Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi 1996

Gönderen Konu: Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi 1996  (Okunma sayısı 2399 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mehmedim

  • Administrator
  • *
  • İleti: 11761
  • Etkinlik:
    0.2%
  • Tesekkur Edildi: 310731 kez
  • Rep Puanı: 584
  • Cinsiyet: Bay
Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi 1996
« : 14 Haziran 2011, 09:49:29 »

Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi 1996 192 kbps  (15 / 36:52)
---------------------------------------------------------------


01:55 -  Ahmet Mercan - Bal Gözlü Kaçak
02:05 -  Ahmet Mercan - Cevapsız Büyüyen Soru
02:03 -  Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi
02:01 -  Ahmet Mercan - Gül Ve Söz
02:29 -  Ahmet Mercan - Gün çıplak
01:36 -  Ahmet Mercan - İllegal Düşler Karagahından
07:54 -  Ahmet Mercan - Kelebek Kanadında Surlar
01:52 -  Ahmet Mercan - Küçük Kız
01:52 -  Ahmet Mercan - Mangalsız Evler
01:38 -  Ahmet Mercan - Sessiz Söylevler
01:58 -  Ahmet Mercan - Son On Saniye
01:23 -  Ahmet Mercan - Sürgün özlemler
03:45 -  Ahmet Mercan - Uyanışı Dillere Destan Güzel
01:23 -  Ahmet Mercan - Yarım Kalmış Resim
02:51 -  Ahmet Mercan - Yine En Yeşil Benim Gözlerim
Bu icerigi gorebilmeniz icin yapmaniz gerekenler:
  • içeriği görmek için tesekkur butonuna tiklamaniz gerekir (Mesajin sag kosesinde)

KurbanAmca

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 2991
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 19235 kez
  • Rep Puanı: 275
  • Cinsiyet: Bay
  • Kütahya'nın Pınarları
    • www.ilahi-ezgi.com
Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi
« Yanıtla #1 : 19 Haziran 2011, 17:54:20 »
Paylaşım için teşekkürler kurban. Allah razı olsun.
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

muvahhidim

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 1697
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1147 kez
  • Rep Puanı: 43
  • Cinsiyet: Bay
Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi
« Yanıtla #2 : 30 Ekim 2011, 04:09:41 »
Paylaşım için Allah (c.c) razı olsun..
 

emrah.dedo

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1102
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1068 kez
  • Rep Puanı: 52
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi
« Yanıtla #3 : 23 Şubat 2012, 23:28:58 »
allah razı olsun
halka hizmet.hakka hizmettir
 

ilahiezgi

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 2957
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1481 kez
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi 1996
« Yanıtla #4 : 01 Şubat 2013, 13:14:08 »
Allah razı olsun.
 

diamon63

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 3761
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 194 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi 1996
« Yanıtla #5 : 28 Ekim 2014, 18:24:22 »
ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
 

mmmutlu93

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 2841
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 23995 kez
  • Rep Puanı: 49
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi 1996
« Yanıtla #6 : 18 Nisan 2016, 11:57:49 »
razı olsun.
Gizli linklerin nasıl açılacağını öğrenmek için Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap


 

hak aşığı

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 6041
  • Etkinlik:
    2.8%
  • Tesekkur Edildi: 3668 kez
  • Rep Puanı: 85
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi 1996
« Yanıtla #7 : 19 Aralık 2016, 00:34:23 »
Teşekkür ederim ALLAH razı olsun
 

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9346
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2302 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi 1996
« Yanıtla #8 : 13 Şubat 2019, 11:21:36 »
ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
 

erten86

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 6995
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 239 kez
  • Rep Puanı: 1
Ynt: Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi 1996
« Yanıtla #9 : 04 Mart 2019, 15:28:16 »
Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...
 

hasanyöndem

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 3281
  • Etkinlik:
    0.8%
  • Tesekkur Edildi: 1527 kez
  • Rep Puanı: 151
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi 1996
« Yanıtla #10 : 25 Şubat 2020, 21:45:19 »

