11
Ebubekir İpek / Ynt: Ebubekir İpek - Benim Sevdam 2013
« Son İleti Gönderen: HARUN 11 Mayıs 2024, 11:28:05 »Albüme 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.
11
Ebubekir İpek / Ynt: Ebubekir İpek - Benim Sevdam 2013« Son İleti Gönderen: HARUN 11 Mayıs 2024, 11:28:05 »Albüme 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.
12
Son Eklenenler (Portal) / Ebubekir İpek - Benim Sevdam 2013« Son İleti Gönderen: HARUN 11 Mayıs 2024, 11:27:00 »13
Mustafa Sürmeli / Ynt: Mustafa Sürmeli - Single Eserleri« Son İleti Gönderen: Hasan_54 10 Mayıs 2024, 19:20:43 »14
Tacettin Çoban / Ynt: Tacettin Çoban - Single Eserleri« Son İleti Gönderen: halilim 09 Mayıs 2024, 23:38:26 »Allah razı olsun.
15
Ebubekir Ay / Ynt: Ebubekir Ay - Single Eserleri« Son İleti Gönderen: halilim 09 Mayıs 2024, 23:32:01 »Allah razı olsun.
16
Son Eklenenler (Portal) / Bünyamin Topçuoğlu - Büyük Cevşen« Son İleti Gönderen: HARUN 09 Mayıs 2024, 16:10:52 »17
Mehmet Kemiksiz / Ynt: Mehmet Kemiksiz - Dert Söyletir 2023« Son İleti Gönderen: hasanyöndem 09 Mayıs 2024, 05:39:18 »Emeği geçenlerden Allah razı olsun
18
Dursun Ali Erzincanlı / Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - Son Şiir 2024« Son İleti Gönderen: hakansen967 08 Mayıs 2024, 22:20:13 »SANA YANDIM
Soğuktan donmak üzere olan birinin, bacası tüten bir eve girmesi gibiydi köyüne girmek. Dizleri titreyene, ayakları uyuşana kadar yürüyen birinin oturması gibi oturdum kapına. Ağustos güneşinin altında geçen bir gün Ve o günün sonundaki iftar sofrası… Sofrada bir bardak soğuk suyu görmek gibiydi seni görmek. Uyuyan bebeğini seyreden annenin kalbi gibiydi kalbim. Kaybolan bir çocuğun babasına sarılması gibi sarıldım hatırana. Seni gördüm dağları saran bahar, Rüyalarda yağan, üşütmeyen Kar Zemheriyi, ayazları kavuran hâr Seni gördüm, yandım hem leyl hem nehar. Seni gördüm bir düştü Hayat veren gülüştü Bir yanımlık kibrittim Sana yandım ve bittim Sen doğduğun için Eyyâm-ı biyz başladı. Ay güneşe döndü, Üç gün, üç gece aydınlandı dünya. Isıtan, ışık saçan bir nurdun. Yolu gören, yol gösteren rehnümâ… Affeden, affı öğreten sabır pınarı… Sevinen, sevindiren kardeş… Üzülen ama üzmeyen arkadaştın. Rahmeti indiren, şefkati büyüten yağmurdun. Salât edilenlerin en yücesi, Selâm verilenlerin en ulvîsi. Adın rahmette, rahmet adında gizliydi. Şahit olduğun hakikatlere bin yemin. Sen sonsuza dek Muhammedül Emin. Seni gördüm dağları saran bahar, Rüyalarda yağan, üşütmeyen Kar Zemheriyi, ayazları kavuran hâr Seni gördüm, yandım hem leyl hem nehar. Seni gördüm bir düştü Hayat veren gülüştü Bir yanımlık kibrittim Sana yandım ve bittim KELİMELER Rabb!, Bir Kün!, Kevn Su, Hâr Nur, Yâr Gök, Yer Cin, İns Kan, Can Ruh, Nefs Şeytan Kibir Adem Havva Cennet Yasak Zelle Ceza Sürgün Dünya İyi Kötü Habil Kâbil İlk kan İsyan Rahman Rahîm Selâm Sübhân Zebur Tevrat İncil Kurân Tuğyan Tufan Feryatlık Kibir Cebir Fesatlık Heva Heves Berbatlık Nebi Davet Merhamet Halil Ateş Selamet Eyyup Sabır Seadet Yakup Hüzün Asalet Yusuf Kuyu Esaret Yunus Balık Nedamet Davut Hakîm Hitabet Musa Kelim Metanet İsa Müjde Beşaret Ve O, Ahmed! Mahmûd Muhammed Safi Rahmet Yâsîn Muhammed Safi Vefa Tâhâ Muhammed Salât Selam Hatîm Muhammed Cibril Vahiy Mahi Muhammed Tebliğ Nebi Rasûl Muhammed İman Kuvvet İslam Saffet İlim Hikmet Kuran Sünnet Dünya Melun Durak Kabir Solmuş Çiçek Hayat Yalan Ölüm Gerçek Sura Mahşer Hesap Kitap Hayat Cennet Yahut Cinnet Yoktur İlah, Bir tek Allah! Bir Tek Allah! Büyük Allah Tek bir Allah Allah-u Ekber! PEYGAMBER SELAMI Ve Aleykes Selâm Ya Rasûlallah! Bu ne güzel bir andır, bu ne güzel bir sesleniştir. Yani Rasulullah bize selâm verecek ve biz de ona, Selâmına mukabele edeceğiz. Ve aleykes selâm Ya Rasûlallâh! Diyeceğiz. Hayali bile cennet nimeti gibi. Ama bu hayal değil. Birazdan siz de Rasûlullah’ın selamına mukabele edeceksiniz. Çünkü asırların ötesinden gelen bir selâm var bize. Bu müjdeyi Abdullah ibni Mesud veriyor. Sevgiliden ayrılma düşüncesinin kalplerini yaktığı o gün duymuştu bu selamı. Altı gün vardı, peygamber güneşinin ufukta kaybolmasına... Aişe annemizin odasına girmişlerdi. Hücre-i saadetteydiler. Onları görünce gül nebinin gözleri doldu. Merhaba! Dedi Rasulullah. Hoş geldiniz! Allah’ın selamı üzerinize olsun. Allah sizi muhafaza etsin, Allah sizi barındırsın, Allah sizin yardımcınız olsun, Allah sizi yüceltsin, Allah sizi doğru yoldan ayırmasın, Allah sizleri rızıklandırsın, Allah size başarı versin, Allah size selamet versin, Allah ibadetlerinizi kabul buyursun. Size Allah’tan korkmanızı salık veriyorum. Sizi Allah’a havale ediyorum. Ben sizin için gönderilmiş apaçık bir korkutucuyum. Allah’ın mülkünde, Allah’ın kullarına zulmederek, Allah’a karşı galip gelmeye kalkışmayınız. Çünkü Allah bana ve size: “Bu ahiret yurdunu, yeryüzünde kibirlenmeyi Ve bozgunculuğu istemeyen kimselere veririz. Sonuç Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.” Buyuruyor. Başka bir ayette de: “Böbürlenenler için cehennemde elbette bir durak vardır.” Buyurmuştur. Ey Ashabım! Ecel, Allah’a kavuşma, Sidre-i Münteha’ya, Me’vâ cennetine, dopdolu kâseye, Refîk-i Âlâ’ya, En yüce dosta kavuşma zamanı yaklaştı! Ben vefat ettiğimde beni ehl-i beytimden en yakın olan erkekler yıkasın. İster elbisemi kefen yapın, isterseniz yemen kumaşından bir kefenin içine koyun. Beni yıkayıp şu odamın içinde, kabrimin kenarında, Şu yattığım sedire koyduğunuz vakit odadan çıkın. Çünkü benim namazımı ilk önce dostum Cebrail, sonra Mikail, Sonra İsrafil, sonra ordularıyla birlikte ölüm meleği, Daha sonra da tüm melekler kılacak. Sizden namazımı ilk önce ehl-i beytimin erkekleri kılacak. Sonra siz bölük bölük yanıma girin, namazımı kılın, Bol bol selam verin. Sizler selam verince benim de selamımı alın. Ve aleynesselâm, bize de selam, deyin. Burada olmayan kardeşlerime selamlarımı söyleyin. Sizi şahit tutuyorum, şu günümden kıyamete kadar İman edip bana tabi olacaklara da selâm söylüyorum. Ve Aleynes Selâm Ya Rasûlallâh, Ve Aleynes Selâm Ya Nebiyyallah! Ve Aleynes Selâm ve Rahmetullahi ve Berekatüh! SÖZÜM OLSUN Gözlerin görebileceği en cemil yüz senin yüzündür. Kulakların duyabileceği en emin ses, Ellerin tutabileceği en şefkatli el, Ayakların ardından yürüyebileceği en doğru adımlar, Ve canların uğruna verilebileceği en büyük kalp. O ses senindir, El senin, adım senin Kalp senindir. Allah’a giden yolda en güzel yürüyensin. Rahmet bulutlarınla âlemi bürüyensin Rehbersin, bu dünyada kaybolan ruhlara. Merhem olur ism-i şerîfin ah-u vahlara Sen Aşksın, rahmetsin, yağmursun, nursun. Dost, canımı alana dek Dilim cansız kalana dek Ahmed, desin. Mahmud desin, Muhammed desin Dilim, kalbim seni ansın Sen; Allah’ın, ‘Ya Rabbi’ deyişine yemin ettiği sultansın. Ben de Senden ‘Ya Rabbî’ demeyi öğrenip, Senin ümmetine hizmet edenlerin hizmetkârıyım. Söz olsun, sözüm olsun! İnşallah Son nefesime kadar Mahşere, mizana kadar Hizmetkârının hizmetkârıyım. Sen rahmetim, nurum, ışığımsın. Sözlerinde göründüğün âlimler, hatipler baş üstüne Ama ben gözlerinde göründüğün ariflere aşığım. Ey doğru yolum, sağım solum, ardım önüm, altı yönüm. Hatrına varoluşum, kurtuluşum, Adını andıkça duruluşum, Cennetlere kuruluşum, Sana doğru yürüyenlerin içinden, Senin gibi doğru yürüyenlere vuruldum. Sana seslenenlerin arasından, Senin gibi seslerenlerin hayranı oldum. Sen Aşksın, rahmetsin, yağmursun, nursun. Dost, canımı alana dek. Dilim cansız kalana dek Ahmed, desin, Mahmud desin, Muhammed desin Dilim, kalbim seni ansın Sen; Allah’ın, ‘Ya Rabbi’ deyişine yemin ettiği sultansın. Söz olsun, sözüm olsun! İnşallah Son nefesime kadar Mahşere, mizana kadar Hizmetkârının hizmetkârıyım. ANALAR VE OĞULLAR Mekke… Mükerrem şehir… Tüm şehirlerin başına taç Tüm şehirler ona muhtaç Anne şehir. Bir anne için inşa edilen Ve bir anneyle ebedileşen şehir. İlk anne Hacer’di. İkincisi Âmine. Aynı mahal,aynı toprak üstünde iki oğul büyüdü. İki oğul yürüdü anne nazarlarıyla. İki oğulda anneye yakındı, babaya uzak. Bir oğula göre İbrahim demek, Irak demekti. Bir oğula göre Abdullah, toprak demekti. Mekke, iki annenin hüzün ağıydı. Mekke, iki oğulun kundağıydı. İki anne, iki oğul, iki tepe Safa ile Merve… Bu tepeler iki anne gördü. Biri su bulmak için uzaklaştı oğlundan, Diğeri süt bulsun diye oğluyla arasına mesafe koydu. Bir oğlun ayağını vurduğu yerden rahmet fışkırdı, Diğer oğul, alemlere rahmet bir süt ırmağı oldu. Hacer taş demekse eğer, Kâbe'nin temelleri gibi cennet taşıdır. Hacerül Esved gibidir. Hacer bir taş demekse eğer, İsmail’in taşıdır. Hicri İsmail’dir. Hacer ve İsmail, iç içedir. Eşe ve babaya uzak. Baba, makamı İbrahim gibi dışarıda kalmıştır. Amine göz yaşı demekse ki öyledir. Ebvadan bakar Medine’ye. Ebvadan, hem eşe, hem güneşe bakar. İsmail Aleyhisselam, anneye yakın babaya uzak medfundur. Resulullah ise, babaya yakın anneye uzak medfun. Mekke… Anne şehir. Anaların ve oğulların şehri. HZ.VAHŞİ Özgürlüğün bedeli bazen özgürlükten büyük olur. Beden özgürleşir belki ama ruh, bedene esir olur. Vahşi bin Harb'in ruhu beden zindanındaydı. İçiçe geçmiş karanlık hücreler… Birinden kurtuluş, diğerine geçiş demekti. Peygamberin amcasını katletmiş, Kölelik esaretinden kurtulmuştu ama Neye sebep olduğunun henüz farkında değildi. Ebedi ateş esaretinin kapısını çalmış, Kapı da onun için ardına kadar açılmıştı. Ateşin yalımları gözlerine yansırken, Kulağına peygamber sözü taşıyan bir ses geldi. Tövbeye, nedamet duymaya, hidayete davet ediliyordu. Amcasını şehid ettiği peygamber, onu İslam’a çağırıyordu. Nasıl olurdu? Bir mektup yazdı Nebi'ye: Ey Muhammed! Beni nasıl İslâma davet ediyorsun? Sen demiyor musun ki; “Allah'a şirk koşanlar, Allah'ın dokunulmaz kıldığı bir cana kıyanlar, Zina edenler günahlarının cezasını çekecekler. Hesap gününde cezaları katmerli olacak. Azap ve zillet içinde ebedi kalacaklardır.” Halbuki ben bunların hepsini yaptım. Benim gibi birine davetin anlamı ne? Soru peygambere olsa da, Davetin asıl sahibi olan Allah Teâlâ, Furkan Suresi 70. Ayet-i kerimeyle soruyu cevapladı: “Ancak tövbe edip inanarak erdemli işler yapanın durumu başkadır; Allah böylelerinin kötü hallerini iyiye çevirecektir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” Vahşi bir mektup daha gönderir: Dönüş yapıp iman etme, güzel ve makbul işler yapma çok çetin bir şarttır. Bana kalırsa ben bu işin altından kalkamam. Hz. Peygamber, Vahşi'nin bu mektubuna cevap olarak inen Nisa Suresi 48.âyet-i kerîmeyi gönderdi Vahşi'ye: “Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını dilediği kimse hakkında bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur.” Vahşi, âyeti okuduktan hemen sonra şöyle yazdı: “Ya Muhammed, affetmek Allah’ın hikmet ve iradesine bağlanmış. O dilediği kimseleri affedeceğini söylüyor. Ben amcan Hamza gibi bir yiğidi katlettim. Bilmiyorum Allah beni bağışlar mı bağışlamaz mı.” Ve tüm zaman, mekân ve âlemlerin Rabbi, Zümer Suresi 53.ayet-i kerîmeyi şanlı peygamberine vahyetti: “De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” Kendisine iletilen bu son âyeti okuyunca Vahşi bin harb islâma girdi, Müslüman oldu. Her insanın içinde en az Hz.Vahşi kadar, Peygamberi hüzne salan bir nefis vardır. Acaba onun tövbe zamanı gelmedi mi! Affetmek büyüklüğün şanındandır ve hiç şüphesiz Allah en büyüktür SON ŞİİR Yâ Rasûlallah, Bu, son sözüm, nidam, yalvarışım, seni hasretle anışım, Bu, temiz huzurunda okuduğum son şiir, Bu, âciz ve garip son seslenişimdir. Keremli her yaşına, Bir şiirim olsun, Bir bahanem olsun yüce adını