Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016

Gönderen Konu: Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016  (Okunma sayısı 873 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mehmedim

  • Administrator
  • *
  • İleti: 11761
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 312938 kez
  • Rep Puanı: 584
  • Cinsiyet: Bay
Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016
« : 08 Şubat 2019, 19:15:48 »
Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016 320 Kbps
4 / 00:00:31:08 / 71,25 MB



Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016 320 Kbps (4 / 31:08)
----------------------------------------------------------------
Zeynep Zeliha İpkin - 1 Daha Kur'an Ne Desin (Müziksiz)  4:40
Zeynep Zeliha İpkin - 2 Daha Kur'an Ne Desin (1)  5:48
Zeynep Zeliha İpkin - 3 Peygambere Övgü (Müziksiz)  9:50
Zeynep Zeliha İpkin - 4 Daha Kur'an Ne Desin (2)  10:50

Bu icerigi gorebilmeniz icin yapmaniz gerekenler:
  • içeriği görmek için tesekkur butonuna tiklamaniz gerekir (Mesajin sag kosesinde)


hak aşığı

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 6057
  • Etkinlik:
    2.2%
  • Tesekkur Edildi: 3713 kez
  • Rep Puanı: 85
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016
« Yanıtla #1 : 08 Şubat 2019, 19:19:56 »
Teşekkür ederim Allah razı olsun
 

yunus emre54

  • Usta Üye
  • *****
  • İleti: 750
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 106 kez
  • Rep Puanı: 3
Ynt: Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016
« Yanıtla #2 : 08 Şubat 2019, 22:38:10 »
tesekkürler
 

halilim

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 2291
  • Etkinlik:
    0.2%
  • Tesekkur Edildi: 511 kez
  • Rep Puanı: 13
Ynt: Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016
« Yanıtla #3 : 08 Şubat 2019, 23:28:37 »
Allah razı olsun.
 

menomenli

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3044
  • Etkinlik:
    0.8%
  • Tesekkur Edildi: 555 kez
  • Rep Puanı: 150
Ynt: Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016
« Yanıtla #4 : 09 Şubat 2019, 01:25:06 »
Allah razı olsun
 

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9341
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2331 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016
« Yanıtla #5 : 09 Şubat 2019, 10:49:56 »
ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
 

mehmet ali

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1344
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 607 kez
  • Rep Puanı: 5
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016
« Yanıtla #6 : 10 Şubat 2019, 20:30:33 »
Allah razı olsun
 

erten86

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 6991
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 248 kez
  • Rep Puanı: 1
Ynt: Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016
« Yanıtla #7 : 19 Mart 2019, 12:17:07 »
Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...
 

Mehmedim

  • Administrator
  • *
  • İleti: 11761
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 312938 kez
  • Rep Puanı: 584
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016
« Yanıtla #8 : 24 Nisan 2019, 20:25:23 »
Albüme Flac Eklendi
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: kardelen01

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9341
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2331 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016
« Yanıtla #9 : 25 Nisan 2019, 08:11:18 »
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Albüme Flac Eklendi

ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
 

43Kütahya

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3028
  • Etkinlik:
    1%
  • Tesekkur Edildi: 658 kez
  • Rep Puanı: 57
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016
« Yanıtla #10 : 21 Nisan 2021, 15:02:29 »
Allah razı olsun teşekkür ederim
 