Emeği Geçenlerden Allah Razı Olsun


Sessizlik; söyleyecek sözü olmayanın değil, boş lafta gözü olmayanın işidir
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

hakansen967

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3624
  • Etkinlik:
    4.8%
  • Tesekkur Edildi: 868 kez
  • Rep Puanı: 574
  • Cinsiyet: Bay
    • ilahisözleri.net
Ynt: Ahmet Mercan - Depremin Yedi Rengi 1996
« Yanıtla #11 : 10 Haziran 2023, 18:32:04 »
BAL GÖZLÜ KAÇAK
Dağların yolunu bilmeyen çocuklar doğurduk,soluk benizleriyle bilgiler sayan,makinelerden ha bire rakamlar kotaran, finans lehçelerinin künhüne hâkim lakin aşk lisanıyla konuşamayan.
Külü olmayan sobasız evlerde söz üşür,gölge üşür,sohbeti olmayan mangalsız evlerde kimsesiz nineler kadar geceler de üşür.Koşan motor mu insan mı,ayaklarını koparıp yüreğini çıkaran şu gökte uçup duran insan,kuşları yere düşürdüğü günden beri uğraşır ayı çıkarayım diye umuda.
Gelecekleri daha gelmeden kemiren,pervazlarına melek konmayan evler,düşürür kristal avizeyi yere gönül dilinden,çocuk yuvaları,huzur evleri ile çevrili şehirler.
Dağların yolunu bilmeyen çocuklar doğurduk,soluk benizleriyle bilgiler sayan,makinelerden ha bire rakamlar kotaran, finans lehçelerinin künhüne hâkim lakin aşk lisanıyla konuşamayan.

CEVAPSIZ BÜYÜYEN SORU
Mavi tutkular bırakıyorum sana,yanında ıslah edilmez düşler çocuğum.Sanki denizlerde yükünü koparmış mayın gibi yalnız ve tehlikeli geçti yolculuğum.Kuşlar uçardı göğümde ben deli olurdum.Yağmur yağar,yerle gök birleşirdi,arada olan bana olurdu.Sakin ol annem,kimdir iddiasız haykıran bu vadide,yok işte ana yok eziyetini esirgeyen bir şey.Her şey deprem şiddetinde seyreder penceremde.Bu yarım kalmış tablo fırça ve renkler sana.Bedenimdeki nehre binip gidiyorum ben,gidiyorum yıldırımlar ülkesine,açarak bağrımı fırtınalara,sarı tangolar kalıyor geride,kapısına gün ışığı taşıdığım evler içinde gelecek günleri tek başına yaşıyorum daha gelmeden.Bu yüzden şarkım anlaşılmıyor,sahipsiz kalıyor bestem.Dilimle ilgisi olmayan lezzetlerim oluyor,acılar sofrasında kuş sütüm eksik değil.Avucumda saklıyorum rüzgara konan benekli kelebeği.Bilinçsiz konuşursa gözlerim konuşacak susuyor bedenim.Unutulmasın fakat ölümün de bir gün ölümsüzleşeceği.

DEPREMİN YEDİ RENGİ
Hey dağlarım
Gelin orta yerine kentin kurulun
Değişsin çehreyi rengi şehrin
Adalelerime mevzilenen
Acılarımı sunuyorum güneşe
Aşk ve acı bana
Benden yansır hayat
Gökyüzüne içimden ağar
Köpüklü denizlerden aşıp
Alevin közünde harmanlanan sevdalar
Buğday kadar masum
Ve o kadar evrensel türkümüzü
Dalında kıpırdayan bir yaprak altından
Gökyüzüne okumak Ve sonra habire emek her gün
Beklenmedik beklentiler bir yana
Büyüsün gövdesi yorgun nasırlı eller
Büyüsün aynı güneşi emzirip iklimlere
İklimimizden alın teriyle sunduğumuz ürünler
Çocuk ve başak,başakla dolunay,ciğerlerine azık doldurup
yelelerinde umut gezdiren tay,mavi bir sızıyla uyanır
ebcedin yepyeni bir yüzüyle buluştuğunda hesaplar.
Hey dağlarım
Gelin orta yerine kentin kurulun
Değişsin çehreyi rengi şehrin

GÜL VE SÖZ
Bir çığlık oldum yükseldim gökyüzüne Hiroşima'da koşarken yığılıp kaldığım Halepçe'de Hama'da.
Ben dudağında gülücüğü donan elleri çemberinde oracıkta kalakalan elleri yakanızda ölen çocuğum.
Kardeşlerimi duyarım Filistin'de gökyüzüne tırmanan ateş çemberi Bosna'da ölümü baharda yaşayan,ben soğuk çehreler arasından gülücüğe kapı aralayan,ben bez bebeğini ağlatmadan ölen Azerbaycan'lı çocuğum.
Hiç bir şey istememiştim sizden,oyuncuklarımı bile yapardım ben,anlamadan,anlayamadan düştüm bir cevap istiyorum sizden,bir cevap,ben hangi suçtan öldürüldüm.
Evcilik oynadığım evim,çocuklarımı bekleyen yemeklerim tarumar edilirken gözlerimi saran alevler içinde annemin bana koşan çığlığı da eridi.
yeryüzünde yasımı tutsun çiğdemler,durmadan kardeşlerime duadayım ben.Yanımda ordu ordu melekler,Asya'da,Ortadoğu'da,Afrika'dayım ben.Ben anneme ben bebeğime,ben babamın eve dönüşüne doyamadan elleri yakanızda ölen çocuğum.

GÜN ÇIPLAK
Bal gözlü kaçak zamanlar,tutar ellerimi titrek düşlerde.Bekçi düdükleri bir de ceylanlar,göz kırparlar bana kentlerde. Atlılar koşar kirpiklerimde düşer kanaviçeler nice örnekler,maviden yeşile geçen ahenklerde türküme ses verince bilekler.Anadolu'da bir dağ ya da sabır sınavında gözleri gerilmiş hesapları suya salmış bir sevda daha gün uyurken aklına gelincik düşen mevsim ısınır isminle yanar bedenim.Çatlar da anlayamaz kelepçeler dilimden.Toprak kavrulur başaklar su deyince nehirler sızdırırım iliklerimden.Ekvatorun kulağına eğildim çölleri söyledim kadife dedim bir Taif günüydü gökler ağladı bileklerim gördü bildi gözlerim.Koşun tenekeler ve gökte insanlar kuşlar kanatlarını koparıyorlar yer kızarıp yarılıyor utancından havada sürünen minyatür adamlardan.Şiir üşüyor yüzünde kentin,şah damarına dayanıyor sevdanın ritim tutmamış acıları,yalnızlık kadar sessiz haykırmada,suskun deniz sırtımda bıçaklarım.Gözlerin ağrıyor kireçlenmiş kollarını kaldırıp indiren ölü okyanus,saçlarını yoruyor gözleri büyüyor ateş katıyor suya içinde Nebi taşıyan Yunus.Çiçekler tanklara baş kaldırıyorsa çocukların gözleri bir çınar yüreğimde,sağır duvarlar ecel terleri döksün,karanlığın nabzı eriyor her yerimde.

İLLEGAL DÜŞLER KARARGAHINDAN
Sal sabrını okyanuslar üstüne,acı gelir yürek yırtar derdimi oy,gün gelir güne dayanır yıkılır bir gün bu dağlar.Sevin o zaman çıldır yüzün ayan yüzün ak değil mi ki yol almışsın Sırat'ta meğer kim yalınayak.
Taş merdiven toprak yollar inişe çeker beni hezeyan yolumda bin bir tuzak ben aşkı kamçılayan küheylan.Dağı delen gürzün nabzı bende attıkça yıkansın perçemler müjde suyunda Nebiler izinde sürgün süvari ok salar gül bahçesine süngü ucunda.Dağ derim dost ağlarım ölümüne sadık ölümüne vefa kumaşlara ilmek salan ellerin taşısın beni de marı sabaha.
Dalgaları Nuh'a beşik yapan yar,iksirin içinde okum kalmıştır,senden gelen başım gözüm üstüne,yar uğrunda bir ah çekmek bende murad olmuştu.

KELEBEK KANADINDA SEVDA
Kervanını sınırsız bir çöllerde kaybetmiş bir yolcu gibi koşuyorum,sanırsınız Safa ve Merve'de Hacer'im.Su arıyorum.Bir yanım ümit korku bir yanım ve kumlarda korumasız ağlıyor İsmail.Ay yüzlü gecelerin Nebisi, Mekke alevlerinin Medine ufkuna vuran meşalesi,işaretin nakış nakış içimde. Ömrüm hasretinin buruk gecesi.Harabedir bağrım yıkılmış hanede kelimelerim kesilmiş cümleyi saklamadadır, yine en yeşil benim gözlerim, o da seninle ahdimi aramamdandır.Düşsün üstümüze kar ya da yangınlar ölümün üstüne saraylar kurduk cebimizde sonsuzluktan tohumlar.Örsünde güle dönüşen bir kaktüsün hasretini duyarım canım yanar pare pare ümmete,yüreğimi gür dev bir şelaleye açar.Sandıklar kutular izbe bir mezar dokunulmaz yapılan hatıran için öpülen koklanan kağıt tomarlar hayata sadece susar ve bakar.Kur'an duvardadır önünde duvar arkada duvar.Sanırız tutulduk sonsuz bahara,dağınık derdimi sıkı sararım,derdim beni indirirse mezara şefaatte nasibim var sanırım. Akabe'de altı yıldız Arafat'ta yangınlardan geçen sele dönmüştü.Güneş sönse fark etmezdi hiç kimse.Gönüller gönlünden nurla dolmuştu.Taif'ler Hendek'ler Huneyn günü, acıları kucak kucak sarınca mekan ellerinde buldu yüzünü,boşlukta yükselen bir şükür sesi,senden seçti dünya en mutlu günü.Harabedir bağrım yıkılmış hanede kelimelerim kesilmiş cümleyi saklamadadır, yine en yeşil benim gözlerim, o da seninle ahdimi aramamdandır.Düşsün üstümüze kar ya da yangınlar ölümün üstüne saraylar kurduk cebimizde sonsuzluktan tohumlar.Dizinde Medine sevinir,yüzünde gökler erdemi emzirir tarih avuçlarında soluğum taşları aşındıracak,arkamda yar siperli kale var.Sevgiler elimde saçaklanacak kıpırdıyor içimde beyaz sayfalar.Şimdi diyorum Mekke fethindeyim,kinlerini nereye saklayacaklar,sevinçli bir beklenti değil,saltanatın surlarını bu merhamet yıkacak,fetih günüyle hukuk burçlarının en yükseğindeyim.Gözlerde sulanır görüntüler,ayrılık ve Arafat.Hüzne lime lime dayanmaz yürek,ezilen insanlar dilsiz diyarlar,bu esenlik bildirisini için bilerek haksızlığa boyun bükmez olanlar,veda hutbesinden vuslat gelecek İncil'e Tevrat'a heva ettiler,Hayber'de Mute'de şifa okundan tadanlar şimdi kıt'a kıt'a ölüm ihraç ederler.Artık uçaklar dolusu İnciller gelmez,uçaklar İncil değil satırlarda ölüm kusan mermiler.Övünsün çağdaş dünya uzaya dolmuş yapıyor, gezegenleri keşfedenler kapı komşularını arıyor,beton bahçe sağır surlar habersizsiniz neden,Ensar Muhacir gergefinde işlenen yürekleri bir kazanda eriten kardeşlikte sis bürüyor gözlerimi insanlar ölüyor ayakta,yedi başlı ejderhaya dönen hayat diken üstünde yaşanmakta.Kaburganda hasır izi,hasıra altınlar hasret,ne okyanus senin kadar cömert ne damla senin kadar kanaatkar,örse düşen ter ölçü arıyor,üşüdükçe daraldıkça kıt'alar üstüme geliyor ipini koparmış kentler diz çökmüş soluk bekliyor akışlar. Harabedir bağrım yıkılmış hanede kelimelerim kesilmiş cümleyi saklamadadır, yine en yeşil benim gözlerim, o da seninle ahdimi aramamdandır.Düşsün üstümüze kar ya da yangınlar ölümün üstüne saraylar kurduk cebimizde sonsuzluktan tohumlar.Şimdi bana sabır düştü,bir de acıların harmonisi,zifiri karanlıkta ölçüp biçiyorum,sağlam olsun istiyorum gemimin güvertesi.
Uyan uyuyan gözlerinde dönüşler perişan,göz kapaklarından dönen güllerin ağıtları sızıyor kapı aralıklarından.Korku uyumaz ölüm uyumaz avuçlarımıza konar bir kelebek dokunduk dokunmadık kadar kısa bu hayat.Gözlerime görüntü olup giren her şey bedel istemededir benden illa bir bedel ve ruhumda kapanmaz yaralar açtı rüzgarın hüzzam şarkılardan nüksettiği besteler.

KÜÇÜK KIZ
Son sözü sen söyle kızıl karanfil,gökler sonrasına soru sorulmaz,sura üflemeden daha İsrafil,Fizan'dan beni arayıp bulur kurşun.Gecenin ipinde peri masalı dudağımda küçük bir ışık,yüreğimi bir mangala koymalı, kutuplar yanıyor buzlar sımsıcak,yeşil döküyor mavi gökyüzü,anlamın soluğu durdu duracak, Tur dağı oturmuş yıkar buzu.Hey insan desem insan, deprem bir başka adın senin,bu ağır yüke ne hafif bakıyorsun,tut ki kuş değil dağ uçuyor aha denizde aha avuçlarımda susuyor gök gürültüsü, şimşekler çakıl taşı yollarımda,okyanuslar bir avuç,gökler bir adım,ben aşkla aşarım bu sağanağı, toprakta yalınayak ayaklarım,okşarım çiçeklere uzanan parmağı.İnsanı ben aşkla ve toprakla.

MANGALSIZ EVLER
Serçeler uçar irkilirim,aniden zaman hızlanır,geçer minarelerin ucundan gökyüzü,devirlerin içinden bir peri masalı,sere serpe bir çöl de burundan fışkırır,akşam gün batarken üzgün,gün akşam batarken büzgün,mehtap denizde kıpırdayıp yüreğimde dalgalanıyor,bir çocuk içimde üşüyor,yalnızlık kadar özgür.Sesi ne kadar çıkar işportacının gökdelenlerin gölgesinde,Mebrure teyze karanlığı bekler,pazar artıklarından yiyecek bulmak için.Hayat tutuklanmış umutlar yumağı.Çekler senetlerle soluyor kentler sarı yapraklar düşüyor kırmızı çizgiler şehrin üstüne.Taksim Moda Dragos,istila sergisinde çırpınan kuşlar camilerde bile üşüyedursun yollarına kement attım kentlerin.Düğümlü düşlerimi gizlerim buz dağları altındaki ateşi ha bire besleme değil,gündüzleri yıldızlar görünsün diye,yer çekimi yenilecek gülüşlerinde kirpiklerinde sevgi damıtarak selamlaşan insanların bir kuş kadar hafif havalanacak güvercin kanadı kadar masum umutlar.

SESSİZ SÖYLEVLER
Sessizce sızdı damarlarıma yeşil bir ateş,artık şaha kalkmış atlar anlarsa anlar beni.Duvarlar erir gözbebeklerimin harında,güneşe tutulmuş yağmur damlası çağırır beni.Söz güle bitişik yeşerir,ilmeğimde aşk,demir atmış gemide sıtma olmuş bir tayfa,uçmaya gün biriktiren bir yavru kuşamlar gibi.Çölün en kızgın saatini kalbimde denesinler,duraklar tanır beni bu coşkulu bekleyişten,suya hasret dudağın sancısında resmim var,ya beni öldürsünler,ya ölüme dur diyen iklimde dirilsinler.Sen pencereleri örtüleri üstüne kapat,geçitlerin ayak seslerinden çıldır uykunda,ateşler ateşleri bulup yaktıkça dünya boyun bükecek avuçlarımda.

SON ON SANİYE
Kısmen tekin değilim dostlar, çay ısmarlayın karşı masada.Dünya astar cebimde kıpırdamada ve ben gülüyorum kendime karşı kaldırımda.Sesin geliş yönüne kulak kesiyor sokakta kediler,bir baba üzgün dönüyor evine vakit gece.Suçumu bir bilsem diye düşünüyor sokuyor ellerini cebine yaklaşıyor korkulu an,çocuklar çıkacak kapıya beraberce,mahcubiyetini sunacak onlara baba,ekmek verin.
Anladınız değil mi,siz olsaydınız savaş yapardınız Amerika'lılar,taş atardınız karıncalara ve depolarınız dağlar kadar olurdu kahkaha atardınız atılacak şeyleriniz arttıkça.Anlamadınız anlayamadınız da herkesin bir yanı Amerikalı,estetik ölümler ensenizde bekliyor baş kaldıralı,taş atılıyor beyaz rüzgara,yağan yağmura savaş açılıyor,ağaçlar yapraklarını illegal düşler gibi cebinde saklıyor.Son yaban geyiği işaret ediyor gitmeliyim,bir daha görüşmek mi,söylemiştim tekin değilim.

SÜRGÜN ÖZLEMLER
Bir gül sunmuştum sana bataklıklar içinde
Batmayan güneşlerin haberi var içinde
Duydun mu güzel çocuk ağlamak yok hüzünden
Beni kuşatsın acı daha sana gelmeden
En çetin sözü söyle aşkla yürü peşinden
Korkular korkar olur ölürler kederinden
Sonu gelenden sakın sonu gelmez bir gün var
O günü bilmiyorsan hayatında zulüm var
Belkıs’ı sarayında sarsarak kucaklayan
Bu çağrıdır dinmeden çağları aralayan

UYANIŞI DİLLERE DESTAN GÜZEL
Vardım ki yurdundan ayak göçürmüş
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş aman aman aman ey
Sakiler meclisten çekmiş ayağı
Muskam saframdır benim acılar konuklarım alnında rüzgarlar damıtan bir deli çocuğum ben,hançerler arar beni,bir de gül demetleri. Bir dağ çocuğunun şehre düştüğü gündür, sessizlik çöller kadar ve barınaksız acılar.Dağların oyuğundan fırlamış Çoruh nehri,ben onun kadar asi ve onun kadar deli, rüyamda yakar beni bir okyanus özlemi,sanırım ki her sabah Çoruh bende dinlenir.Gizemli sofralara çağırır şehir beni,üstüste yanyana rakamlar tutar ellerimi,ben bir deli çocuğum,ben bilemem ve öğrenemem inceden zar tutmayı.Söğüt dalları gürgen ağaçlar,ben şehit Osman dağından koparılan bir sayha,ceplerimde şair Zihni'den mısralar.

YARIM KALMIŞ RESİM
Bakışların yana düştüğü zaman göğsünde bir hazan bahçesi vardır.Yokluğumda sen sanırsın ben varım,varlığımı acılardan sorarım.Gün yüzlü çağın örsünden gelir,bir ince sızıntı çağırır beni,ellerim ufkundan ışık dilenir,yeter ki izinden ayırma beni.Kirpiklerimde ıslak bir ünlem yanar,hayat her saniye depremler sunar,baş ucumda sonsuzluk sayfalarını karıştırır boşluğa sayfalar salar.Ben bilirim sensiz hecelerimi,kelime kuramam öksüz cümlelerim kırık notalardan eksik bestemi bastırır kalbime özlemin derim.Pazarlara sürmem yürek yaramı,yaram benim can damarımdır,taşımaz kantarlar ağırlığımı ateşi kül eden yangınım vardır.

YİNE EN YEŞİL BENİM GÖZLERİM
Dağ mı desem seni anlatırken yoksa dağı sarsarak yaran nehre mi seni benzetsem?Anamdır anlattığım anamdır anlatamadığım.Tülbendine dua ve gurbet işleyip gözlerini tevekkülle dağların ardına yatıran çınar.Seni anlatmaya böyle başlayacağım ve sözlerin yetmediği yerde yardıma yağmurları çağıracağım.Sen geceleri beklerdin seni beklerdi teheccüdler.Mevsimler değişir değişmezdi geceler.Hayat çatlak avuçlarından sızardı dudaklarıma.Ak bir nehir olurdu bedenimde ben beşiğimde gurbet ezgileriyle büyürken.Anam içindir seçilmiş sözlere bunca yalvardığım,anamdır anlattım sandıkça yarım bıraktığım.Küçük bir çocuk gibi her gece korkak kentlerden kaçıp kucağında ağladığım.Bir dağ görsem erişilmez ya da dev gemileri kucaklamış okyanus kavuştum der sarılırım kollarım yetmez.Gözlerim ilişir gökte beyaz bir buluta anne diye bağırırım beni işitmez.Bir çocuk anne dese sokakta ben şehirde seni ararım.Çocuklu bir anne ölse çocuk olur sana sen olur çocuğa ağlarım.Seni seni beyaz kuş tüyüne benzetsem Akdenizliği anlatırken imbat desem ve seni bütün anneler adına bütün çocukları senin adına sevsem.
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap