Hasan Enes - Yürür Dağlar 1999

[Mehmedim]

Hasan Enes - Yürür Dağlar 1999 320 Kbps
11 / 00:00:47:29 / 108,68 MB



Hasan Enes - Yürür Dağlar 1999 320 Kbps (11 / 47:29)
---------------------------------------------------
Hasan Enes - 01 Yürür Dağlar  4:47
Hasan Enes - 02 Doğuya Ağıt  5:04
Hasan Enes - 03 Öksüzlük Türküsü  3:46
Hasan Enes - 04 Cinnetim Cennetim  3:23
Hasan Enes - 05 Hüzün Ağıtı  3:13
Hasan Enes - 06 Devran Koşması  3:41
Hasan Enes - 07 Öğüt  4:55
Hasan Enes - 08 Gençlik Marşı  3:28
Hasan Enes - 09 Yar Bu Yara  4:51
Hasan Enes - 10 Anneler Ve Ağıtlar  4:55
Hasan Enes - 11 Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz  5:26

Bu icerigi gorebilmeniz icin yapmaniz gerekenler:

• içeriği görmek için tesekkur butonuna tiklamaniz gerekir (Mesajin sag kosesinde)

[xxxextra]

teşekkürler

[ilahiezgi]

Allah razı olsun.

[diamon63]

ALLAH razi olsun.. paylasim icin tsk ederim

[mmmutlu93]

Allah razı olsun!

[erten86]

Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...

[hak aşığı]

Teşekkür ederim Allah razı olsun

[Mehmedim]

Albüm Kaseti Benden Çekim Oktay Düzenleme Ali Osman Emek Verenlere sonsuz Teşekkürler. 320 Kbps Güncellenmiştir

[yunus emre54]

Emegi gecen herkesten ALLAH razi olsun.

[serdar7]

Allah razı olsun

[kardelen01]

Albüm Kaseti Benden Çekim Oktay Düzenleme Ali Osman Emek Verenlere sonsuz Teşekkürler. 320 Kbps Güncellenmiştir

ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık

[serdar7]

Allah razı olsun

[Nuh Öcal]

Bu sanatçıdan hiç haber yok.

[Hasan_54]

Emeği Geçenlerden ALLAH Razı ve Memnun Olsun...

[43Kütahya]

Allah razı olsun Emeğinize sağlık Teşekkür ederim

[hakansen967]

YÜRÜR DAĞLAR
Hep yamaçlara kıraçlara zorlanan yokuş yokuşlara
Sürülen bu mazlum sürülen bu mahzun yürek
Doruklara zirvelere varmak üzeredir varmak üzere
Bu kan gözyaşı yeter gayrı devran tersine dönmek üzere
Yürür bir gün bütün dağlar yürür zulmün zulmün üstüne
Yürür dağlar cenge yürür zulmün zulmün üstüne
****
Ettiğiniz bu cevru cefa sürdüğünüz bu zevku sefa
Bitmek üzeredir bitmek üzere devran tersine dönmek üzere
Haksız yere umutlarını kırdığınız mazlumların
Gözü yaşlı anaların ahı sizi tutmak üzere
Yürür bir gün bütün dağlar yürür zulmün zulmün üstüne
Yürür dağlar cenge yürür zulmün zulmün üstüne
****
Ey kararan yüzü zulmün anladığın dil budur senin
Acep ateşe dağ dağ ateşe dayanıklı mıdır bedenin
O zaman sınayalım seni bir sevda mevsiminde
Sevdaların en soylusuyla sevdaların en soylusuyla
En soysuzunuz en soysuzca gelsin gösterin hünerlerinizi
İşte sevdam işte yüreğim ben buradayım daha ölmedim

