Son İletiler

Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 ... 10
1
SANA YANDIM
Soğuktan donmak üzere olan birinin,
bacası tüten bir eve girmesi gibiydi köyüne girmek.
Dizleri titreyene, ayakları uyuşana kadar yürüyen birinin
oturması gibi oturdum kapına.
Ağustos güneşinin altında geçen bir gün
Ve o günün sonundaki iftar sofrası…
Sofrada bir bardak soğuk suyu görmek gibiydi seni görmek.
Uyuyan bebeğini seyreden annenin kalbi gibiydi kalbim.
Kaybolan bir çocuğun babasına sarılması gibi sarıldım hatırana.
Seni gördüm dağları saran bahar,
Rüyalarda yağan, üşütmeyen Kar
Zemheriyi, ayazları kavuran hâr
Seni gördüm, yandım hem leyl hem nehar.
Seni gördüm bir düştü
Hayat veren gülüştü
Bir yanımlık kibrittim
Sana yandım ve bittim
Sen doğduğun için
Eyyâm-ı biyz başladı.
Ay güneşe döndü,
Üç gün, üç gece aydınlandı dünya.
Isıtan, ışık saçan bir nurdun.
Yolu gören, yol gösteren rehnümâ…
Affeden, affı öğreten sabır pınarı…
Sevinen, sevindiren kardeş…
Üzülen ama üzmeyen arkadaştın.
Rahmeti indiren, şefkati büyüten yağmurdun.
Salât edilenlerin en yücesi,
Selâm verilenlerin en ulvîsi.
Adın rahmette, rahmet adında gizliydi.
Şahit olduğun hakikatlere bin yemin.
Sen sonsuza dek Muhammedül Emin.
Seni gördüm dağları saran bahar,
Rüyalarda yağan, üşütmeyen Kar
Zemheriyi, ayazları kavuran hâr
Seni gördüm, yandım hem leyl hem nehar.
Seni gördüm bir düştü
Hayat veren gülüştü
Bir yanımlık kibrittim
Sana yandım ve bittim

KELİMELER
Rabb!, Bir
Kün!, Kevn
Su, Hâr
Nur, Yâr
Gök, Yer
Cin, İns
Kan, Can
Ruh, Nefs
Şeytan Kibir
Adem Havva
Cennet Yasak
Zelle Ceza
Sürgün Dünya
İyi Kötü
Habil Kâbil
İlk kan İsyan
Rahman Rahîm
Selâm Sübhân
Zebur Tevrat
İncil Kurân
Tuğyan Tufan Feryatlık
Kibir Cebir Fesatlık
Heva Heves Berbatlık
Nebi Davet Merhamet
Halil Ateş Selamet
Eyyup Sabır Seadet
Yakup Hüzün Asalet
Yusuf Kuyu Esaret
Yunus Balık Nedamet
Davut Hakîm Hitabet
Musa Kelim Metanet
İsa Müjde Beşaret
Ve O, Ahmed! Mahmûd Muhammed
Safi Rahmet Yâsîn Muhammed
Safi Vefa Tâhâ Muhammed
Salât Selam Hatîm Muhammed
Cibril Vahiy Mahi Muhammed
Tebliğ Nebi Rasûl Muhammed
İman Kuvvet
İslam Saffet
İlim Hikmet
Kuran Sünnet
Dünya Melun
Durak Kabir
Solmuş Çiçek
Hayat Yalan
Ölüm Gerçek
Sura Mahşer
Hesap Kitap
Hayat Cennet
Yahut Cinnet
Yoktur İlah,
Bir tek Allah!
Bir Tek Allah!
Büyük Allah
Tek bir Allah
Allah-u Ekber!


PEYGAMBER SELAMI
Ve Aleykes Selâm Ya Rasûlallah!
Bu ne güzel bir andır, bu ne güzel bir sesleniştir.
Yani Rasulullah bize selâm verecek ve biz de ona,
Selâmına mukabele edeceğiz.
Ve aleykes selâm Ya Rasûlallâh! Diyeceğiz.
Hayali bile cennet nimeti gibi.
Ama bu hayal değil.
Birazdan siz de Rasûlullah’ın selamına mukabele edeceksiniz.
Çünkü asırların ötesinden gelen bir selâm var bize.
Bu müjdeyi Abdullah ibni Mesud veriyor.
Sevgiliden ayrılma düşüncesinin
kalplerini yaktığı o gün duymuştu bu selamı.
Altı gün vardı, peygamber güneşinin ufukta kaybolmasına...
Aişe annemizin odasına girmişlerdi. Hücre-i saadetteydiler.
Onları görünce gül nebinin gözleri doldu.
Merhaba! Dedi Rasulullah.
Hoş geldiniz! Allah’ın selamı üzerinize olsun.
Allah sizi muhafaza etsin, Allah sizi barındırsın,
Allah sizin yardımcınız olsun,
Allah sizi yüceltsin, Allah sizi doğru yoldan ayırmasın,
Allah sizleri rızıklandırsın, Allah size başarı versin,
Allah size selamet versin, Allah ibadetlerinizi kabul buyursun.
Size Allah’tan korkmanızı salık veriyorum.
Sizi Allah’a havale ediyorum.
Ben sizin için gönderilmiş apaçık bir korkutucuyum.
Allah’ın mülkünde, Allah’ın kullarına zulmederek,
Allah’a karşı galip gelmeye kalkışmayınız.
Çünkü Allah bana ve size:
“Bu ahiret yurdunu, yeryüzünde kibirlenmeyi
Ve bozgunculuğu istemeyen kimselere veririz.
Sonuç Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.” Buyuruyor.
Başka bir ayette de:
“Böbürlenenler için cehennemde elbette bir durak vardır.” Buyurmuştur.
Ey Ashabım!
Ecel, Allah’a kavuşma, Sidre-i Münteha’ya, Me’vâ cennetine, dopdolu kâseye, Refîk-i Âlâ’ya,
En yüce dosta kavuşma zamanı yaklaştı!
Ben vefat ettiğimde beni ehl-i beytimden en yakın olan erkekler yıkasın.
İster elbisemi kefen yapın, isterseniz yemen kumaşından bir kefenin içine koyun.
Beni yıkayıp şu odamın içinde, kabrimin kenarında,
Şu yattığım sedire koyduğunuz vakit odadan çıkın.
Çünkü benim namazımı ilk önce dostum Cebrail, sonra Mikail,
Sonra İsrafil, sonra ordularıyla birlikte ölüm meleği,
Daha sonra da tüm melekler kılacak.
Sizden namazımı ilk önce ehl-i beytimin erkekleri kılacak.
Sonra siz bölük bölük yanıma girin, namazımı kılın,
Bol bol selam verin.
Sizler selam verince benim de selamımı alın.
Ve aleynesselâm, bize de selam, deyin.
Burada olmayan kardeşlerime selamlarımı söyleyin.
Sizi şahit tutuyorum, şu günümden kıyamete kadar
İman edip bana tabi olacaklara da selâm söylüyorum.
Ve Aleynes Selâm Ya Rasûlallâh,
Ve Aleynes Selâm Ya Nebiyyallah!
Ve Aleynes Selâm ve Rahmetullahi ve Berekatüh!

SÖZÜM OLSUN
Gözlerin görebileceği en cemil yüz senin yüzündür.
Kulakların duyabileceği en emin ses,
Ellerin tutabileceği en şefkatli el,
Ayakların ardından yürüyebileceği en doğru adımlar,
Ve canların uğruna verilebileceği en büyük kalp.
O ses senindir,
El senin, adım senin
Kalp senindir.
Allah’a giden yolda en güzel yürüyensin.
Rahmet bulutlarınla âlemi bürüyensin
Rehbersin, bu dünyada kaybolan ruhlara.
Merhem olur ism-i şerîfin ah-u vahlara
Sen Aşksın, rahmetsin,
yağmursun, nursun.
Dost, canımı alana dek
Dilim cansız kalana dek
Ahmed, desin.
Mahmud desin,
Muhammed desin
Dilim, kalbim seni ansın
Sen;
Allah’ın, ‘Ya Rabbi’ deyişine yemin ettiği sultansın.
Ben de
Senden ‘Ya Rabbî’ demeyi öğrenip,
Senin ümmetine hizmet edenlerin hizmetkârıyım.
Söz olsun, sözüm olsun!
İnşallah
Son nefesime kadar
Mahşere, mizana kadar
Hizmetkârının hizmetkârıyım.
Sen rahmetim, nurum, ışığımsın.
Sözlerinde göründüğün âlimler, hatipler baş üstüne
Ama ben gözlerinde göründüğün ariflere aşığım.
Ey doğru yolum, sağım solum, ardım önüm, altı yönüm.
Hatrına varoluşum, kurtuluşum,
Adını andıkça duruluşum,
Cennetlere kuruluşum,
Sana doğru yürüyenlerin içinden,
Senin gibi doğru yürüyenlere vuruldum.
Sana seslenenlerin arasından,
Senin gibi seslerenlerin hayranı oldum.
Sen Aşksın, rahmetsin,
yağmursun, nursun.
Dost, canımı alana dek. Dilim cansız kalana dek
Ahmed, desin, Mahmud desin,
Muhammed desin
Dilim, kalbim seni ansın
Sen;
Allah’ın, ‘Ya Rabbi’ deyişine yemin ettiği sultansın.
Söz olsun, sözüm olsun!
İnşallah
Son nefesime kadar
Mahşere, mizana kadar
Hizmetkârının hizmetkârıyım.

ANALAR VE OĞULLAR
Mekke…
Mükerrem şehir…
Tüm şehirlerin başına taç
Tüm şehirler ona muhtaç
Anne şehir.
Bir anne için inşa edilen
Ve bir anneyle ebedileşen şehir.
İlk anne Hacer’di.
İkincisi Âmine.
Aynı mahal,aynı toprak üstünde iki oğul büyüdü.
İki oğul yürüdü anne nazarlarıyla.
İki oğulda anneye yakındı, babaya uzak.
Bir oğula göre İbrahim demek, Irak demekti.
Bir oğula göre Abdullah, toprak demekti.
Mekke, iki annenin hüzün ağıydı.
Mekke, iki oğulun kundağıydı.
İki anne, iki oğul, iki tepe
Safa ile Merve…
Bu tepeler iki anne gördü.
Biri su bulmak için uzaklaştı oğlundan,
Diğeri süt bulsun diye oğluyla arasına mesafe koydu.
Bir oğlun ayağını vurduğu yerden rahmet fışkırdı,
Diğer oğul, alemlere rahmet bir süt ırmağı oldu.
Hacer taş demekse eğer,
Kâbe'nin temelleri gibi cennet taşıdır.
Hacerül Esved gibidir.
Hacer bir taş demekse eğer, İsmail’in taşıdır.
Hicri İsmail’dir.
Hacer ve İsmail, iç içedir. Eşe ve babaya uzak.
Baba, makamı İbrahim gibi dışarıda kalmıştır.
Amine göz yaşı demekse ki öyledir.
Ebvadan bakar Medine’ye.
Ebvadan, hem eşe, hem güneşe bakar.
İsmail Aleyhisselam, anneye yakın babaya uzak medfundur.
Resulullah ise, babaya yakın anneye uzak medfun.
Mekke…
Anne şehir.
Anaların ve oğulların şehri.

HZ.VAHŞİ
Özgürlüğün bedeli bazen özgürlükten büyük olur.
Beden özgürleşir belki ama ruh, bedene esir olur.
Vahşi bin Harb'in ruhu beden zindanındaydı.
İçiçe geçmiş karanlık hücreler…
Birinden kurtuluş, diğerine geçiş demekti.
Peygamberin amcasını katletmiş,
Kölelik esaretinden kurtulmuştu ama
Neye sebep olduğunun henüz farkında değildi.
Ebedi ateş esaretinin kapısını çalmış,
Kapı da onun için ardına kadar açılmıştı.
Ateşin yalımları gözlerine yansırken,
Kulağına peygamber sözü taşıyan bir ses geldi.
Tövbeye, nedamet duymaya, hidayete davet ediliyordu.
Amcasını şehid ettiği peygamber, onu İslam’a çağırıyordu.
Nasıl olurdu?
Bir mektup yazdı Nebi'ye:
Ey Muhammed! Beni nasıl İslâma davet ediyorsun?
Sen demiyor musun ki;
“Allah'a şirk koşanlar,
Allah'ın dokunulmaz kıldığı bir cana kıyanlar,
Zina edenler günahlarının cezasını çekecekler.
Hesap gününde cezaları katmerli olacak.
Azap ve zillet içinde ebedi kalacaklardır.”
Halbuki ben bunların hepsini yaptım.
Benim gibi birine davetin anlamı ne?
Soru peygambere olsa da,
Davetin asıl sahibi olan Allah Teâlâ,
Furkan Suresi 70. Ayet-i kerimeyle soruyu cevapladı:
“Ancak tövbe edip inanarak erdemli işler yapanın durumu başkadır;
Allah böylelerinin kötü hallerini iyiye çevirecektir.
Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.”
Vahşi bir mektup daha gönderir:
Dönüş yapıp iman etme, güzel ve makbul işler yapma çok çetin bir şarttır.
Bana kalırsa ben bu işin altından kalkamam.
Hz. Peygamber, Vahşi'nin bu mektubuna cevap olarak inen Nisa Suresi 48.âyet-i kerîmeyi gönderdi Vahşi'ye:
“Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını dilediği kimse hakkında bağışlar.
Allah’a ortak koşan kimse
büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur.”
Vahşi, âyeti okuduktan hemen sonra şöyle yazdı:
“Ya Muhammed, affetmek Allah’ın hikmet ve iradesine bağlanmış.
O dilediği kimseleri affedeceğini söylüyor.
Ben amcan Hamza gibi bir yiğidi katlettim.
Bilmiyorum Allah beni bağışlar mı bağışlamaz mı.”
Ve tüm zaman, mekân ve âlemlerin Rabbi,
Zümer Suresi 53.ayet-i kerîmeyi şanlı peygamberine vahyetti:
“De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.”
Kendisine iletilen bu son âyeti okuyunca Vahşi bin harb islâma girdi,
Müslüman oldu.
Her insanın içinde en az Hz.Vahşi kadar,
Peygamberi hüzne salan bir nefis vardır.
Acaba onun tövbe zamanı gelmedi mi!
Affetmek büyüklüğün şanındandır
ve hiç şüphesiz Allah en büyüktür

SON ŞİİR
Yâ Rasûlallah,
Bu, son sözüm, nidam, yalvarışım, seni hasretle anışım,
Bu, temiz huzurunda okuduğum son şiir,
Bu, âciz ve garip son seslenişimdir.
Keremli her yaşına,
Bir şiirim olsun,
Bir bahanem olsun yüce adını anmaya, deyip
Altmış iki kez huzurunda durdum.
Altmış iki kez saadetli kapına: Yâ Rasûlallah! Diyerek vurdum.
Ve şimdi son kez, yol bilmez, edep bilmez halimle,
Rahmet otağına sığınan hâl-i pür melâlimle
Saadetli makamına,
Makâm-ı Mahmûd’a,
Şefaât tahtına yöneldim.
Tahtın ki yıldızlar dökülür ayaklarından,
Tahtın ki tüm tahtların üzerinde yedinci kat semâ
O tahtı peygamberine lütfeden Rahîm Rahmân’a senâ!
Ya Rasûlallah,
Bu son şiir, son seslenişimdir sana.
Ne zaman: Yâ Rasûlallah, diye seslensem,
Ey şânı yüce Nebî, desem,
O öldü, seni duymaz, dediler.
Oysa Efendim,
Cennet-ül Bakî’de oğlun İbrahim’i kabre koyarken:
Ey İbrahim, demiştin. Bize öyle bir acı bıraktın ki,
O acı, Uhud’un üstüne çökse, Uhud parçalanırdı.
İbrahim ölmüş, sen ise gözyaşlarıyla ona seslenmiştin.
Senin, İbrahim’e seslendiğin gibi seslendim sana.
Vefat ettiğin gün, Ebu Bekir gelip o nûr yüzüne bakmış,
Seni başından öpmüş:
Ya Rasûlallah, demişti. Sen yaşarken de güzeldin, ölürken de güzelsin.
Sen gitmiştin ve Ebubekir, sana gözyaşlarıyla seslenmişti.
Ebubekir’in seslendiği gibi seslendim sana.
Kerbelâ’da Hüseyin şehit edilince,
Kız kardeşi Zeynep ağıt yakmıştı:
Ey Muhammedim, demişti.
Ey Muhammedim! Gökte melekler sana Salât-ü Selâm getiriyorlar,
Hüseyin ise kanlara bulanmış yatıyor!
Sen yoktun ve Hz. Zeynep, iki gözü iki çeşme seslenmişti sana.
Ben de Zeynep’in seslenişi gibi seslendim Ehl-i Beytin Şâhına
Bu son şiir Yâ Rasûlallah,
Son seslenişimdir sana.
Ben seni anlatmadım, zaten anlatamam da.
Seni anlatmak sâlihlere, saâdatlara yakışır.
Ben seni andım ve sana anlattım. Çünkü herkes huzuruna gelir.
Herkes: “Ya Rasûlallah! diye seslenebilir.
Sen, herkesin peygamberisin, dinlersin onları. Zaten dinledin de…
İsteyen, söz sahibidir senin indinde.
Ben de O saadetli huzurundaymışım gibi,
Bana bakıyor, beni dinliyormuşsun gibi düşündüm.
Bu zamandan çevirdim yüzümü, sana döndüm.
Faran dağları’nda hüznünle tanıştım,
Sen Yoktun’da ağlamayı öğrendim.
Kırk Yaşındasın’da sayısız siyah cübbeler diktim, kenarları beyaz çizgili…
Ey hem varlığa hem yokluğa yâr olan sevgili!
Bedir’de Zeynep annemizin gerdanlığı yüreğimizi yaktı.
Uhut’ta Hz. Hamza için gözyaşlarımız aktı.
Hendek’te Hayder-i Kerrâr’la tekbir getirdik.
Aslanlarınla beraber o gün biz de Mekke’ye girdik.
Bazen yiğitlerinle yerde, bazen meleklerle gökte,
Hayber’de, Huneyn’de, Tebük’te…
Dolaştık durduk Muazzez ömründe.
Şimdi sen sanki Aişe annemizin evinde, dizinde,
Mescid-i Nebî’den, münevver şehir’den,
O son geceden sıyrılıp gidiyormuşsun gibi,
Çekiliyor nurun, karanlık yağıyor sözlerimin üstüne.
Karanlık ve soğuk…
Suya düşse dondurur kelimelerim.
Karanlık ve soğuk…
Söz sözü görmüyor, neyleyim.
Ey Âlemlere rahmet olan sevgili!
Mahşer de bir âlem, âhiret de…
Sen bize mahşerde de rahmet ol.
Makâm-ı Mahmûd’u lütfedince Allah!
Ne olur, ne olur şefaât Yâ Rasûlallah!
Ve susuyorum.
Arşın sahibine,
Âlemlerin Rabbi’ne hamd olsun.
Salât ve selâm senin, peygamber kardeşlerinin,
Ehl-i Beytinin, Ashâbının ve ümmetinin üzerine olsun.
Susuyorum Yâ Rasûlallah,
Bu, son sözüm, nidam, yalvarışım, seni hasretle anışım,
Bu, temiz huzurunda okuduğum son şiir,
Bu, âciz ve garip son seslenişimdir.

PEYGAMBER DÜŞMANLARI
Salât ve selâm üzerine olsun,
Sevgili Peygamberimizin hayatı, acı ve hüzünle geçti.
Peygamberler arasında en çetin belalara o uğradı.
Ve en çok da aralarından çıktığı insanlardan,
Doğduğu şehirde, Mekke’de,
Müntesîbi olduğu kabileden,
Kureyşli müşriklerden eziyet gördü.
Birgün gönlü öyle kırılmıştı ki,
Her şeyi gören, duyan ve bilen rabbine,
O keremli ellerini açtı ve halini dile getirdi.
“Allahım!
Kureyş’ten olan bu topluluğun yaptıklarını sana arz ediyorum.
Ebû Cehil b. Hişâm’ı, Utbe b. Rebîa’yı, Şeybe b. Rebîa’yı, Ukbe b. Ebû Muayt’ı, Ümeyye b. Halef’i sana havale ediyorum” (Buhârî, “Cizye”, 21)
Allah Teâlâ’ya havale edilen bu beş kişi kimdi ve sonları nasıl oldu?
Mahzumoğulları’ndan Amr b. Hişâm...
Künyesi Ebul Hakem...
İslâm’a olan düşmanlığından dolayı Rasûlullah, künyesini değiştirdi.
Yeni künye; cehaletin babası anlamında Ebu Cehil...
Bu ümmetin Firavunu...
Dârünnedve’nin baş üyesi...
Allah ve Rasûlü’ne en büyük düşmanlığı o yaptı.
Peygamber ve ashâbının çektiği her çilede onun dahli var.
Merhametsizdi.
Ammâr’ın annesi Sümeyye’yi şehid eden oydu.
Müşrik ordusunu donatıp Bedir’e getiren oydu.
Bedir’de Afra’nın genç oğulları Muaz ve Muavviz tarafından öldürülen de oydu.
Cesedi, Bedir’in Cehenneme açılan kuyularından birine atıldı.
Utbe b. Rebia
Hatîp ve şair...
Ebu Süfyân’ın kayın pederi.
Risalet öncesi Kâbe’nin tamirinde,
Hacerü-l Esved’in konulduğu örtüyü tutanlardan biri.
Rasûlullah’ın öldürülmesi kararının çıktığı Darünnedve’ye
Kardeşi Şeybe ile katıldı.
Utbe ne yaptı ne söylediyse,
Kardeşi Şeybe de ona katıldı.
Bedir’de müşrikler tarafında Utbe,
Müminler tarafında oğlu Ebu Huzeyfe vardı!
Hz. Ubeyde ile karşılaştı Utbe ve yaralandı
Ama onun son gördüğü iki kılıç ve iki yüzdü;
Hz. Hamza ve Hz. Ali...
Şeybe ise Hz. Hamza’nın karşısına çıktı ama,
Ölüm meleğinin Hamza’nın yanında olduğunu göremedi.
Utbe ve Şeybe’de Bedir’in kör kuyularına atıldı.
Ukbe b. Ebû Muayt
Nâmı; Eşkal kavm.
Yani kötülükte en şiddetli davranan.
Rasûlullah’ın komşusu, kapısına pislik atıyordu.
Kâbe’nin yanında namaz kılarken
Üzerine deve işkembesini atan,
Efendimiz secdedeyken elbisesini boğazına dolayıp
Boğmaya çalışan oydu.
Hicret öncesi Peygamberi öldürmek için
Evini saranların arasında o da vardı.
Küfür üzere yaşadığı hayatını tamamlarken
Dünyada son gördüğü, Hz. Ali’nin yüzü ve kılıcı oldu.
Ümeyye b. Halef
Kureyş’in ileri gelen kabilelerinden Ben-i Cumah mensubu
Müşriklerin: “Kuran ona indirilseydi ya” dedikleri şahıs.
Peygamber’e Safa tepesini altın yaparak bir mucize gösterirse
İman edeceklerini söyleyenler arasında.
Âmâ sahabi Abdullah ibni Ümmü Mektum’un
Efendimizin yanına gelip
Bana Kurân oku” dediğinde,
Efendimizin ilgilendiği müşriklerin içinde Ümeyye de vardı.
Darunnedve’de de vardı, Rasûlullah’a suikastta da.
Ve son görüldüğü yer Bedir oldu. (Peygamber Düşmanları)
Peygambere düşmanlıkta yarıştığı arkadaşlarıyla o da
Cehennem çukurlarından bir çukura girdi.
Kim nerede ölürse ölsün,
Allah ve Rasûl sevgisini yüklenmişse kalbi,
Cennet bahçelerinden bir bahçede açar, ölümle kapanan gözlerini
Onlara düşman ise,
Cehennem çukurlarından bir çukurda.

DOKSAN DOKUZ KİŞİYİ ÖLDÜREN ADAM
Bir his;
Nedamet...
İnsanlığın atası, ilk insan,
İlk peygamber Hz. Âdem babamızı ilk kez gözyaşıyla tanıştıran his...
Nedamet... Yani pişmanlık.
Pişmanlıktan sonra gelir tövbe.
Pişmanlığın kelimelere dökülmesidir.
Niyet etmektir, karar vermektir tövbe.
Bir yolculuktur insana has.
Bu yolculuğu en iyi bilen elbette Sahâbe efendilerimizdir.
Çünkü nazarlarıyla onları temizleyen,
Huzuruyla Allah’a yakınlaştıran yüce Nebî anlattı onlara tövbeyi
Ve tövbe eden kula, Allah’ın af ve merhametini.
Hadi biz de oturalım nurânî huzurda,
Bakın Cebrail aleyhisselâm’dan dinlediği bir kıssayı anlatıyor varlığın en güzeli:
Vaktiyle doksan dokuz kişiyi öldürmüş biri vardı, buyurdu Rasûlullah.
Bu zât, yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu sordu.
Ona bir râhibi gösterdiler. Adam râhibin yanına gitti.
“Doksan dokuz kişi öldürdüm.
Benim tövbem kabul olur mu?” Diye sordu.
Râhip: “Hayır, kabul olmaz” deyince onu da öldürdü.
Böylece öldürdüğü kişilerin sayısı yüze tamamlandı.
Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu araştırdı.
Ona bir âlimi daha tavsiye ettiler. Onun yanına da gitti:
Yüz kişiyi öldürdüğünü söyledi, tövbesinin kabul olup olmayacağını sordu.
Âlim: “Elbette kabul olur. İnsanla tövbe arasına kim girebilir ki!
Sen falan yere git. Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar bulacaksın.
Onlarla birlikte ol, Allah’a ibadet et.
Sakın onlardan ayrılıp memleketine dönme.
Zira senin memleketin günahkarlarla doludur” dedi.
Adam, denilen yere gitmek üzere yola çıktı.
Fakat ölüm onu yolun yarısında yakaladı.
Adamın ruhunu almaya hem rahmet melekleri indi,
Hem de azap melekleri.
Ruhu kimin alıp götüreceği konusunda karar veremediler
Rahmet melekleri:
“bu adam tövbe ederek ve kalbiyle Allah’a yönelerek yola çıktı, dediler.
Azap melekleri ise: “adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki” dediler.
Bu sırada insan kılığına bürünmüş bir melek çıkageldi.
Melekler onu hakem tayin ettiler.
Melek: “Geldiği yerle gideceği yeri ölçün.
Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir” dedi.
Melekler iki mesâfeyi de ölçtüler.
Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler.
Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü.
Nedamet...
Yani pişmanlık.
Pişmanlıktan sonra gelir tövbe.
Pişmanlığın kelimelere dökülmesidir.
Niyet etmektir, karar vermektir tövbe.
Menzile doğru yola çıkmaktır.
Varamasak da yakınlaştırır Allah Teâlâ
Tövbemizi kabul buyurur ve affeder biz kullarını.
Değil mi ki O her şeye kâdirdir!
O’nun her şeye gücü yeter!

PEYGAMBER HAYATI
Yaşadığı asra saadet asrı denildi.
Biz de birbirimize dilediğimiz saadetli ömürler gibi
Bir ömür yaşadığını sandık.
Öyle andık ve öyle inandık...
O(sav) herkese merhametli, herkes de O (sav)’na sadık.
Aramızda işin künhüne varanlar oldu.
Ama çoğumuz muradı anlayamadık.
Mesela âlemlerin rahmet sebebiydi.
O(sav)’nun ikliminde Çocuklar baba sevgisini tadarak büyüdüler.
Babalar çocuklara merhamet duymayı öğrendi.
Ama O(sav), dünyayı teşrif ettiğinde babası ölmüştü.
Çocukların her fırsatta koşup annelerine sarıldıkları yaşta
Altı yaşında annesiz kalmıştı.
O(sav) ışık saçan bir kandildi
Ama önce dede sonra amca himayesinde büyüttü alevini, nurunu.
25 yaşında yuva kurdu Haticetül Kübra’yla.
İlk Çocuk Kasım’dı. Bu yüzden künyesi Ebel Kasım oldu.
İki yıl sevdi Kasım’ı ve sonra toprağın bağrına bıraktı.
30 yaşındayken Nebî, Zeynep’i verdi Mevlâ, acısını geleceğe gizleyerek.
Ve o acı yıllar sonra Nebî’nin kapısını çaldı,
Avuçlarına kızının cansız bedenini bıraktı.
33 yaşındanken Rukayye dünyaya geldi.
Bedir zaferi Medine’ye ulaştığında Rukayye’nin acı haberi de Nebî’ye ulaştı.
Kırkına yakındı ki Ümmü gülsüm güldürdü yüzünü.
Rasulullah, Rukayye’den bir yıl sonra Ümmü Gülsüm’ün Cenaze namazını kıldırdı.
Ve peygamberlik güneşi Mekke’de doğarken,
Ona eşlik etti Fatımatüz Zehra’nın doğumu.
Sonra bir oğul aldı kucağına ve babasının adını söyledi kulağına.
Üç ay yaşadı Abdullah. Baba avuçlarından toprağa girdi.
Atmış yaşına yaklaşırken İbrahim dünyaya geldi.
O da bir buçuk yaşında toprağa verildi.
Yedi evladından altısının ölüm acısını tattı.
Rasulullah üstün bir ahlaka sahipti ama en ahlaksızların saldırılarına uğradı.
Tâif’te taşlandı.
O’nun avuçları arasındayken zikreden taşlar, Taif’lilerin elindeyken O’nu nasıl tanıyamadı?
Yüzü suyu hürmetine yaratılan dünyada bir miğfer, o gül yüzü nasıl yaraladı?
Ebu Tâlib mahallesinde, sokaklarında zulüm görürken, şehirlerin anası Mekke, nasıl seyirci kaldı?

Evet yaşadığı asra saadet asrı denildi.
Biz de birbirimize dilediğimiz saadetli ömürler gibi
Bir ömür yaşadığını sandık.
O(sav) herkese merhametli, herkes de O (sav)’na sadık.
Öyle andık ve öyle inandık.
Aramızda işin künhüne varanlar oldu.
Ama çoğumuz muradı anlayamadık.
Saadet, bir eli yağda, bir eli balda olmak değilmiş.
Saadet, ağrısız, sızısız, acısız bir hayat değilmiş.
Asıl saadet, şartlar ne olursa olsun, Allah Teâlâ’dan razı olmakmış.
Bir duruş sergilemek,
Ulu bir dağ gibi durabilmek kıyamda.
Başıma ne gelirse gelsin; nimet veya bela.
Maksudum sensin, gayemse senin rızan diyebilmekmiş.
2
Ebubekir Ay / Ynt: Ebubekir Ay - Single Eserleri
« Son İleti Gönderen: hakansen967 Dün, 21:24:45 »
AĞLADI GÖZLER
Ayrılırken gönülleri candan yaktı rahmet dolu gözlerinden yaşlar aktı
Ardına dönüp de Mekke’ye baktı ağladı gözler bugün Resule
Gönlünde kalmıştı Mekke hasreti günlerce çöllerde geçti hicreti
Yüreklere ayrılığın acısı sindi ağladı gözler bugün Resule
Ensarın gönlünde vuslat-ı sine vardı dostu ile güller şehrine
Hicran yarasıdır gönlü Mekke’de ağladı gözler bugün Resule
Gönlünde kalmıştı Mekke hasreti günlerce çöllerde geçti hicreti
Yüreklere ayrılığın acısı sindi ağladı gözler bugün Resule

AŞK DEDİLER
Bilemedim kıymetini anladım görmeyince
Ben vuruldum ta derinden Gavsım seni görünce
Aşk dediler aşk dediler yüreği yakar dediler
Gözyaşın akar dediler Gavsım seni görünce
Bu gözlerim seni gördü gözyaşlarım sele döndü
Bu dünya gözümden düştü Gavsım seni görünce
Aşk dediler aşk dediler yüreği yakar dediler
Gözyaşın akar dediler Gavsım seni görünce

AY YÜZLÜ PEYGAMBERİM
Ay yüzlü peygamberim ,senden daha güzeli yok.
Gül yüzlü peygamberim ,senden daha üstünü yok.
Sana aşık oldu İsa gıpta etti sana Musa.
Kainatta her ne varsa ,dedi ente ente Resulallah.

BIRAKMA SEYDAM
Geldim kapına sarıldım gözyaşlarımı akıttım sen gelmeden sultanım gelişini kokladım
Bırakma seydam bırakma seydam nefsimin eline kurban bırakma seydam
Bırakma seydam bırakma seydam dünyanın eline kurban bırakma seydam
****
Kalbimi dinle ey yar kalbimi dinle dökeyim sana derdimi ağlaya ağlaya
Bırakma seydam bırakma seydam nefsimin eline kurban bırakma seydam
Bırakma seydam bırakma seydam dünyanın eline kurban bırakma seydam

CENNET SENSİZ
Gökte güneş yerde kabrin aydınlatır bu âlemi umudum sana kavuşmak Kevser'de bir gün buluşmak
Cennet sensiz gül kokar mı güller yerini tutar mı sen Kur'an'ın tek şahidi sen Mevlanın Habibi
Medine'den çağırırsın bu âlemi hak imana seni cansız bilen âlem boşa yaşar bu dünyada
Cennet sensiz gül kokar mı güller yerini tutar mı sen Kur'an'ın tek şahidi sen Mevlanın Habibi

EFENDİME SELAM SÖYLE
Seher vakti esen yeller Efendime selam söyle
Dost aşkıyla açan güller Efendime selam söyle
****
Uzatırım yetmez elim medhedemez aciz dilim
Ravzaya varınca yolum Efendime selam söyle
****
Çöl, ovalar tuzlu yollar âşık olan yanar, ağlar
Aciz gönlüm görmek ister Efendime selam söyle
****
Uzatırım yetmez elim medhedemez aciz dilim
Ravzaya varınca yolum Efendime selam söyle
****
Ebu Zemzem sucuları bitmez aşkın acıları
Anadolu hacıları Efendime selam söyle
****
Uzatırım yetmez elim medhedemez aciz dilim
Ravzaya varınca yolum Efendime selam söyle

EY ALLAHIN RESULÜ
Sen ümmetine ümit Sen kaybolanlara yol Sen dertlilere deva ey Allahın Resulü
El pençe huzura durdum yolunda mecnun oldum ben aşkı Sende buldum ey Allahın Resulü
Attığım adımlarda verdiğim kararlarda Sen yol göstericimsin ey Allahın Resulü
****
Ben virane bir kulum Sen yaradanın Habibi bana da uzat elini ey Allahın Resulü
El pençe huzura durdum yolunda mecnun oldum ben aşkı Sende buldum ey Allahın Resulü
Attığım adımlarda verdiğim kararlarda Sen yol göstericimsin ey Allahın Resulü

GEL KARDEŞİM
Menzil’e koşak, Gavs’la buluşak.
Çorbası sıcak, kalpler yumuşak.
Markadı var ya, Sultanlar orda.
Reyhanın gülü kokusu başka.
Gel kardeşim gel, Menzil’im başka.
Gel kardeşim gel sen de doy aşka.
Gel kardeşim gel, Menzil’im başka.
Gel kardeşim gel sen de doy aşka.
Gavs’ı gördün mü Sözün duydun mu?
Aşka daldın mı Sevdası başka.
Sevgililer orda, ruh doyar orda.
Ehlibeyt gülü hepsi bir başka.
Gel kardeşim gel, Menzil’im başka.
Gel kardeşim gel sen de doy aşka.
Gel kardeşim gel, Menzil’im başka.
Gel kardeşim gel sen de doy aşka.
Gel kardeşim gel, Menzil’im başka.
Gel kardeşim gel sen de doy aşka.
Gel kardeşim gel, Menzil’im başka.
Gel kardeşim gel sen de doy aşka.

GEL SULTANIM
Aşkı tabip kılmışım can Ahmed'e vurulmuşum derdime derman bulmuşum gel sultanım
Gel sultanım gel dermanım gel cananım gel fermanım
Bülbül güle âşık olmuş güllerin aşkıyla dolmuş gül için sararıp solmuş gel sultanım
Gel sultanım gel dermanım gel cananım gel fermanım

HATEMÜL ENBİYA
Gül hasret iken kırmızı güle nice alametler geldi bu husule
Saraylar yıkıldı bin yıllık şule bir gecede söndü seni duyunca
Hatemül Enbiya ey kutlu Ahmed kainat uyandı seni duyunca
Sen ki âlemlere rahmetsin rahmet toprak suya kandı seni duyunca

KURBANIM
Sensiz garibim virane gönlüm ağlamakla geçer gecem gündüzüm
Sen tabibemsin solmayan gülüm gülüm Seydama hasretli gönlüm
Kurbanım kurbanım canım sultanım hasretinle cayır cayır yanarım
Çağlayan sel misali dolup taşarım sultanım sultanım sultanım

NE OLUR MEVLAM
Bu yoluna kurban olsam solacaksam sende solsam
Ne olur kendimi bulsam bir kerem kıl nolur Mevlam
Yana yana küle döndüm aczimi sende bildim
Sevdim seni candan sevdim bir kerem kıl nolur Mevlam
Aman Mevlam canım Mevlam günden güne azar yaram
Bilmem ki nasıl dayanam bir kerem kıl nolur Mevlam
Yana yana küle döndüm aczimi sende bildim
Sevdim seni candan sevdim bir kerem kıl nolur Mevlam

RUYİ ZEMİN
Yeryüzünün halifesi Sadatların bir tanesi Gavsi Saninin varisi ruyi zemin sultanım
Sultan Saki dervişler gönüllere girmişler cümle âlem hep birden yana yana sevmişler
****
Derde derman sendedir boynum kıldan incedir sevdiğini severim ruyi zemin sultanım
Sultan Saki dervişler gönüllere girmişler cümle âlem hep birden yana yana sevmişler

SELAM OLSUN
Biz dünyadan gider olduk kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun
Selam olsun selam olsun bizi bilmeyen ne bilsin
Selam olsun selam olsun bizi bilmeyen ne bilsin
****
Âşık Yunus söyler sözü kan yaş ile doldu gözü
Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun
Selam olsun selam olsun bizi bilmeyen ne bilsin
Selam olsun selam olsun bizi bilmeyen ne bilsin

SEN YA RABBİ DEYİNCE
Sen ya Rabbi deyince bu âlem tövbe eder
Çağır beni sultanım çağır ben de pişmanım
Sen ya Rabbi deyince bu âlem tövbe eder
Çağır beni sultanım çağır ben de pişmanım
Akışını özlerim yollarını gözlerim
İman dolu sözlerin o an kalbime düşer
Akışını özlerim yollarını gözlerim
İman dolu sözlerin o an kalbime düşer
Deryadaki denizden bu âlem tövbe eder
Çağır beni sultanım çağır ben de pişmanım
Sen ya Rabbi deyince bu âlem tövbe eder
Çağır beni sultanım çağır ben de pişmanım
Gözlerine vurgunum yollarına sürgünüm
Hasretine kırgınım aşkın yüreğim yakar
Gözlerine vurgunum yollarına sürgünüm
Hasretine kırgınım aşkın yüreğim yakar
Sen ya Rabbi deyince bu âlem tövbe eder
Çağır beni sultanım çağır ben de pişmanım
Sen ya Rabbi deyince bu lem tövbe eder
Çağır beni sultanım çağır ben de pişmanım

SULTANIM
Huzur buldu âlem senle yanar aşkın gönüllerde kokun aldım açan gülde gel Sultanım
Gel Sultanım gel dermanım gel cananım gel fermanım
Dile gelse açan güller anlatır hep seni diller öter bağında bülbüller gel Sultanım
Gel Sultanım gel dermanım gel cananım gel fermanım

YANARIM YANARIM
Seni şöyle candan yar sevemedim yanarım sana bir çift sözüm var diyemedim yanarım
Benzersin bir ummana gönül açıp Rahman'a feyzinden kana kana içemedim yanarım
Yanarım yanarım sultanım yanarım bir defa aşk ile diyemedim yanarım

İYİ Kİ VARSIN
Sönmüşken kalbimin bütün nurları dünya bağlamışken aşkı narları
Namını duyunca aştım dağları iyi ki varsın şeyhim sultanım Saki
Nurlandı tüm dünya bir bakışınla güneş başka doğar senin kapında
Resulün kokusu var rüzgârında iyi ki varsın şeyhim sultanım Saki
****
Tükenmişken yüreğimin korları kurumuşken bütün aşk pınarları
Sen ya Rab deyince yaktın bağrımı iyi ki varsın şeyhim sultanım Saki
Nurlandı tüm dünya bir bakışınla güneş başka doğar senin kapında
Resulün kokusu var rüzgârında iyi ki varsın şeyhim sultanım Saki
3
Mehmet Kemiksiz / Ynt: Mehmet Kemiksiz - Dert Söyletir 2023
« Son İleti Gönderen: Hasan_54 Dün, 21:16:20 »






Emeği Geçenlerden ALLAH Razı ve Memnun Olsun...
4
Tacettin Çoban / Ynt: Tacettin Çoban - Single Eserleri
« Son İleti Gönderen: 43Kütahya Dün, 07:44:00 »
Allah razı olsun. Ellerinize ve emeğinize sağlık. Teşekkür ederim.
5
Yusuf Can / Ynt: Yusuf Can - Bitmez Ki Hasret 2002
« Son İleti Gönderen: İLAHİ AJANS 07 Mayıs 2024, 22:13:55 »
Allah Razı olsun
6
Tacettin Çoban / Ynt: Tacettin Çoban - Single Eserleri
« Son İleti Gönderen: hakansen967 07 Mayıs 2024, 21:36:09 »
YÜCE ALLAHIM
Sensin Rabbimiz, sensin sevgimiz.
Sensin çaremiz, yüce Allah’ım.
Rahman olan sen, Rahim olan sen
Kadir olan sen, yüce Allah’ım!
****
Dertlere derman, şifadır Kur’an.
Kur’an’ız kalanın hali yaman.
Rahman olan sen, Rahim olan sen
Kadir olan sen, yüce Allah’ım!
****
Bize acıyan, merhamet eden,
dilediği kulunu affeden,
Rahman olan sen, Rahim olan sen
Kadir olan sen, yüce Allah’ım!

DÖRT HALİFE
Mekke’nin zenginiyken fakir oldu o birden.
Allah korkusunu o, taşıyordu derinden.
Resul ona Ebubekir Sıddık ismini verdi.
İslam için mübarek tüm hayatını serdi.
****
Cesaret timsaliydi, Hattab oğlu Ömer’di.
Onu gören müşrikler korkusundan titrerdi.
İslam’a dâhil oldu, müslüman kuvvet buldu.
İslam’ın artışında onun katkısı boldu.
****
Hayâ timsali olan, her dem Allah’tan korkan
Zinnureyn lakabını, yüce Resul’den alan.
Anılır ol mübarek ismi Osman bin Affan.
Allah’ın dini için dimdik durdu her zaman.
****
Daha çocuk yaştayken peygambere tabiydi.
Fatıma anamızın mübarek zevcesiydi.
Ciğerpare Hasan ile Hüseyin’in babası.
Mücahitler lideri ol mübarek Ali’ydi.

MEKKE MEKKE CANIM MEKKE
Resulullahın doğduğu, cahiliyenin olduğu,
İslam’ın hayat bulduğu, Mekke Mekke canım Mekke.
Hayatın gerçek tanığı, gel gör bu bağrı yanığı.
Gel gör orda Beytullah’ı, Mekke Mekke canım Mekke.
****
Vadi içinde var zemzem, Mekke bizim için elzem.
Gidip bir kez ona ersem, Mekke Mekke canım Mekke.
Hayatın gerçek tanığı, gel gör bu bağrı yanığı.
Gel gör orda Beytullah’ı, Mekke Mekke canım Mekke.
****
Resulün vardığı Hira, dağlar vardır sıra sıra.
El aç dua et Mevla’ya, kavuştursun beni sana.
Hayatın gerçek tanığı, gel gör bu bağrı yanığı.
Gel gör orda Beytullah’ı, Mekke Mekke canım Mekke.

NASİP EYLE
Kelime-i Şehadet sonra başlar ibadet namaz ile hidayet nasip eyle ya Rabbim
Nasip eyle ya Rabbim nasip eyle ya Rabbim bizlere cemalini nasip eyle ya Rabbim
****
Oruç tutmak gerektir zekât vermek bir haktır hacca gitmek nasiptir nasip eyle ya Rabbim
Nasip eyle ya Rabbim nasip eyle ya Rabbim bizlere cemalini nasip eyle ya Rabbim
****
Bu beş İslamın şartı mü’minin kimlik kartı sevabı ağır tartı nasip eyle ya Rabbim
Nasip eyle ya Rabbim nasip eyle ya Rabbim bizlere cemalini nasip eyle ya Rabbim
****
İman ile yaşamak Kur’an’dır tek dayanak budur işte tek ve Hak nasip eyle ya Rabbim
Nasip eyle ya Rabbim nasip eyle ya Rabbim bizlere cemalini nasip eyle ya Rabbim

HAC
Mekke’ye Medine’ye o mübarek beldeye niyet ettim gitmeye hacı olup gelmeye
Rabbim nasip eylesin muradıma erdirsin Kâbe’ye varınca da günahlarım erisin
Çölleri aşa aşa Kâbe’ye koşa koşa Mekke ve Medine’yle çokça huzuru yaşa
****
Arafat Dağına varıp şeytanlardan arınam Mina’da ve Müzdelife’de rahmet ipine sarılam
Merve’de ve Safa’da sa’yımı tamamlayam bitmeyen hasret sevgi yürekleri dolayam
Çölleri aşa aşa Kâbe’ye koşa koşa Mekke ve Medine’yle çokça huzuru yaşa
****
Milyonlarca Müslüman tek niyetle orada gönül derdine derman olan Zemzem orada
Kâbe’yi tavaf edenler ona yüzünü sürenler gidip Hacerül Esved’e bir de selam verenler
Çölleri aşa aşa Kâbe’ye koşa koşa Mekke ve Medine’yle çokça huzuru yaşa
****
Lebbeyk Lebbeyk diyerek dua eder yakarır kapkara olmuş kalbi günahlardan arınır
Dönüş yolu görünür buna gönlü daralır geri döner bedeni kalbi hep orda kalır
Çölleri aşa aşa Kâbe’ye koşa koşa Mekke ve Medine’yle çokça huzuru yaşa

RAMAZAN AYI
Kur’an’ın indiği mübarek aydır onda çeşit çeşit rahmetler vardır
Ona ulaşanlar çok bahtiyardır başımın tacısın Ramazan ayı
On bir ayın sultanı olan sensin sana müştak olan murada ersin
Seni sevmeyenler nereden bilsin dertlere dermansın Ramazan ayı
****
Rabbimin ihsanı tüm mü’minlere selam olsun oruç tutan erlere
Kelamullah ile dönen dillere gönlüme fermansın Ramazan ayı
On bir ayın sultanı olan sensin sana müştak olan murada ersin
Seni sevmeyenler nereden bilsin dertlere dermansın Ramazan ayı
****
Günahlar dökülür akıp da gider sahur ve iftarı bizi cezbeder
Teravih namazı kılınan her yer bereket doludur Ramazan ayı
On bir ayın sultanı olan sensin sana müştak olan murada ersin
Seni sevmeyenler nereden bilsin dertlere dermansın Ramazan ayı
****
Bin aydan hayırlı mübarek gece Kur’an dilimizde var hece hece
Kavuşursun sen de manevi güce kurban olam sana Ramazan ayı
On bir ayın sultanı olan sensin sana müştak olan murada ersin
Seni sevmeyenler nereden bilsin dertlere dermansın Ramazan ayı

GÜZEL RAVZAYA
Ravzayı Mutahhara Cennet bahçesi Âişe anamızın güzel hücresi
Yatar orda iki güzel güneşi bir de Ebubekir var Ömer kardeşi
Sever sizi candan iman edenler geri gelmez dünyadan akıp gidenler
Yaralıdır gönlüm size meyleder canım feda olsun güzel Ravzaya
****
Resulun hasreti bağrımı yakar gönülden gönüle muhabbet akar
Ravzanın her yeri mis gibi kokar çünkü orada Cennet bahçeleri var
Sever sizi candan iman edenler geri gelmez dünyadan akıp gidenler
Yaralıdır gönlüm size meyleder canım feda olsun güzel Ravzaya
****
Mekke’yi Medine’yi arzu ederim yüce yaradana niyaz ederim
Ravzaya varınca kalmaz kederim İslamın uğrunda ben bir neferim
Sever sizi candan iman edenler geri gelmez dünyadan akıp gidenler
Yaralıdır gönlüm size meyleder canım feda olsun güzel Ravzaya

YA MUHAMMED
Onun yüzünü görseydim elini ayağını öpseydim
Seni özleyen gönlümün ateşini söndürseydim
Ya Muhammed ya Muhammed Sensin âlemlere rahmet
Ya Muhammed ya Muhammed Sensin âlemlere rahmet Hu
Ya Muhammed ya Muhammed Sensin âlemlere rahmet
Ya Muhammed ya Muhammed Sensin âlemlere rahmet Hu
****
Bu can bedenden çıkınca teraziler kurulunca
Hasretim elbet bitecek Resul Sana kavuşunca
Ya Muhammed ya Muhammed Sensin âlemlere rahmet
Ya Muhammed ya Muhammed Sensin âlemlere rahmet Hu
Ya Muhammed ya Muhammed Sensin âlemlere rahmet
Ya Muhammed ya Muhammed Sensin âlemlere rahmet Hu
****
Rabbim nasip eyle bana özlüyorum yana yana
Resulullahın sevgisi salat selam olsun O’na
Ya Muhammed ya Muhammed Sensin âlemlere rahmet
Ya Muhammed ya Muhammed Sensin âlemlere rahmet Hu
Ya Muhammed ya Muhammed Sensin âlemlere rahmet
Ya Muhammed ya Muhammed Sensin âlemlere rahmet Hu
7
Abdullah Takdim / Ynt: Abdullah Takdim - Affeyle Bizi - Firar Ediyorum 2004
« Son İleti Gönderen: İLAHİ AJANS 07 Mayıs 2024, 21:08:53 »
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap

192 Kbps Cd Kalite Yüklenmiştir


Mehmedim bey Abdullah takdim firar ediyorum eski resmi varmı yüklersiniz abi nolur hiç bulmadım

Eski resmi yükleyin
8
Abdullah Akbulak / Ynt: Abdullah Akbulak - Sensiz Ağlar 2003
« Son İleti Gönderen: İLAHİ AJANS 07 Mayıs 2024, 19:55:29 »
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Albüme Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.
Abdullah takdim firar ediyorum eski resmi var mı
Mehmet yavaş Gönül pınarı eski resmi var mı
Yükle
9
Abdullah Akbulak / Ynt: Abdullah Akbulak - Sensiz Ağlar 2003
« Son İleti Gönderen: İLAHİ AJANS 07 Mayıs 2024, 19:54:13 »
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Albüme Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.
Abdullah takdim firar ediyorum eski resmi var mı
10
Abdullah Takdim / Ynt: Abdullah Takdim - Affeyle Bizi - Firar Ediyorum 2004
« Son İleti Gönderen: İLAHİ AJANS 07 Mayıs 2024, 18:28:14 »
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap

192 Kbps Cd Kalite Yüklenmiştir


Mehmedim bey Abdullah takdim firar ediyorum eski resmi varmı yüklersiniz abi nolur hiç bulmadım
Sayfa: [1] 2 3 ... 10