anmaya, deyip Altmış iki kez huzurunda durdum. Altmış iki kez saadetli kapına: Yâ Rasûlallah! Diyerek vurdum. Ve şimdi son kez, yol bilmez, edep bilmez halimle, Rahmet otağına sığınan hâl-i pür melâlimle Saadetli makamına, Makâm-ı Mahmûd’a, Şefaât tahtına yöneldim. Tahtın ki yıldızlar dökülür ayaklarından, Tahtın ki tüm tahtların üzerinde yedinci kat semâ O tahtı peygamberine lütfeden Rahîm Rahmân’a senâ! Ya Rasûlallah, Bu son şiir, son seslenişimdir sana. Ne zaman: Yâ Rasûlallah, diye seslensem, Ey şânı yüce Nebî, desem, O öldü, seni duymaz, dediler. Oysa Efendim, Cennet-ül Bakî’de oğlun İbrahim’i kabre koyarken: Ey İbrahim, demiştin. Bize öyle bir acı bıraktın ki, O acı, Uhud’un üstüne çökse, Uhud parçalanırdı. İbrahim ölmüş, sen ise gözyaşlarıyla ona seslenmiştin. Senin, İbrahim’e seslendiğin gibi seslendim sana. Vefat ettiğin gün, Ebu Bekir gelip o nûr yüzüne bakmış, Seni başından öpmüş: Ya Rasûlallah, demişti. Sen yaşarken de güzeldin, ölürken de güzelsin. Sen gitmiştin ve Ebubekir, sana gözyaşlarıyla seslenmişti. Ebubekir’in seslendiği gibi seslendim sana. Kerbelâ’da Hüseyin şehit edilince, Kız kardeşi Zeynep ağıt yakmıştı: Ey Muhammedim, demişti. Ey Muhammedim! Gökte melekler sana Salât-ü Selâm getiriyorlar, Hüseyin ise kanlara bulanmış yatıyor! Sen yoktun ve Hz. Zeynep, iki gözü iki çeşme seslenmişti sana. Ben de Zeynep’in seslenişi gibi seslendim Ehl-i Beytin Şâhına Bu son şiir Yâ Rasûlallah, Son seslenişimdir sana. Ben seni anlatmadım, zaten anlatamam da. Seni anlatmak sâlihlere, saâdatlara yakışır. Ben seni andım ve sana anlattım. Çünkü herkes huzuruna gelir. Herkes: “Ya Rasûlallah! diye seslenebilir. Sen, herkesin peygamberisin, dinlersin onları. Zaten dinledin de… İsteyen, söz sahibidir senin indinde. Ben de O saadetli huzurundaymışım gibi, Bana bakıyor, beni dinliyormuşsun gibi düşündüm. Bu zamandan çevirdim yüzümü, sana döndüm. Faran dağları’nda hüznünle tanıştım, Sen Yoktun’da ağlamayı öğrendim. Kırk Yaşındasın’da sayısız siyah cübbeler diktim, kenarları beyaz çizgili… Ey hem varlığa hem yokluğa yâr olan sevgili! Bedir’de Zeynep annemizin gerdanlığı yüreğimizi yaktı. Uhut’ta Hz. Hamza için gözyaşlarımız aktı. Hendek’te Hayder-i Kerrâr’la tekbir getirdik. Aslanlarınla beraber o gün biz de Mekke’ye girdik. Bazen yiğitlerinle yerde, bazen meleklerle gökte, Hayber’de, Huneyn’de, Tebük’te… Dolaştık durduk Muazzez ömründe. Şimdi sen sanki Aişe annemizin evinde, dizinde, Mescid-i Nebî’den, münevver şehir’den, O son geceden sıyrılıp gidiyormuşsun gibi, Çekiliyor nurun, karanlık yağıyor sözlerimin üstüne. Karanlık ve soğuk… Suya düşse dondurur kelimelerim. Karanlık ve soğuk… Söz sözü görmüyor, neyleyim. Ey Âlemlere rahmet olan sevgili! Mahşer de bir âlem, âhiret de… Sen bize mahşerde de rahmet ol. Makâm-ı Mahmûd’u lütfedince Allah! Ne olur, ne olur şefaât Yâ Rasûlallah! Ve susuyorum. Arşın sahibine, Âlemlerin Rabbi’ne hamd olsun. Salât ve selâm senin, peygamber kardeşlerinin, Ehl-i Beytinin, Ashâbının ve ümmetinin üzerine olsun. Susuyorum Yâ Rasûlallah, Bu, son sözüm, nidam, yalvarışım, seni hasretle anışım, Bu, temiz huzurunda okuduğum son şiir, Bu, âciz ve garip son seslenişimdir. PEYGAMBER DÜŞMANLARI Salât ve selâm üzerine olsun, Sevgili Peygamberimizin hayatı, acı ve hüzünle geçti. Peygamberler arasında en çetin belalara o uğradı. Ve en çok da aralarından çıktığı insanlardan, Doğduğu şehirde, Mekke’de, Müntesîbi olduğu kabileden, Kureyşli müşriklerden eziyet gördü. Birgün gönlü öyle kırılmıştı ki, Her şeyi gören, duyan ve bilen rabbine, O keremli ellerini açtı ve halini dile getirdi. “Allahım! Kureyş’ten olan bu topluluğun yaptıklarını sana arz ediyorum. Ebû Cehil b. Hişâm’ı, Utbe b. Rebîa’yı, Şeybe b. Rebîa’yı, Ukbe b. Ebû Muayt’ı, Ümeyye b. Halef’i sana havale ediyorum” (Buhârî, “Cizye”, 21) Allah Teâlâ’ya havale edilen bu beş kişi kimdi ve sonları nasıl oldu? Mahzumoğulları’ndan Amr b. Hişâm... Künyesi Ebul Hakem... İslâm’a olan düşmanlığından dolayı Rasûlullah, künyesini değiştirdi. Yeni künye; cehaletin babası anlamında Ebu Cehil... Bu ümmetin Firavunu... Dârünnedve’nin baş üyesi... Allah ve Rasûlü’ne en büyük düşmanlığı o yaptı. Peygamber ve ashâbının çektiği her çilede onun dahli var. Merhametsizdi. Ammâr’ın annesi Sümeyye’yi şehid eden oydu. Müşrik ordusunu donatıp Bedir’e getiren oydu. Bedir’de Afra’nın genç oğulları Muaz ve Muavviz tarafından öldürülen de oydu. Cesedi, Bedir’in Cehenneme açılan kuyularından birine atıldı. Utbe b. Rebia Hatîp ve şair... Ebu Süfyân’ın kayın pederi. Risalet öncesi Kâbe’nin tamirinde, Hacerü-l Esved’in konulduğu örtüyü tutanlardan biri. Rasûlullah’ın öldürülmesi kararının çıktığı Darünnedve’ye Kardeşi Şeybe ile katıldı. Utbe ne yaptı ne söylediyse, Kardeşi Şeybe de ona katıldı. Bedir’de müşrikler tarafında Utbe, Müminler tarafında oğlu Ebu Huzeyfe vardı! Hz. Ubeyde ile karşılaştı Utbe ve yaralandı Ama onun son gördüğü iki kılıç ve iki yüzdü; Hz. Hamza ve Hz. Ali... Şeybe ise Hz. Hamza’nın karşısına çıktı ama, Ölüm meleğinin Hamza’nın yanında olduğunu göremedi. Utbe ve Şeybe’de Bedir’in kör kuyularına atıldı. Ukbe b. Ebû Muayt Nâmı; Eşkal kavm. Yani kötülükte en şiddetli davranan. Rasûlullah’ın komşusu, kapısına pislik atıyordu. Kâbe’nin yanında namaz kılarken Üzerine deve işkembesini atan, Efendimiz secdedeyken elbisesini boğazına dolayıp Boğmaya çalışan oydu. Hicret öncesi Peygamberi öldürmek için Evini saranların arasında o da vardı. Küfür üzere yaşadığı hayatını tamamlarken Dünyada son gördüğü, Hz. Ali’nin yüzü ve kılıcı oldu. Ümeyye b. Halef Kureyş’in ileri gelen kabilelerinden Ben-i Cumah mensubu Müşriklerin: “Kuran ona indirilseydi ya” dedikleri şahıs. Peygamber’e Safa tepesini altın yaparak bir mucize gösterirse İman edeceklerini söyleyenler arasında. Âmâ sahabi Abdullah ibni Ümmü Mektum’un Efendimizin yanına gelip Bana Kurân oku” dediğinde, Efendimizin ilgilendiği müşriklerin içinde Ümeyye de vardı. Darunnedve’de de vardı, Rasûlullah’a suikastta da. Ve son görüldüğü yer Bedir oldu. (Peygamber Düşmanları) Peygambere düşmanlıkta yarıştığı arkadaşlarıyla o da Cehennem çukurlarından bir çukura girdi. Kim nerede ölürse ölsün, Allah ve Rasûl sevgisini yüklenmişse kalbi, Cennet bahçelerinden bir bahçede açar, ölümle kapanan gözlerini Onlara düşman ise, Cehennem çukurlarından bir çukurda. DOKSAN DOKUZ KİŞİYİ ÖLDÜREN ADAM Bir his; Nedamet... İnsanlığın atası, ilk insan, İlk peygamber Hz. Âdem babamızı ilk kez gözyaşıyla tanıştıran his... Nedamet... Yani pişmanlık. Pişmanlıktan sonra gelir tövbe. Pişmanlığın kelimelere dökülmesidir. Niyet etmektir, karar vermektir tövbe. Bir yolculuktur insana has. Bu yolculuğu en iyi bilen elbette Sahâbe efendilerimizdir. Çünkü nazarlarıyla onları temizleyen, Huzuruyla Allah’a yakınlaştıran yüce Nebî anlattı onlara tövbeyi Ve tövbe eden kula, Allah’ın af ve merhametini. Hadi biz de oturalım nurânî huzurda, Bakın Cebrail aleyhisselâm’dan dinlediği bir kıssayı anlatıyor varlığın en güzeli: Vaktiyle doksan dokuz kişiyi öldürmüş biri vardı, buyurdu Rasûlullah. Bu zât, yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu sordu. Ona bir râhibi gösterdiler. Adam râhibin yanına gitti. “Doksan dokuz kişi öldürdüm. Benim tövbem kabul olur mu?” Diye sordu. Râhip: “Hayır, kabul olmaz” deyince onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü kişilerin sayısı yüze tamamlandı. Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu araştırdı. Ona bir âlimi daha tavsiye ettiler. Onun yanına da gitti: Yüz kişiyi öldürdüğünü söyledi, tövbesinin kabul olup olmayacağını sordu. Âlim: “Elbette kabul olur. İnsanla tövbe arasına kim girebilir ki! Sen falan yere git. Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar bulacaksın. Onlarla birlikte ol, Allah’a ibadet et. Sakın onlardan ayrılıp memleketine dönme. Zira senin memleketin günahkarlarla doludur” dedi. Adam, denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Fakat ölüm onu yolun yarısında yakaladı. Adamın ruhunu almaya hem rahmet melekleri indi, Hem de azap melekleri. Ruhu kimin alıp götüreceği konusunda karar veremediler Rahmet melekleri: “bu adam tövbe ederek ve kalbiyle Allah’a yönelerek yola çıktı, dediler. Azap melekleri ise: “adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki” dediler. Bu sırada insan kılığına bürünmüş bir melek çıkageldi. Melekler onu hakem tayin ettiler. Melek: “Geldiği yerle gideceği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir” dedi. Melekler iki mesâfeyi de ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü. Nedamet... Yani pişmanlık. Pişmanlıktan sonra gelir tövbe. Pişmanlığın kelimelere dökülmesidir. Niyet etmektir, karar vermektir tövbe. Menzile doğru yola çıkmaktır. Varamasak da yakınlaştırır Allah Teâlâ Tövbemizi kabul buyurur ve affeder biz kullarını. Değil mi ki O her şeye kâdirdir! O’nun her şeye gücü yeter! PEYGAMBER HAYATI Yaşadığı asra saadet asrı denildi. Biz de birbirimize dilediğimiz saadetli ömürler gibi Bir ömür yaşadığını sandık. Öyle andık ve öyle inandık... O(sav) herkese merhametli, herkes de O (sav)’na sadık. Aramızda işin künhüne varanlar oldu. Ama çoğumuz muradı anlayamadık. Mesela âlemlerin rahmet sebebiydi. O(sav)’nun ikliminde Çocuklar baba sevgisini tadarak büyüdüler. Babalar çocuklara merhamet duymayı öğrendi. Ama O(sav), dünyayı teşrif ettiğinde babası ölmüştü. Çocukların her fırsatta koşup annelerine sarıldıkları yaşta Altı yaşında annesiz kalmıştı. O(sav) ışık saçan bir kandildi Ama önce dede sonra amca himayesinde büyüttü alevini, nurunu. 25 yaşında yuva kurdu Haticetül Kübra’yla. İlk Çocuk Kasım’dı. Bu yüzden künyesi Ebel Kasım oldu. İki yıl sevdi Kasım’ı ve sonra toprağın bağrına bıraktı. 30 yaşındayken Nebî, Zeynep’i verdi Mevlâ, acısını geleceğe gizleyerek. Ve o acı yıllar sonra Nebî’nin kapısını çaldı, Avuçlarına kızının cansız bedenini bıraktı. 33 yaşındanken Rukayye dünyaya geldi. Bedir zaferi Medine’ye ulaştığında Rukayye’nin acı haberi de Nebî’ye ulaştı. Kırkına yakındı ki Ümmü gülsüm güldürdü yüzünü. Rasulullah, Rukayye’den bir yıl sonra Ümmü Gülsüm’ün Cenaze namazını kıldırdı. Ve peygamberlik güneşi Mekke’de doğarken, Ona eşlik etti Fatımatüz Zehra’nın doğumu. Sonra bir oğul aldı kucağına ve babasının adını söyledi kulağına. Üç ay yaşadı Abdullah. Baba avuçlarından toprağa girdi. Atmış yaşına yaklaşırken İbrahim dünyaya geldi. O da bir buçuk yaşında toprağa verildi. Yedi evladından altısının ölüm acısını tattı. Rasulullah üstün bir ahlaka sahipti ama en ahlaksızların saldırılarına uğradı. Tâif’te taşlandı. O’nun avuçları arasındayken zikreden taşlar, Taif’lilerin elindeyken O’nu nasıl tanıyamadı? Yüzü suyu hürmetine yaratılan dünyada bir miğfer, o gül yüzü nasıl yaraladı? Ebu Tâlib mahallesinde, sokaklarında zulüm görürken, şehirlerin anası Mekke, nasıl seyirci kaldı? Evet yaşadığı asra saadet asrı denildi. Biz de birbirimize dilediğimiz saadetli ömürler gibi Bir ömür yaşadığını sandık. O(sav) herkese merhametli, herkes de O (sav)’na sadık. Öyle andık ve öyle inandık. Aramızda işin künhüne varanlar oldu. Ama çoğumuz muradı anlayamadık. Saadet, bir eli yağda, bir eli balda olmak değilmiş. Saadet, ağrısız, sızısız, acısız bir hayat değilmiş. Asıl saadet, şartlar ne olursa olsun, Allah Teâlâ’dan razı olmakmış. Bir duruş sergilemek, Ulu bir dağ gibi durabilmek kıyamda. Başıma ne gelirse gelsin; nimet veya bela. Maksudum sensin, gayemse senin rızan diyebilmekmiş. 19
Ebubekir Ay / Ynt: Ebubekir Ay - Single Eserleri« Son İleti Gönderen: hakansen967 08 Mayıs 2024, 21:24:45 »AĞLADI GÖZLER
Ayrılırken gönülleri candan yaktı rahmet dolu gözlerinden yaşlar aktı Ardına dönüp de Mekke’ye baktı ağladı gözler bugün Resule Gönlünde kalmıştı Mekke hasreti günlerce çöllerde geçti hicreti Yüreklere ayrılığın acısı sindi ağladı gözler bugün Resule Ensarın gönlünde vuslat-ı sine vardı dostu ile güller şehrine Hicran yarasıdır gönlü Mekke’de ağladı gözler bugün Resule Gönlünde kalmıştı Mekke hasreti günlerce çöllerde geçti hicreti Yüreklere ayrılığın acısı sindi ağladı gözler bugün Resule AŞK DEDİLER Bilemedim kıymetini anladım görmeyince Ben vuruldum ta derinden Gavsım seni görünce Aşk dediler aşk dediler yüreği yakar dediler Gözyaşın akar dediler Gavsım seni görünce Bu gözlerim seni gördü gözyaşlarım sele döndü Bu dünya gözümden düştü Gavsım seni görünce Aşk dediler aşk dediler yüreği yakar dediler Gözyaşın akar dediler Gavsım seni görünce AY YÜZLÜ PEYGAMBERİM Ay yüzlü peygamberim ,senden daha güzeli yok. Gül yüzlü peygamberim ,senden daha üstünü yok. Sana aşık oldu İsa gıpta etti sana Musa. Kainatta her ne varsa ,dedi ente ente Resulallah. BIRAKMA SEYDAM Geldim kapına sarıldım gözyaşlarımı akıttım sen gelmeden sultanım gelişini kokladım Bırakma seydam bırakma seydam nefsimin eline kurban bırakma seydam Bırakma seydam bırakma seydam dünyanın eline kurban bırakma seydam **** Kalbimi dinle ey yar kalbimi dinle dökeyim sana derdimi ağlaya ağlaya Bırakma seydam bırakma seydam nefsimin eline kurban bırakma seydam Bırakma seydam bırakma seydam dünyanın eline kurban bırakma seydam CENNET SENSİZ Gökte güneş yerde kabrin aydınlatır bu âlemi umudum sana kavuşmak Kevser'de bir gün buluşmak Cennet sensiz gül kokar mı güller yerini tutar mı sen Kur'an'ın tek şahidi sen Mevlanın Habibi Medine'den çağırırsın bu âlemi hak imana seni cansız bilen âlem boşa yaşar bu dünyada Cennet sensiz gül kokar mı güller yerini tutar mı sen Kur'an'ın tek şahidi sen Mevlanın Habibi EFENDİME SELAM SÖYLE Seher vakti esen yeller Efendime selam söyle Dost aşkıyla açan güller Efendime selam söyle **** Uzatırım yetmez elim medhedemez aciz dilim Ravzaya varınca yolum Efendime selam söyle **** Çöl, ovalar tuzlu yollar âşık olan yanar, ağlar Aciz gönlüm görmek ister Efendime selam söyle **** Uzatırım yetmez elim medhedemez aciz dilim Ravzaya varınca yolum Efendime selam söyle **** Ebu Zemzem sucuları bitmez aşkın acıları Anadolu hacıları Efendime selam söyle **** Uzatırım yetmez elim medhedemez aciz dilim Ravzaya varınca yolum Efendime selam söyle EY ALLAHIN RESULÜ Sen ümmetine ümit Sen kaybolanlara yol Sen dertlilere deva ey Allahın Resulü El pençe huzura durdum yolunda mecnun oldum ben aşkı Sende buldum ey Allahın Resulü Attığım adımlarda verdiğim kararlarda Sen yol göstericimsin ey Allahın Resulü **** Ben virane bir kulum Sen yaradanın Habibi bana da uzat elini ey Allahın Resulü El pençe huzura durdum yolunda mecnun oldum ben aşkı Sende buldum ey Allahın Resulü Attığım adımlarda verdiğim kararlarda Sen yol göstericimsin ey Allahın Resulü GEL KARDEŞİM Menzil’e koşak, Gavs’la buluşak. Çorbası sıcak, kalpler yumuşak. Markadı var ya, Sultanlar orda. Reyhanın gülü kokusu başka. Gel kardeşim gel, Menzil’im başka. Gel kardeşim gel sen de doy aşka. Gel kardeşim gel, Menzil’im başka. Gel kardeşim gel sen de doy aşka. Gavs’ı gördün mü Sözün duydun mu? Aşka daldın mı Sevdası başka. Sevgililer orda, ruh doyar orda. Ehlibeyt gülü hepsi bir başka. Gel kardeşim gel, Menzil’im başka. Gel kardeşim gel sen de doy aşka. Gel kardeşim gel, Menzil’im başka. Gel kardeşim gel sen de doy aşka. Gel kardeşim gel, Menzil’im başka. Gel kardeşim gel sen de doy aşka. Gel kardeşim gel, Menzil’im başka. Gel kardeşim gel sen de doy aşka. GEL SULTANIM Aşkı tabip kılmışım can Ahmed'e vurulmuşum derdime derman bulmuşum gel sultanım Gel sultanım gel dermanım gel cananım gel fermanım Bülbül güle âşık olmuş güllerin aşkıyla dolmuş gül için sararıp solmuş gel sultanım Gel sultanım gel dermanım gel cananım gel fermanım HATEMÜL ENBİYA Gül hasret iken kırmızı güle nice alametler geldi bu husule Saraylar yıkıldı bin yıllık şule bir gecede söndü seni duyunca Hatemül Enbiya ey kutlu Ahmed kainat uyandı seni duyunca Sen ki âlemlere rahmetsin rahmet toprak suya kandı seni duyunca KURBANIM Sensiz garibim virane gönlüm ağlamakla geçer gecem gündüzüm Sen tabibemsin solmayan gülüm gülüm Seydama hasretli gönlüm Kurbanım kurbanım canım sultanım hasretinle cayır cayır yanarım Çağlayan sel misali dolup taşarım sultanım sultanım sultanım NE OLUR MEVLAM Bu yoluna kurban olsam solacaksam sende solsam Ne olur kendimi bulsam bir kerem kıl nolur Mevlam Yana yana küle döndüm aczimi sende bildim Sevdim seni candan sevdim bir kerem kıl nolur Mevlam Aman Mevlam canım Mevlam günden güne azar yaram Bilmem ki nasıl dayanam bir kerem kıl nolur Mevlam Yana yana küle döndüm aczimi sende bildim Sevdim seni candan sevdim bir kerem kıl nolur Mevlam RUYİ ZEMİN Yeryüzünün halifesi Sadatların bir tanesi Gavsi Saninin varisi ruyi zemin sultanım Sultan Saki dervişler gönüllere girmişler cümle âlem hep birden yana yana sevmişler **** Derde derman sendedir boynum kıldan incedir sevdiğini severim ruyi zemin sultanım Sultan Saki dervişler gönüllere girmişler cümle âlem hep birden yana yana sevmişler SELAM OLSUN Biz dünyadan gider olduk kalanlara selam olsun Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun Selam olsun selam olsun bizi bilmeyen ne bilsin Selam olsun selam olsun bizi bilmeyen ne bilsin **** Âşık Yunus söyler sözü kan yaş ile doldu gözü Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun Selam olsun selam olsun bizi bilmeyen ne bilsin Selam olsun selam olsun bizi bilmeyen ne bilsin SEN YA RABBİ DEYİNCE Sen ya Rabbi deyince bu âlem tövbe eder Çağır beni sultanım çağır ben de pişmanım Sen ya Rabbi deyince bu âlem tövbe eder Çağır beni sultanım çağır ben de pişmanım Akışını özlerim yollarını gözlerim İman dolu sözlerin o an kalbime düşer Akışını özlerim yollarını gözlerim İman dolu sözlerin o an kalbime düşer Deryadaki denizden bu âlem tövbe eder Çağır beni sultanım çağır ben de pişmanım Sen ya Rabbi deyince bu âlem tövbe eder Çağır beni sultanım çağır ben de pişmanım Gözlerine vurgunum yollarına sürgünüm Hasretine kırgınım aşkın yüreğim yakar Gözlerine vurgunum yollarına sürgünüm Hasretine kırgınım aşkın yüreğim yakar Sen ya Rabbi deyince bu âlem tövbe eder Çağır beni sultanım çağır ben de pişmanım Sen ya Rabbi deyince bu lem tövbe eder Çağır beni sultanım çağır ben de pişmanım SULTANIM Huzur buldu âlem senle yanar aşkın gönüllerde kokun aldım açan gülde gel Sultanım Gel Sultanım gel dermanım gel cananım gel fermanım Dile gelse açan güller anlatır hep seni diller öter bağında bülbüller gel Sultanım Gel Sultanım gel dermanım gel cananım gel fermanım YANARIM YANARIM Seni şöyle candan yar sevemedim yanarım sana bir çift sözüm var diyemedim yanarım Benzersin bir ummana gönül açıp Rahman'a feyzinden kana kana içemedim yanarım Yanarım yanarım sultanım yanarım bir defa aşk ile diyemedim yanarım İYİ Kİ VARSIN Sönmüşken kalbimin bütün nurları dünya bağlamışken aşkı narları Namını duyunca aştım dağları iyi ki varsın şeyhim sultanım Saki Nurlandı tüm dünya bir bakışınla güneş başka doğar senin kapında Resulün kokusu var rüzgârında iyi ki varsın şeyhim sultanım Saki **** Tükenmişken yüreğimin korları kurumuşken bütün aşk pınarları Sen ya Rab deyince yaktın bağrımı iyi ki varsın şeyhim sultanım Saki Nurlandı tüm dünya bir bakışınla güneş başka doğar senin kapında Resulün kokusu var rüzgârında iyi ki varsın şeyhim sultanım Saki 20
Mehmet Kemiksiz / Ynt: Mehmet Kemiksiz - Dert Söyletir 2023« Son İleti Gönderen: Hasan_54 08 Mayıs 2024, 21:16:20 » |