DOĞUYA AĞIT
Kumrunun servisine can verdiği gündür bugün
Ağlayıp inliyorum ahuzarla ahuzarla
Orda yağmur yağmaz kardaş kurşun yağar yüreklere
Çile ekmek dert katıktır yüzler solgun kaşlar çatıktır
Orda ataşa ne hacet her yürek bir yangın yeri
Ağıtlarla kavruluyor anaların yürekleri
****
Kömür gözlü serviler derdi derin laleler
Kara kalpli dünyaya haysiyetiniz bu muydu derler
Orda ataşa ne hacet her yürek bir yangın yeri
Ağıtlarla kavruluyor anaların yürekleri
****
Bütün bir tarih seni hüzne gark etmiş bugün
Yalnızlık köşesinde coşup çağla coşup çağla
Ağla kardaş ağla kardaş ağla sen de ağla
Vay vay vay Susa… Susa can Susa canan…
Susa şimdi Beheşti Zehra

ÖKSÜZLÜK TÜRKÜSÜ
Takarlar ayağının yorgun bileklerine
Azap zindanlarının paslı zincirlerini
Aldırmazlar soluyan umut dileklerine
Çıkarırsın kendinden bilinmezlik erini
Gün olur ki sevginden çatlatırsın gökleri
Ve gün gelir nefretin çırpınırsın ağında
Seven kör sevilense nankör diyen serseri
Teskin eder seni seni de derbederlik çağında
****
Bir başka ruh ararsın saçlarının telinde
Şakırdayan pranga arzularını boğar
Her şey biter ve kalır insanlığın elinde
Karanlık izbelerde gözyaşına gün doğar
Ağlarsın doyasıya beyninin dehlizinde
Elinden tutan olmaz biliyorsun o günde
Kendi adımlarının kaybolursun izinde
Sonra yükselir adın şehit kanı üstünde
****
Ağlarsın doyasıya beyninin dehlizinde
Elinden tutan olmaz biliyorsun o günde
Kendi adımlarının kaybolursun izinde
Sonra yükselir adın şehit kanı üstünde
Şehit kanı üstünde şehit kanı üstünde
Şehit kanı üstünde şehit kanı üstünde

CİNNETİM CENNETİM
Biliyordum duramaz keskin kılıcım kında
Başladı rüyalarda günü birlik bir savaş
Doyasıya düşünmek gözyaşına oldu aş
Omuzlarım çökerken ağır yükün altında
****
Benliği seyrederken ağaç yapraklarında
Cinnetin anaforu bende çözülüp döndü
Hayaletler belirdi bütün ışıklar söndü
Hüküm sürdü karanlık keder topraklarında
****
Matemlere büründü büründü bütün parmaklıklarım
Cinnetim ey Cennetim şimdi nerelerdesin
Cinnetim ey Cennetim şimdi nerelerdesin
Herhalde benliğimde en mukaddes yerdesin
Baykuşlar ötüversin gülün tomurcuğuna
Şarkımı söylesinler gözyaşı avcıları
Yüreklere çizeyim demir parmaklıkları
Cinnetim ey Cennetim şimdi nerelerdesin
Cinnetim ey Cennetim şimdi nerelerdesin

HÜZÜN AĞITI
Çöl çöl olmuş kalbimiz bir hal olmuş bir hal bize
Ne bülbül ne gül kalmış bir hal olmuş bir hal bize
Sürülmüş sahipleri canım canım İstanbul’un
Tükenmiş gurbet ellerde bir hal olmuş bir hal bize
Gözyaşları içindedir şimdi velaye gülleri
Yıkılmış Amed surları bir hal olmuş bir hal bize
Derin derin uykular tutmuş bizi ey
Dağlar dağlar gürleyin gürleyin
Bir hal olmuş bir hal bize

DEVRAN KOŞMASI
Utanç dolu bir devir sanma şeref şan devri
Gemisini yürüten işbillir kaptan devri
Her yerde türlü hile sahte sevgiler bile
Güven kalmadı söze vay vay vay vay vay vay vay
Sahte sevgiler bile güven kalmadı söze
Bu devir yalan devri bu devir yalan devri
****
Dayın varsa gücün var olmazsa anan ağlar
Dövünsün imkânsızlar çünkü bu imkân devri
Zayıflar uyutulur güçlü başta tutulur
Dostluklar unutulur vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay
Zayıflar uyutulur güçlü başta tutulur
Dostluklar unutulur bu devir nisyan devri
****
Karalara ak derler her şey bize hak derler
Dürüste ahmak derler devrimiz talan devri
Şairim hiç durma yaz sanma kimse anlamaz
Şairim hiç durma yaz yaz yaz yaz yaz yaz yaz
Şairim hiç durma yaz sanma kimse anlamaz
Ne kadar hicvetsen az böyle perişan devri
Her yerde türlü hile sahte sevgiler bile
Güven kalmadı söze ne iffet kaldı oy ne hayâ ne hayâ perde
Aman aman kardeş ahir zaman

ÖĞÜT
Bir rüzgâr esiyor korkulu yüreklerin üstüne üstüne
Korkulu yüreklerin üstüne üstüne korkulu yüreklerin
Baştanbaşa dağınık hayal bulutlarında
Bugün seninse seninse ağla ve yalvar Allahına
Mahkûmsa iradene benliğin duvarları
Mahkûmsa iradene benliğin duvarları
Yürü yürü yürü yürü sevdiğinin yoluna
Yürü gardaş yürü gardaş sevdiğinin yoluna
Yoksa yine başlarsın yetiştirmeye
Buğday betonlar üzere buğday betonlar üzere
Yoksa yine başlarsın yetiştirmeye
Buğday betonlar üzere buğday betonlar üzere
Sen bir umman değilsin ram ol şahına
****
Hayatında göster denizin enginliğini
O cevaplasın tüm sualleri gülüm
Gir yavrum gir kendi dergâhına
Aydınlığı yaz gözbebeğine kara kara gecenin
Rozetini tak yakana kendini tanıt
Rozetini tak yakana kendini tanıt
Leyla’sı olmayanlar sana Mecnun desinler
Leyla’sı olmayanlar sana Mecnun desinler
Aldırma ama ispatla yaşadığını gülüm
Aldırma ama kanıtla yaşadığını gülüm
Aldırma ama ispatla yaşadığını gülüm
Aldırma ama kanıtla aldırma ama kanıtla yaşadığını gülüm
Yoksa yine başlarsın yetiştirmeye
Buğday betonlar üzere buğday betonlar üzere
Sen bir umman değilsin ram ol şahına

GENÇLİK MARŞI
Doğacak güneşlerin kurşundan seherleri
Bekliyor Medine’den yüreklere esmeni
Çağının eri diye tanımlamış yar seni
Rüzgârlar arasında bu esen nefes senin
Yeryüzünün kalbinde yankı bulmalı sesin
Öyle es ki gönlünde bir devlet çalkalansın
Fecr-i sadık doğarken cihan sana kuşansın
Tarihin gül yanağı muştularla ıslansın
Sahipkıran fermanın ayetlerle süslensin
Dünyanın kanunları sözlerinden derlensin
Ömer’leri düşün de gözlerin bir nemlensin
****
Asırlar Fatih’ine senin adını versin
Tacu tahtlar imrenip gelişine özensin
Altı nesil dilinde fetihler söylensin
Şehadet meydanları kıratınla şahlansın
Muhammedi sancaklar saçlarını okşasın
O bengisu kanınla tüm bayraklar yıkansın
Çıkmalı değil misin paslandığın kınından
Minyatürler yaparak zafer yığınlarından
Dünya seni bekliyor haydi ey sahipkıran
Doğacak güneşlerin kurşundan seherleri
Bekliyor Medine’den yüreklere esmeni
Çağının eri diye tanımlamış yar seni
Şehadet meydanları kıratınla şahlansın
Muhammedi sancaklar saçlarını okşasın
Muhammedi sancaklar saçlarını okşasın
O bengisu kanınla tüm bayraklar yıkansın
Muhammedi sancaklar saçlarını okşasın
Muhammedi sancaklar saçlarını okşasın

YAR BU YARA
Selamın gelsin selamın oy eritirim demirleri hele loy hele loy
Sevdadır bu anlatılmaz o yüzden bir yıldızla konuşurum ondandır ondandır hele loy
Yar yar bu yara bu yara ilaçtır bu bedene bu bedene
Anlayanla halleşmesi kolaydır hele loy hele loy
Su sesine kattım gitti rüyalar rüyalar uzun hava türkülerin alevden alevden
Yar saçına yıldız aksa yar saçına yıldız aksa aksa bir gece bir gece
Leylim leylim leylim leylim hallerimi anlatması kolaydır
Anam anam garip anam oy anam dua anıtı ellerinde nasır toprak kokusu
Kurşunlar üstüne bir sabah vakti vay vay vay beni vay beni de zindanlara zindanlara sor beni sor beni
Vay dağlara takılan en son bakışım üstüme oy hele loy üstüme konan dağın feryadı dağın feryadı oy
Vay beni vay beni de işte böyle vay beni dert çoğaltır geceleri
Meydanlara sığmaz olan gövdemi gövdemi al yar ismiyle dilim susar dilim susar
Titrer zindan titrer zindan hey yar ismiyle dilim susar titrer zindan hey gidi de hey gidi
Vay beni de işte böyle vay beni zindanlara sor beni vay vay hele loy hele loy

ANNELER VE AĞITLAR
Bir ebruli derinlikle düşeriz dillerine, o eski o gündelik gülüşlerimizi sever yaralarına sürerler merhemdir diye kolu kanadı olduğumuz anneler geçmiş zaman sendeler bir evlat encamının tahta at üzerindeki bembeyaz örtüsünde sesimiz yalan olur resimlerimiz yalan melankolik uçarken uçurtmalarımız komşu çocuklarının komşu çocuklarının yüzünde kırpıla kırpıla oluruz oğulsuz annelerin hüznüne yıldız hüznüne yıldız. Geçmiş zaman doğrulur bir evlat vedasının annenin yanağında bıraktığı busede dönerler dönerler gölgemizin vurduğu bir gülün çevresinde kavrulup yana yana oğlu ölen anneler yavaş yavaş kaybolur görünmez olur hayallere sığmaz olan gölgeler. Geçmiş zaman dikilir bir evlat tarağının unutuluverdiği boş bir ayna önünde yalnızlıklar çoğalır çocuksuz kalan bir anne acısı kadar ağlamaya artık ihtimal mi var kanıyor kanıyor dört taraftan çığlık çığlığa dua. Bir hüzünlü bahçemiz o eski o geçmiş zaman sesimiz yalan olmuş gülüşlerimiz yalan. Acının acının hilali var bu bahçenin göğünde niye böyle meyvesi niye gamlı gamlı bu dallar bir kalbin anne kokan dayanılmazlıkları edivermiş her bir yanı tarumar her bir yanı tarumar. Bir hüzünlü bahçedir hem şimdi hem geçmiş zaman kocası yok kızı yok oğlu ölen anneler bu tarlaya bahar eker Eylül biçerler Eylül biçerler. Bir yürek alevinin ellerine düğümlenişi gibi kımıldıyor sıkıntının yıkıma boşvermişliği anlamı yok anlamı yok artık hiçbir ezginin gözyaşıyla siliyor siliyor duvarda anneleri portrelerini anneleri portrelerini umarsız perişan yutkunmaları yer altında duyuyorlar çocuklar toprağa hazin düşmesin diye savunmasız ağıtlar evlerde benekli kan lekelerini siliyorlar siliyorlar. Bir hüzün lekelisi arınıyor burada kavuşturmak için onları o eski ormanlara ve gömleklerini keklik kanlarına banan ilkemli rüzgâra gömleklerini keklik kanlarına banan ilkemli rüzgâra rüzgâra.

EŞKIYA DÜNYAYA HÜKÜMDAR OLMAZ
Bir yanımı sardı müfreze kolu
Bir yanımı sardı variki oğlu
Bir yanımı sardı zalimler kolu
Bir yanımı sardı hainler soyu
Firar etmeyinen buldum amanı
Eşkıya dünyaya anam hükümdar olmaz
Sabır etmeyinen buldum amanı
Eşkıya dünyaya anam hükümdar olmaz
****
Yıl 1341 mevsime uydu
Sebep oldu şeytan bir cana kıydı
Katil defterine adımı yazdı
Eşkıya dünyaya anam hükümdar olmaz
****
Sen ağlama anam dertlerin çoktur
Çektiğin çilenin hesabı yoktur
Yiğitlik yolunda üstüme yoktur
Eşkıya dünyaya anam hükümdar olmaz