hakansen967

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3634
  • Etkinlik:
    2.8%
  • Tesekkur Edildi: 894 kez
  • Rep Puanı: 574
  • Cinsiyet: Bay
    • ilahisözleri.net
Ynt: Zeynep Zeliha İpkin - Peygambere Övgü 2016
« Yanıtla #11 : 19 Haziran 2021, 18:46:44 »
PEYGAMBERE ÖVGÜ(MÜZİKSİZ)
Resul haz duyardı gece kalkmaktan Hakkın huzurunda fazla kalmaktan
Ayaklar şişerdi namaz kılmaktan yazık bana yazık aykırı gittim Onun sünnetine ihanet ettim
Kolay mı sanırsın nefisle savaş günlerce evinde kaynamazdı aş
Açlıktan karnına bağlıyordu taş o bir Peygamberken böyle yaşardı işte bu sebeple zoru başardı
Dağlar altın olup arzetti kendin elinin tersiyle reddeden sendin Allah büyük vekil o yeter derdin
Onlara gösterdin yücelik neymiş soyluluk soysuzluk dinginlik neymiş
Yaşadığı hayat, çektiği çile zühdünün delili sayılsa bile hepsini anlatmak gelmez ki dile
Fakirlik övüncüm diyebilene belâlar bal olur yiyebilene
Vahdet sarayına mahrem olanın ilhamını daim Arş’tan alanın hatırına dünya yaratılanın
Hak’dan başkasına meyli mi olur O en büyük hazzı kullukta bulur
Sevgili Peygamber gerek duyarsa emreder veyahut yasak koyarsa deme ki “kabulüm, bana uyarsa!” İster evet desin isterse hayır elbette hepsinde vardır bir hayır
Hakk’ın Habibi’dir dertlere derman şefaat yetkisi elinde ferman imdada yetişir dilediği an
Mahşeri andıkça sarar bir sızı kurbanın olayım unutma bizi
İnsanları davet etti Allah’a kulluk etmesinler başka ilaha sapmasınlar küfre, şirke bir daha
Ona sarılanlar güvenliktedir her iki dünyada esenliktedir
Bütün Nebilerden üstündür el hak bir başka özenle yaratmıştı Hakk hele bir ilmine keremine bak
Onun kemaline eren olmadı daha öylesini gören olmadı
Bütün Nebilerin sensin ulusu irfan denizinden avuç dolusu kerem sağanağından bir tek yudum su İstiyorlar senden yâ Resûlallah sunuver kansınlar, Elhamdülillah
Görmemiştir varsa feleğin gözü duymamıştır asla böyle bir sözü sen ilmin kaynağı, hikmetin özü Diğerleri ancak nokta gibidir üç beş harekeden sade biridir
Siret ve sureti tamam olunca Nebiler fihristi hitam bulunca en sonra O geldi vakit dolunca
Arınıp süzüldü, kemale erdi Bu sebeple Allah Habibim derdi
Âlemde hüsnüne yoktur bir bedel böyle hükmeylemiş takdir-i ezel son Resul olmalı güzelden güzel
Feyzini güzeller hep senden alır yanında güzellik pek sönük kalır
Şu Hristiyanlar gör ki n’eyledi tevhide aykırı sözler söyledi “İsa ilah” deyip bühtan eyledi
Ayrı tut ilahtan aciz beşeri övebildiğince öv Peygamberi
Ulvî dileklerle, aydın yüzlerle titreyen dudaklar, nemli gözlerle adını anarken kutlu sözlerle
Sakın bu övgüde aşırı gitme şirki andıracak sözü sarf etme
Onun irfanını kim sezebilir kim anlatabilir,kim yazabilir söz incilerini kim dizebilir
Divanlar dolusu bunca emekler yine de bu meydan şairi bekler
Bütün bunlar ona Hak’tan inayet gösterdiği bunca mucize, âyet Zâtı kadar büyük olsaydı şayet
İsmi anılınca yer yarılırdı çürüyen kemikler hep dirilirdi
Mutluluk, esenlik onun izinde her ilkesi makul, her emri zinde akla güç gelenin yeri yok dinde
Onun her sözüne “âmennâ” dedik ne şüpheye düştük ne de gevşedik
Bir bilsem ki ona bende olanın yanında bulunup feyiz alanın farkı mı var ondan uzak kalanın
Onu anlamaktan acizdir beşer kemalini gören akıllar şaşar
Bir ışık ki yansır Arş’a ulaşır anlatmak ne mümkün, dilim dolaşır O bir güneş, bakan gözler kamaşır
Nuruna pervane âşık gönüller sevdasıyla açıp solmada güller
Varlığı sadece dıştan görenler uyurgezer gibi ömür sürenler ışıktan çok karanlığı sevenler
Ne bilsin Muhammed Mustafa kimdir nübüvvet nasıl bir nurlu iklimdir
Elbet anlatamaz şâir böylesin nutku tutulmuştur, kalem neylesin bırak da son sözü ilim söylesin
Âdem evladının o en hasıdır yaratılmışların en âlâsıdır
İnsanlık lâhuttan beklerdi haber kurtuluş dilerdi nice derbeder mucizeyle gelen bunca Peygamber Hep senin nurunu yansıtıyordu müjdeciyiz, önce geldik diyordu
Doğar güneş, mahcup yıldız saklanır yıkanır güneşle, yunup paklanır akşamla birlikte çıkıp aklanır Güneş sensin, onlar birer yıldızdır nurundan yansıyan parlak yaldızdır
Bir fıtratı var ki özel mi özel kudret hiç üstünden çekmemiştir el hılkati ne güzel, huyu ne güzel
O bize Allah’ın büyük lutfudur şans denen şey varsa eminim budur
Açtıkça çiçekler hep onu ansın dolunay görsün de haline yansın keremi yanında derya utansın
Zaman da öğrensin enginlik neymiş sonluluk, sonsuzluk, dinginlik neymiş
Ürperir ilk gören, sert biri sanır tanıyınca sever, heyecanlanır asaleti karşısında utanır
O bir kral değil, Hak Peygamberdi sahte ünvanları hep yere serdi
Sedeftir, esrarı saklıyor özü hikmetin kaynağı incidir sözü aydan da aydınlık mübarek yüzü
Özüne sözüne hayranım ey dost yolunun tozuna kurbanım ey dost
Düşte gördüğümü gerçekte bulsam gül olup Ravzanda açılıp solsam nola toprağında birtek kum olsam
Toprağın ıtrıyla kâinat dolsun Onu öpüp koklayana aşkolsun

İSLAMIN ŞARTLARI
İslamın şartları Allah'a giden beş güzel yoldur insanı Allaha bütünleştiren muazzam koldur
Allahtan gelen emirleri yap maneviyatı kalbine doldur sen mücadele edersen şüphesiz Allahın rahmeti boldur
Anneme sordum İslamın ilki nedir=namaz ama annem ablamı abimi namaza kaldırmaz
Zahmet çekeceklerini sanır acır onlara kıymaz ama bu hareket hiç İslamiyete uymaz.
Yarım saat sonra okula kaldırırsın başaracaksın diye hayata daldırırsın
Sana karşı gelse dilini yandırırsın bir şey olmaz diye herkese saldırırsın
İslamın şartlarından ikincisine baktım=Oruç tutmak.Annem uyarır abimi ablamı
Dayanamazsınız zordur yapmak ama böyle mi zahmetsiz Rasulullaha ümmet olmak
Bir şey yapmadan kolay mı Allahın rahmetini bulmak
Ramazan geldi diye zevkine ulaş iftar vakti için güzel bir telaş
Her şeyi bırak anne nefsinle savaş huzura vardın sıkıntın bitti yavaş yavaş
İslamın şartlarından biri=Hacca gidin.Mekke'yi Medine'yi Rasulullahın kabrini ziyaret edin
Orda görüp yaşadıklarınızı kalbinize kaydedin güzel bir ibadet yaptık diye rahat edin
Annem söyledi Hac tamam ama paramız azdır lüks eve geçtik ayıp olur eşya daha farzdır
Şimdi gidemeyiz erken önümüzdeki yıllar yazdır nefsine uydun anne babamı peşinde biraz daha gezdir
Baba farkında mısın zekat zamanı sanma ki verirsin malın olur ziyan zararı
Malın kat kat artar bu Allahın kararı o mal senin değil verirsen imanına olur yararı
Babam dedi annene sorup bu durumu sorup konuşalım muhakkak iyice düşünüp büyüklere danışalım
Hep vermekle olmaz mal biriktirip zenginlere karışalım bakalım kim çok akıllı ortaya çıkıp yarışalım
Annem der yaşlanınca namaz kılar tövbe edersin kışın oruç tutup defalarca hacca gidersin
Bir de kurban kesip zekat verirsin tam Müslüman oldun elbette Cennete girersin
Anneme sordum şehadet nedir ister misin bana anlatmak annem ağlayarak dedi=
Şüphesiz Allaha ve Rasulüne inanmak bir de Allahın kitabına Peygamberin sünnetine sarılmak
Sağ iken bu dünyaya hem de ahiretine çalışmak ben Allahım bir Resulullahın Hak olduğuna şehadet ederim.Allahı ve Resulünü dilden değil ta yürekten candan severim.
Diken demem gece demem sıcak soğuk demem çağırılırsam koşar gelirim bu yolda harcayarak canımı seve seve veririm.
İslamın şartları Allahtan gelen gerçektir.Günümüzü aydınlatan güzel bir güneştir.Resulullahtan kalan muazzam hediyedir.Hayatımızı düzene koyan en güzel şeydir.

DAHA KUR'AN NE DESİN (1)
Ey insan! Yaşıyorken, hem de Kur’ân çağında;
Çırpınıp duruyorsun, cehâlet batağında.
Kalbin katı, gözün kör, başın kibir dağında
Kur’ân sana gel diyor, bak bendedir adresin,
Ey eşref-i mahlûkat ! Daha Kur’ân ne desin!
 
Özgürce seçmen için, iki yoldan birini;
Apaçık bildiriyor, bütün âyetlerini.
Ya Peygamber, ya şeytan.. Seç diyor rehberini;
Öyle seç ki; sırattan rüzgar gibi geçesin,
 İlle şeytan diyorsan.. Daha Kur’ân ne desin!
 
Ya Cennet bahçesidir, ya ateştir o mezar,
Mekân var mı dünyada, öyle derin, öyle dar?
Hiçbir şey yakın değil, insana ölüm kadar.
Diyor ki; hesabı var, aldığın her nefesin;
Mezarlar konuşurken..Daha Kur’ân ne desin!
 
Malın, mülkün, şöhretin, dünyada herşeyin var;
Ya dünyadan Rabb’ine, götürecek neyin var?
Bana yeter diyorsan, şu üç günlük îtibar;
Bir dördüncü gün var ki; çok çetindir bilesin,
Bunlar masal diyorsan.. Daha Kur’ân ne desin!
 
Âyet diyor ki; eğer, dağa inseydi Kur’ân;
Paramparça olurdu.. Dağ Allah korkusundan.
Hangi insan durup da, ibret almaz ki bundan?
Sen ki, bir dağ yanında, ne kadar da cücesin,
Haddini bilmen için.. Daha Kur’ân ne desin!
 
O münezzeh ruhundan, ruh vermekle insana;
Erişilmez bir şeref, bahşetti Allah sana,
Ne kadar sevdiğini, buradan anlasana !
Sen ki; taparcasına, kendine kul kölesin,
Nefsini put yapana.. Daha Kur’ân ne desin!
 
Bir gün var ki; çok yakın, dağların yürüdüğü,
Göklerin, güneşleri önünde sürüdüğü,
Kâinatı toz duman, dehşetin bürüdüğü;
Kıyamet senaryosu, oyun değil bilesin;
Hâlâ ürpermiyorsan.. Daha Kur’ân ne desin!
 
O büyük mahkemede, bütün diller susacak;
Konuşacak bu defa, göz, kulak, el, kol, bacak.
Uzuvlar birer birer, haramları kusacak;
Açılacak önünde, defterleri herkesin;
Kendine gelmen için.. Daha Kur’ân ne desin!
 
O gün, buyruk verenler, buyruğa baş eğecek,
Cehennem öfkesinden, köpürüp kükreyecek,
Ve doldun mu dedikçe, daha yok mu diyecek;
Yandıkça o deriler, değişecek bilesin;
Hâlâ secde yok ise.. Daha Kur’ân ne desin!
 
Gör ki, dünya sırtında, nice insan taşıyor;
Kimi yaşarken ölmüş, kimi ölmüş yaşıyor.
Kimi Arş-ı Âlâ’ya dolu dizgin koşuyor;
İşte Cennet.. İşte sen.. Gayret et ki giresin;
Ey Eşref-i mahlûkat ! Daha Kur’ân ne desin!

