimize avucumuza varlıktan yana ne düşmüşse
hepsi can dokunuşundan,
parmak uçlarımıza yakınlıktan yana ne dökülmüşse
hepsi can suyundan.
Söze sığmıyor can,
dile gelmiyor
Şiire uymuyor, masalda uyumuyor,
Dilimize damağımıza değen ne varsa tatmak adına,
hepsinin tadı can,
hepsinin tuzu can.
Söz etmeye değer ne varsa,
kayda değer ne yaşarsa,
hep can heyecanı,
hepsi canın romanı.
Mezara inmiyor can,
toprağa düşmek bilmiyor.
Çamura düşen, toprakta biten ne varsa,
hepsinin dürtüsü candan, hepsinin dirilişi candan.
Mezarlar boyu gizlenen ne varsa,
hepsi can tarlası.
Ne varsa toprak üstünde kanayan ve sancıyan,
hep can kavgası
Kokusu yok canın; sesi yok, nefesi yok.
Çağıltısız ve uğultusuz,
gürültüsüz, kavgasız kayıp gidiyor alnımızdan ve anımızdan.
Bileğimizden akıp giden an,
damarımızda kanayan dem,
damağımızda tuzlu nem,
dudağımızda gamlı ney,
hepsi hepsi can kaygısı,
hepsi can tortusu.
Tene değiyor can, ete kemiğe bürünüp öylece görünür oluyor.
Tenin tenhasında, et kemik arasında gizli ne varsa,
hepsinin libası can,
hepsinin ayinesi can.
Nefese siniyor can, bakışta siliniyor,
dokunuşta yitiyor,
ateşte eriyor.
Renkten yana ne varsa gülde,
ateşi yakan ne varsa,
kanı kaynatan her neyse,
hep candan,
hep can ocağından,
hepsi can çırağından.
Dağılıp çözülüyor can zamanın kıvrımlarında,
kırılıp dökülüyor yüreğin odacıklarında.
Anları birbirine ulayan ne varsa
hepsi canın bağından;
kırık aynalarda,
soluk sarı fotoğraflarda unutulmadık,
umulmadık ne varsa,
hepsi canın yumağından.
Yüzlere uğruyor can,
bebek yüzlerden,
güzel yüzlerden,
masum yüzlerden,
mahzun yüzlerden geçip gidiyor.
İçin de içine sızan,
sularda sızlayan,
kalplere süzülen,
şah damarında dolanan ne varsa,
hepsi canın kuyusundan,
hepsi canın kıyısından.
Yaralarda çoğalıyor can,
kanda kıvranıyor,
geceyi dağlıyor,
gündüzü kanatıyor.
Karbeyaz soğukların göğsüne akan sıcak kanda azalan neyse,
bir pıhtının özünde közlenen yangın neyse,
gecenin acısını gündüzün yarasına dolayan ne hikmetse,
hepsi can paresinden,
hepsi can çaresinden.
Can, paslı bir bıçak yarasıdır varlığın göğsünde.
Tenin beyaz yüzünde bir kardelen hülyasıdır.
Göğün en canlı yıldızı,
yerin en kanlı çiçeği.
Yarada kabuk bağlayan her neyse,
buzda kristal kristal biçimlenen her ne ise,
gökten yukarıda,
yerden aşağıda ne varsa kaynayan,
hepsi can yüzünden,
hep can gözünden,
hep can özünden.
Yüreğimizin yayında gerili oktur can,
ki buralı değildir,
şimdiye de razı değildir;
bizden önceleri ve bizden sonralarıdır.
Gölgemizin kuytusunda saklı bir hayaldir can,
ki bizden ama bizden olmayandır,
bizimle ama bizimle kalmayandır.
Alnımızda doğmuş bir şebnemdir can,
ki bizde ama bize ait olmayandır,
bizden ötelerde aşkları vardır.
Ve can Cânan’dandır.
Semâda Ahmed muştusu,
Hira’da Muhammed korkusu,
Hicret’te Sıddık telaşı,
Mekke’de mahbubiyet davası,
Taif’de rahmet duası,
Medine’de Ensar sevdası…
Ne varsa, Cânan’dan yana,
hepsi candan âlâ,
hepsine can feda,
hepsine canlar kurban ola.
Ne varsa yaşadığımız, tattığımız, sevdiğimiz ve var bildiğimiz;
ne varsa yaşamaya değer bildiğimiz,
anamız, babamız, yavrumuz,
yurdumuz, vatanımız, dünyamız,
göğümüz, gözümüz, elimiz, yüreğimiz…
Her ne varsa Hepsi Cânan’ın ayinesinde bir göründü bir kayboldu.
Hepsi Cânan hatırına varlığa vardı.
Hepsi hepsi Cânan uğrunda can kırığı…
Ol Cânan ki , cânın cânıdır.
Ol Cânan ki Canlar cânıdır.
Yüreğimiz Cânan sevdasına kanmalı,
canımız Cânan ile kanamalıdır...
canımız Cânana kanamalıdır...

UÇURTMA
Sen hiç ellerindeki uçurtmaların ipine takılıp göklere ağan çocukları gördün mü?
bir bebeğin avuçlarında vahaların kokusunu aldın mı hiç?
ayrılık çölünün ortasında gül gibi kokladın mı saçlarını yarin ?
uzak uçurumların tepesinde kuru dal gibi tutundun mu ihtiyarların benekli ellerine?
senin buğulu gözlere banıp banıp ıslanan kirpiklerin göğsünde bıraktığı kılıç yarasını hatırladığın oldu mu?
zaman geçip gitti değil mi yüzünü yalayarak?
hatırlamadın,durup dinlemedin,varıp görmedin ve tutunamadın zamana
sen iyisi mi dondur karelerini ömrünün...
göğe ağan çocuklar ,
göğüste kılıç yaraları,
kuru dallar bir resim olup asılı kalsın odana!!!
Sen sabahları kaç güneşi karşıladın gözlerinde?
Kızılca kıyamet ufukları,
tomurcuk gibi açılan ışıkları,
rengarenk kırlangıçları
ilk kez görürmüş gibi gördün mü h,ç?
Puslu aynalarda gençliğini arayan solgun yüzleri hatırladığın olur mu?
Rüzgâr dokunuşunu yanağında,
yağmur çisesini alnında,
suyun serin akışını damağında tutabildin mi ,
Ah yusufçuk kuşu peşinde koşmaları…
Taze yorun kokusunun ellerinde hatıra defteri gibi dürmek istediğin oldu mu?
İlk balıkların oltadaki duruşunu,
namaz sonrası ilk huzuru bir daha içmek istediğin olmuyor mu?
Bir kor gibiyim yanarım eririm
Bu son demidir ömrümün bilirim
Hayallerim ümitlerim geride kaldı
Karanlığın ortasında seni beklerim
Sancılı günler, sınavlı aylar,
hesap sorulan yıllar hemen geçip gitmeliydi
sonralarda saklıydı Mutluluk .
“Büyük adam” dediğin kişi, ancak yılları yutarak büyüyebilirdi.
Huzur uzaklardaydı ertesi günlere pusu kurmuştu huzurun nefesi
Sonra, belki daha sonra, belki daha daha sonra
kusursuz bir kelebek çıkacaktı çocukluğunun kozasından.
Nereden bilirdin kanatlarını yırtacağını zaman rüzgarının
hiç açmasaydın Keşke kanatlarını . Sarılıp bekleseydin İbra’m dedenin boynuna.
Hayat, içinden bir de sen geçtin diye mutlu mu oldu dersin?
üzerinden bir sen daha olunca başı göğe mi erdi dünyanın dersin Bu beden, bu toprak beden seni içinde ağırladı diye topraktan uzak mı kalacak dersin?
sonraya sonraya hep sonraya koştun
Şimdinin billur sularına kanmadın
anın senin yamaçlarına yaslanmadın sen
emeller besledin ecelinden habersiz
hırslar büyüttün kalbinde
Amansız boyunun ölçüsünü toprağa bıraktın
Sen donup kalmadın sana ait olan an’da.
Hep acele ettin
hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadın,
hiç yaşamamış gibi öldün.
Bu son demidir ömrümün bilirim
Hayallerim ümitlerim geride kaldı
Karanlığın ortasında seni beklerim

BENİM ÖLÜMÜM
Oda boş.
Adımlar çekilmiş kapılardan.
Kahkahalar silinmiş.
Duvarlar küsüşmüşler , birbirlerine bakmıyorlar
Işık başını sokacak yer arıyor.
Daracık boşluğa yalvarıyor.
Boşluk utanıyor varlığından.
Yüzünü saklıyor yerdeki mum ışığından.
Perdeler karanlığa sarılıyor korkudan.
Kırışmış bir gömlek.
Yerde. Cansız. Fersiz. Tensiz. Nefessiz.
Can kayıp düşmüş omuzlarından…
Boşuna bekliyor sedef düğmeler.
İki yakası bir araya gelmiyor canın.
İliklerine kadar boş
İliklerine kadar boşluk.
Gömleğin boş kollarında kıvranıyor
Beyaz bir çarşaf sedirde
Tatlı uykuların beşiğinden çoktan düşmüş
Boşluğu avutmaya çalışıyor
Üzerine düşen titrek gölgelerde parmak izlerini taşıyor ölümün
Boynuna sarılıyor ölünün ,çaresiz çarşaf.
Bir cesetten sıcaklık umuyor..
Sonu gelmez zulümlerden hiç bitmeyen çilelerden…
Sabah olmaz gecelerden usandım artık…
Gün gelir gün gelir biter kederler…
Gün gelir gün gelir gün gelir biter kederler…
Ağlama sen gözlerim
Ağlama sen yüreğim
Ölüm gelmiş başucumda varsın neyleyim….
Mum üşüyor alev ağlıyor
Hiç bir yere basmıyor ölümün ayakları
Boşluk büyüyor duvarlar terkediyor odayı
zemin kayıyor tavan uçuyor an deviriyor
Ölümün buzdan heykelini dokuyor sessizlik
ortada öylece kalıyor ölüm
yalnızlığıyla kucaklaşıyor
Yüzü hiç bir yere bakmıyor
yanağına dokununca ışık sönüyor
Göğsü kaskatı kalbi kıpırtısız
elleri boş avuçlarına hiç birşey sığmıyor
Dudaklarında yarım kalmış gülüşlerinde şimdi
Bir sonraki nefese açıkmış gibi
kirpik uçlarına açılmış hasretlerin
Tavana çakılı gözleri boşluğu emiyor
Gözbebekleri ölümü resmediyor
bu benim , bu benim ölümüm….
Bana geldiğinde ölüm böyle olacak ölüm böyle olacak ölüm.
Ağlama sen gözlerim Ağlama sen yüreğim
Ölüm gelmiş başucumda varsın neyleyim….
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

Hasan_54

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 4103
  • Etkinlik:
    6.4%
  • Tesekkur Edildi: 484 kez
  • Rep Puanı: 150
  • Cinsiyet: Bay
  • ☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽
    • MEKKE FM
Ynt: Eşref Ziya & Senai Demirci - Ölüm Aşkımın Adı Olsun 2008
« Yanıtla #22 : 18 Ekim 2021, 22:36:21 »
Emeği Geçenlerden ALLAH Razı ve Memnun Olsun...
☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽

owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Merkez :  Sakarya