DAHA KUR'AN NE DESİN (2)
Resul haz duyardı gece kalkmaktan Hakkın huzurunda fazla kalmaktan
Ayaklar şişerdi namaz kılmaktan yazık bana yazık aykırı gittim Onun sünnetine ihanet ettim
Kolay mı sanırsın nefisle savaş günlerce evinde kaynamazdı aş
Açlıktan karnına bağlıyordu taş o bir Peygamberken böyle yaşardı işte bu sebeple zoru başardı
Dağlar altın olup arzetti kendin elinin tersiyle reddeden sendin Allah büyük vekil o yeter derdin
Onlara gösterdin yücelik neymiş soyluluk soysuzluk dinginlik neymiş
Yaşadığı hayat, çektiği çile zühdünün delili sayılsa bile hepsini anlatmak gelmez ki dile
Fakirlik övüncüm diyebilene belâlar bal olur yiyebilene
Vahdet sarayına mahrem olanın ilhamını daim Arş’tan alanın hatırına dünya yaratılanın
Hak’dan başkasına meyli mi olur O en büyük hazzı kullukta bulur
Sevgili Peygamber gerek duyarsa emreder veyahut yasak koyarsa deme ki “kabulüm, bana uyarsa!” İster evet desin isterse hayır elbette hepsinde vardır bir hayır
Hakk’ın Habibi’dir dertlere derman şefaat yetkisi elinde ferman imdada yetişir dilediği an
Mahşeri andıkça sarar bir sızı kurbanın olayım unutma bizi
İnsanları davet etti Allah’a kulluk etmesinler başka ilaha sapmasınlar küfre, şirke bir daha
Ona sarılanlar güvenliktedir her iki dünyada esenliktedir
Bütün Nebilerden üstündür el hak bir başka özenle yaratmıştı Hakk hele bir ilmine keremine bak
Onun kemaline eren olmadı daha öylesini gören olmadı
Bütün Nebilerin sensin ulusu irfan denizinden avuç dolusu kerem sağanağından bir tek yudum su İstiyorlar senden yâ Resûlallah sunuver kansınlar, Elhamdülillah
Görmemiştir varsa feleğin gözü duymamıştır asla böyle bir sözü sen ilmin kaynağı, hikmetin özü Diğerleri ancak nokta gibidir üç beş harekeden sade biridir
Siret ve sureti tamam olunca Nebiler fihristi hitam bulunca en sonra O geldi vakit dolunca
Arınıp süzüldü, kemale erdi Bu sebeple Allah Habibim derdi
Âlemde hüsnüne yoktur bir bedel Böyle hükmeylemiş takdir-i ezel son Resul olmalı güzelden güzel
Feyzini güzeller hep senden alır yanında güzellik pek sönük kalır
Şu Hristiyanlar gör ki n’eyledi tevhide aykırı sözler söyledi “İsa ilah” deyip bühtan eyledi
Ayrı tut ilahtan aciz beşeri övebildiğince öv Peygamberi
Ulvî dileklerle, aydın yüzlerle titreyen dudaklar, nemli gözlerle adını anarken kutlu sözlerle
Sakın bu övgüde aşırı gitme Şirki andıracak sözü sarf etme
Onun irfanını kim sezebilir kim anlatabilir,kim yazabilir söz incilerini kim dizebilir
Divanlar dolusu bunca emekler Yine de bu meydan şairi bekler
Bütün bunlar ona Hak’tan inayet gösterdiği bunca mucize, âyet Zâtı kadar büyük olsaydı şayet
İsmi anılınca yer yarılırdı çürüyen kemikler hep dirilirdi
Mutluluk, esenlik onun izinde her ilkesi makul, her emri zinde akla güç gelenin yeri yok dinde
Onun her sözüne “âmennâ” dedik ne şüpheye düştük ne de gevşedik
Bir bilsem ki ona bende olanın yanında bulunup feyiz alanın farkı mı var ondan uzak kalanın
Onu anlamaktan acizdir beşer kemalini gören akıllar şaşar
Bir ışık ki yansır Arş’a ulaşır anlatmak ne mümkün, dilim dolaşır O bir güneş, bakan gözler kamaşır
Nuruna pervane âşık gönüller sevdasıyla açıp solmada güller
Varlığı sadece dıştan görenler uyurgezer gibi ömür sürenler ışıktan çok karanlığı sevenler
Ne bilsin Muhammed Mustafa kimdir nübüvvet nasıl bir nurlu iklimdir
Elbet anlatamaz şâir böylesin nutku tutulmuştur, kalem neylesin Bırak da son sözü ilim söylesin
Âdem evladının o en hasıdır yaratılmışların en âlâsıdır
İnsanlık lâhuttan beklerdi haber kurtuluş dilerdi nice derbeder mucizeyle gelen bunca Peygamber Hep senin nurunu yansıtıyordu müjdeciyiz, önce geldik diyordu
Doğar güneş, mahcup yıldız saklanır yıkanır güneşle, yunup paklanır akşamla birlikte çıkıp aklanır Güneş sensin, onlar birer yıldızdır nurundan yansıyan parlak yaldızdır
Bir fıtratı var ki özel mi özel kudret hiç üstünden çekmemiştir el hılkati ne güzel, huyu ne güzel
O bize Allah’ın büyük lutfudur şans denen şey varsa eminim budur
Açtıkça çiçekler hep onu ansın dolunay görsün de haline yansın keremi yanında derya utansın!.. Zaman da öğrensin enginlik neymiş sonluluk, sonsuzluk, dinginlik neymiş
Ürperir ilk gören, sert biri sanır tanıyınca sever, heyecanlanır asaleti karşısında utanır
O bir kral değil, Hak Peygamberdi sahte ünvanları hep yere serdi
Sedeftir, esrarı saklıyor özü hikmetin kaynağı incidir sözü aydan da aydınlık mübarek yüzü
Özüne sözüne hayranım ey dost yolunun tozuna kurbanım ey dost
Düşte gördüğümü gerçekte bulsam gül olup Ravzanda açılıp solsam nola toprağında birtek kum olsam
Toprağın ıtrıyla kâinat dolsun Onu öpüp koklayana aşkolsun
Ya Rasulallah ya Habiballah ya Şefiyyallah ya Nebiyyallah

DAHA KUR'AN NE DESİN (MÜZİKSİZ)
Ey insan! Yaşıyorken, hem de Kur’ân çağında;
Çırpınıp duruyorsun, cehâlet batağında.
Kalbin katı, gözün kör, başın kibir dağında
Kur’ân sana gel diyor, bak bendedir adresin,
Ey eşref-i mahlûkat ! Daha Kur’ân ne desin!
 
Özgürce seçmen için, iki yoldan birini;
Apaçık bildiriyor, bütün âyetlerini.
Ya Peygamber, ya şeytan.. Seç diyor rehberini;
Öyle seç ki; sırattan rüzgar gibi geçesin,
 İlle şeytan diyorsan.. Daha Kur’ân ne desin!
 
Ya Cennet bahçesidir, ya ateştir o mezar,
Mekân var mı dünyada, öyle derin, öyle dar?
Hiçbir şey yakın değil, insana ölüm kadar.
Diyor ki; hesabı var, aldığın her nefesin;
Mezarlar konuşurken..Daha Kur’ân ne desin!
 
Malın, mülkün, şöhretin, dünyada herşeyin var;
Ya dünyadan Rabb’ine, götürecek neyin var?
Bana yeter diyorsan, şu üç günlük îtibar;
Bir dördüncü gün var ki; çok çetindir bilesin,
Bunlar masal diyorsan.. Daha Kur’ân ne desin!
 
Âyet diyor ki; eğer, dağa inseydi Kur’ân;
Paramparça olurdu.. Dağ Allah korkusundan.
Hangi insan durup da, ibret almaz ki bundan?
Sen ki, bir dağ yanında, ne kadar da cücesin,
Haddini bilmen için.. Daha Kur’ân ne desin!
 
O münezzeh ruhundan, ruh vermekle insana;
Erişilmez bir şeref, bahşetti Allah sana,
Ne kadar sevdiğini, buradan anlasana !
Sen ki; taparcasına, kendine kul kölesin,
Nefsini put yapana.. Daha Kur’ân ne desin!
 
Bir gün var ki; çok yakın, dağların yürüdüğü,
Göklerin, güneşleri önünde sürüdüğü,
Kâinatı toz duman, dehşetin bürüdüğü;
Kıyamet senaryosu, oyun değil bilesin;
Hâlâ ürpermiyorsan.. Daha Kur’ân ne desin!
 
O büyük mahkemede, bütün diller susacak;
Konuşacak bu defa, göz, kulak, el, kol, bacak.
Uzuvlar birer birer, haramları kusacak;
Açılacak önünde, defterleri herkesin;
Kendine gelmen için.. Daha Kur’ân ne desin!
 
O gün, buyruk verenler, buyruğa baş eğecek,
Cehennem öfkesinden, köpürüp kükreyecek,
Ve doldun mu dedikçe, daha yok mu diyecek;
Yandıkça o deriler, değişecek bilesin;
Hâlâ secde yok ise.. Daha Kur’ân ne desin!
 
Gör ki, dünya sırtında, nice insan taşıyor;
Kimi yaşarken ölmüş, kimi ölmüş yaşıyor.
Kimi Arş-ı Âlâ’ya dolu dizgin koşuyor;
İşte Cennet.. İşte sen.. Gayret et ki giresin;
Ey Eşref-i mahlûkat ! Daha Kur’ân ne desin!
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap