Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)

Gönderen Konu: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)  (Okunma sayısı 5882 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

YasarAmca

  • Administrator
  • *
  • İleti: 708
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 43555 kez
  • Rep Puanı: 131
  • Cinsiyet: Bay
    • Ilahi-Ezgi.com
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« : 29 Nisan 2009, 02:59:44 »
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 Hayber Fırtınası 2006  320 Kbps + Flac
8 / 00:49:32 / 320 Kbps: 112.9 MB Flac: 269.3 MB






Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 Hayber Fırtınası 2006  320 Kbps + Flac (8 / 49:32)
----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Dursun Ali Erzincanlı - 01 Hayber Fırtınası  09:56
Dursun Ali Erzincanlı - 02 Medine'nin Gülü  04:13
Dursun Ali Erzincanlı - 03 Ensar  06:57
Dursun Ali Erzincanlı - 04 Canım Benim  04:06
Dursun Ali Erzincanlı - 05 Hudeybiye  08:38
Dursun Ali Erzincanlı - 06 Naat  04:54
Dursun Ali Erzincanlı - 07 Efendim  04:59
Dursun Ali Erzincanlı - 08 Yolcu  05:49


Bu icerigi gorebilmeniz icin yapmaniz gerekenler:
  • içeriği görmek için tesekkur butonuna tiklamaniz gerekir (Mesajin sag kosesinde)


zatkaros

  • Ziyaretçi
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #1 : 27 Mart 2010, 16:16:50 »
selam şiğim bu Dursun ali bir topic te ya"psanız olmazmı böyle parca parca vermeniz site baya karmasalık yapiyor

örnk bknz: Dursun Ali Erzincanlı Ful Albümleri ; (  diye bir topicte yarasanız daha iyi olur birde guncel linkleride gizli tutsanız  olay tamamdır.)

acaba küstahlıkmı etim .

kolay gelsin
 

kenankamil

  • Ziyaretçi
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #2 : 05 Mayıs 2011, 06:16:48 »
paylaşım için teşekkür ederim eline sağlık
 

mesut

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1494
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 159 kez
  • Rep Puanı: 5
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #3 : 05 Mayıs 2011, 14:52:18 »
Paylaşım için teşekkürler
 

emrah.dedo

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1102
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1068 kez
  • Rep Puanı: 52
  • Cinsiyet: Bay
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #4 : 30 Ekim 2011, 18:59:09 »
SAOL
halka hizmet.hakka hizmettir
 

muvahhidim

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 1697
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1146 kez
  • Rep Puanı: 43
  • Cinsiyet: Bay
Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #5 : 09 Aralık 2011, 20:29:18 »
Paylaşım için Allah (c.c) razı olsun..

 

ilahiezgi

  • Kahraman Üye
  • *******
  • İleti: 2957
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 1481 kez
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #6 : 19 Ocak 2013, 05:55:08 »
Allah razı olsun.
 

diamon63

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 3761
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 194 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #7 : 28 Ekim 2014, 07:30:48 »
Allah razı olsun.
 

hak aşığı

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 6039
  • Etkinlik:
    3.6%
  • Tesekkur Edildi: 3659 kez
  • Rep Puanı: 85
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #8 : 30 Haziran 2016, 23:14:36 »
Teşekkür ederim ALLAH razı olsun
 

yigido8499

  • Aktif Üye
  • ***
  • İleti: 127
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 5 kez
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #9 : 05 Nisan 2017, 13:21:53 »
Allah razı olsun...
 

erkandyk23

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1318
  • Etkinlik:
    0.8%
  • Tesekkur Edildi: 329 kez
  • Rep Puanı: 3
  • Cinsiyet: Bay
  • ÇORUM
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #10 : 29 Ocak 2018, 19:57:24 »
PAYLAŞIMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ.
EMEĞİNİZE VE ELLERİNİZE SAĞLIK SAĞOLUN...
DARISI DİĞER ALBÜMLERE...
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: necmettinbaydar

mehmet55

  • Aktif Üye
  • ***
  • İleti: 100
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 10 kez
  • Rep Puanı: 1
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #11 : 21 Eylül 2018, 21:08:11 »
çok teşekkürler
 

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9346
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2298 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #12 : 08 Kasım 2018, 12:48:24 »
ALLAH (C.C.) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler.
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık.
 

emrekrs

  • Kıdemli Üye
  • ******
  • İleti: 1223
  • Etkinlik:
    0.2%
  • Tesekkur Edildi: 145 kez
  • Rep Puanı: 1
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #13 : 19 Aralık 2018, 16:13:53 »
Allah razı olsun emeqinize saqlık teşekkürler
كُنْ فَيَكُونُ
 

erten86

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 6995
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 239 kez
  • Rep Puanı: 1
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #14 : 07 Mart 2019, 10:07:53 »
Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...
 

hasanyöndem

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 3280
  • Etkinlik:
    1.8%
  • Tesekkur Edildi: 1523 kez
  • Rep Puanı: 151
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #15 : 27 Mayıs 2021, 18:20:23 »

Sessizlik; söyleyecek sözü olmayanın değil, boş lafta gözü olmayanın işidir
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

Hasan_54

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 4099
  • Etkinlik:
    5.6%
  • Tesekkur Edildi: 478 kez
  • Rep Puanı: 150
  • Cinsiyet: Bay
  • ☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽
    • MEKKE FM
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #16 : 08 Kasım 2021, 01:44:35 »
Emeği Geçenlerden Allah Razı ve Memnun Olsun...
☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽

owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Merkez :  Sakarya
 

hakansen967

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3621
  • Etkinlik:
    4.4%
  • Tesekkur Edildi: 861 kez
  • Rep Puanı: 574
  • Cinsiyet: Bay
    • ilahisözleri.net
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #17 : 16 Ocak 2022, 10:42:22 »
HAYBER FIRTINASI
Altmışüç Yılın Altmış ‘ıydı,
Günler sayılı ve hicretin yedinci yılı
Medine’ye kırksekiz millik mesafede bir yer.
Adı Hayber.
Gün herhangi bir gün
Sakin ve sessiz
Ama gece gölgeler çekilince,
Hayberliler fitne kazanına çevirir hayberi.
Üseyr adında biri duydukları nefreti kelimelere döker,
Muhammed üzerimize yürümeden biz Medine ye saldıralım.
Nasıl olsa tüm Mekkeliler yanımızda,
Onunla yurdunun ortasında çarpışalım,
Eski ve yeni bütün hıncımızla.
Bu fikir kabul görür hazırlık başlar hayberde.
Altmışüç Yılın Altmış ‘ıydı,
Müşrikleri kışkırtıp Medine-i yok etme planı,
Bardağı taşıran son damla ve çatlayan sabır taşıydı.
Bu damlanın adı Hendek savaşıydı.
Rüzgar ekmişti hayberliler, bu yüzden fırtına biçeceklerdi.
Fırtına kopmak üzere,
Medine-i Münevverden nasıl çıktığını bilirsiniz Ashabın,
Bedir’den tanırsınız bu çıkışı, Uhud’dan tanırsınız.
Her biri bir ölüm meleği gibi,
İşte Hz. Ali elinde resûlüllahın beyaz sancağı.
Ordunun öncüsü Ukkaşe,
Sağ kol kumandanı Hz. Ömer,
En önde süzülen ikiyüz er,
ve Bindörtyüz piyade dolu dizgin atlarıyla,
Sonra peygamber hanımı ümmü seleme,
Peygamber halası Hz. Safiyye,
Toplam yirmi hanım sahabe şefkat kanatlarıyla
İşte bu ordu,
Medine’den sahbaya doğru akan peygamber ordusu.
Savaşın parolası ya Mansur emit,
Fırtına yolda.
Hayberin önündeyiz, mevsim yaz
Peygamber atı zari bin gölgesi düşüyor çalılıklara,
Peygamberin gölgesi olmaz.
Birkaç gün peygamber eşliğinde muhasara
Ve hastalanıyor nur nebi
Sancağı Ebû Bekir alıyor, fetih müesser olmuyor,
Sancağı Ömer alıyor,
Elden ele dolaşıyor peygamber sancağı
Ama fetih gerçekleşmiyor.
Sahabe hayberde zor durumda,
Sahabe peygamber huzurunda
Fahri Kâinat ashabına sesleniyor,
Yarın sancağı öyle bir yiğide vereceğim ki;
Allah ve Resûlü onu sever,
Oda Allahı ve resûlünü sever.
O hayberi feth etmedikçe dönmeyecek.
Allah fethi onun eliyle gerçekleştirecek.
Bitmek tükenmek bilmedi o gece,
Kimdi o yiğit
Ashab-ı Güzin sabaha kadar düşündü durdu
Hattaboğlu Ömer,
O günkü kadar kumandanlığı istememiştim diyor
Kimdi o
Bakın işte sabah oluyor
Karargâhın önünde Ashab
Ve bir nur vuruyor çadırın dışına doğru
Rasûlüllah çıkıyor.
Ebû Bekir ve Ömer başta olmak üzere,
Kureyş muhacirleri elini uzatıyor,
Ensar uzatıyor elini,
Hep sancağa talipler
Rasûlü Ekrem’in nazarları birini arıyor
Duyulan tek şey peygamber suskunluğu,
Saki nefes alsalar başlarından kuş değil,
Göğüslerinden canları uçacak.
Ve o mübarek dudaklarından bir soru dökülüyor,
Ali nerde?
Demek o yiğit Ali idi
İşte Ali zülfikârı belinde
Sancak ak sancak
Peygamber sancağı Ali-i mürtezanın elinde
Fırtınanın merkezinde bir yer
Adı Hayber
Ve fırtına iş başında
Merhab adında biri,
Hayberlilerin en büyük savaşçısı
Kılıcını sallayıp meydan okudu Ali’ye.
Cesaretin varsa karşıma çık diye ‘
Önce şairler çarpışırdı savaş meydanlarında,
Şiirler savaşırdı.
Söz Âlideydi,
Ben öyle biriyim ki annem bana Haydar ismini koymuş,
Ben ormanların derinliklerinden kükreyerek gelen Aslan gibiyim.
Ve sözü uzatmadı haydar,
Söz artk kılıçlarındı.
İlk hamle merhabtan,
Ali kılıç darbesini kalkanıyla karşılıyor,
Ve kalkan ikiye ayrılıyor,
Ve Ali’nin elinden yere düşüyor.
Allah’ın arslanı şu an savunmasız,
Fatimatüh Zehra’nın gülü savunmasız,
Hayberliler sevinç içinde,
Merhab’ın gülmekten dişleri görünüyor.
Sahabe şaşkın,
Fahri kâinatın gözleri sükûn denizi.
Eğer bir hamle daha yaparsa merhab,
Hayır, Hayır,
Hz. Ali’nin elinde etrafa parıltılar yayan bir şey var,
Bu Zülfikar
Semaya doğru bir kavis çizdi
Ve ardından durdu Zülfikar.
Allah’ın arslanıyla göz göze geldi merhab,
Gördüğü son şey,
Hz. Ali’nin yıldırımlar salan gözleriydi.
Ve indi Zülfikar önce kalkanını,
Sonra miğferini ikiye ayırdı.
O gün fırtınanın adı Haydar-ı Kerrardı.
Fahri Kâinat savaş meydanını geziyor,
Yaralananlar şehit olanlar.
Efendimiz bir şehidin başucunda duruyor.
Boğazından bir okla vurulmuş bu şahış,
Bir çöl arabıydı.
Efendimiz ona da ganimetten bir pay ayırmıştı.
Kendisine getirilen ganimeti aldığı gibi,
Peygamberin yanına gelmiş,
Ya Rasûlallah bu nedir diye sormuştu.
O senin payındır deyince efendimiz,
Ya Rasûlallah demişti adam
Ben bu ganimet mallarını almak için Müslüman olmadım’
Ben demiş…
Ve eliyle boğazını göstererek devam etmişti.
Ben şuaramdan bir okla şehit olmak için Müslüman oldum’
Fahri Kâinat ona;
Eğer sen doğru söylersen, Allah’ta seni doğrular’ demişti.
Şimdi tam dediği yerden bir okla şehit düşmüştü.
Efendimiz cübbesini çıkartıp onun üstüne serdi
Ve cenaze namazını kıldı.
Namazdan sonra şöyle dua etti;
Ey Allah’ım bu kulun senin yolunda şehit olarak öldürüldü
Ben şahadet ediyorum ‘
Altmışüç Yılın Altmış ‘ıydı,
Günler sayılı, hicretin yedinci yılı.
Aslanlarını bağrına bastı Medine-i Münevvere,
Hayber tarihine küstü.
Rüzgârsa Rabbinin emriyle esti.
Ya Rab yeryüzü Asr-ı saadetten beri acıya acı ekliyor
Ya Rab bugün insanlık senden bir fırtına bekliyor

MEDİNE’NİN GÜLÜ
Andım yine Sen'i her şey yâdımdan silindi,
Hayalin gönlümün tepelerinde gezindi;
Bu bir serap olsa da hafakanlarım dindi...
Andım yine Sen'i her şey yâdımdan silindi.
Keşke her an aşkınla oturup aşkınla kalksam,
Ruhlar gibi yükselip de ufkunda dolaşsam;
Bir yolunu bulup gönlünden içeri aksam...
Keşke her an aşkınla oturup aşkınla kalksam.
Anladım vaslına ermek için artık çok geç,
Hicranla yanan gönlüm durmadan inleyecek;
İnleyip en taze hislerle hep bekleyecek...
Anladım vaslına ermek için artık çok geç...
Kalbim bir güvercin kalbi gibi titrerken adından,
Ne olur Sana ulaşmam için kanadından;
Bana bir tüy ver pervaz edeyim hep ardından...
Kalbim bir güvercin kalbi gibi titrerken adından.
Ey kupkuru çölleri cennete çeviren gül;
Gel o bayıltan renklerinle gönlüme dökül!
Vaktidir ağlayan gözlerimin içine gül!.
Ey kupkuru çölleri cennete çeviren gül!
Mecnûn gibi arkanda koşan kulun olayım,
Bir kor saç içime ocaklar gibi yanayım;
Sensiz geçen bu acı rüyadan kurtulayım...
Mecnûn gibi arkanda koşan kulun olayım...
Aklım uzakta kaldığı günleri saymakta,
Ruhuma sisli-dumanlı bir kasvet yaymakta;
Göster çehreni ki güneş gurûba kaymakta...
Aklım uzakta kaldığı günleri saymakta...
Son demde hiç olmazsa gurûbum tulû olsun,
Gönlüm ufkunun en taze renkleriyle dolsun;
Her yanda tamburlar çalınsın; neyler duyulsun...
Ne olur hiç olmazsa gurûbum tulû olsun..!

ENSAR
Medine…
Rasulallahla şereflenen onun varlığıyla iftahar eden şehir,
Şehirlerin kalbi, tozuna toprağına canların feda olduğu şehir.
Ve ensarın torunları, Medine’li Müslümanlar,
Hiç kimsenin yetişemediği ufkun sahipleri.
Bugün Medine sokaklarında dolaşırken göz göze gelebilirsiniz,
Bir vesile ile konuşabilirsiniz, belki tanımayabilirsiniz
Ama asr-ı saadetten günümüze kadar gelen ensarın kokusunu,
Peygamber sevgisiyle yanan yüreklerin,
Torunlarına ulaşan kokusunu hissedebilirsiniz.
Dilerseniz, huneyne gidelim.
Fahr-i Kâinat efendimizin ensara duyduğu sevgiyi öğrenelim.
İşte Huneyn günü;
Savaşın sonunda yüklü miktarda ganimet elde edilmişti.
Ganimeti en çok ensar hak etmişti bu doğruydu,
En çok ensar liyakat göstermişti buda doğruydu,
Ama Allah Rasulünün bir bildiği vardı.
Allah Rasulü Müslümanların kemaline güvenerek,
Ganimetten ensara pay vermemişti.
Saad bin Ubade ensar adına Rasülallahın yanına geldi,
Ya Rasülallah dedi.
Ensardan bazı kabileler sana karşı gönüllerinde kırgınlık duydular.
Fahr-i Kâinat neden diye sordu;
Ganimetleri kendi kavmin ve diğer Arab kabileleri arasında paylaştırıp,
Kendilerine pay vermediğin için.
Belli ki ensardan bazıları Fahr-i Kâinatın,
Kendilerine ne kadar değer verdiğini anlayamamıştı.
Efendimiz üzgündü…
Kavmini topla ve bana bildir diye emretti.
Saad bin Ubade ensarı topladı Rasülallah geldi;
Burada ensarın dışında kim varsa ayrılsın buyurdu.
Ensar damardaki kanın nasıl donduğunu artık anlayabiliyordu.
Yüzünde kara bulutların gökyüzüne verdiği çehre gizliydi sultanın,
Yağsaydı hüzün yağardı ve yağdı;
Önce kelime-i şehadet sonra Allah’a hamd
Ve konuşanların en güzeli hüzün peygamberi.
Konuşma başladı;
“Ey ensar topluluğu;
Bugünden itibaren belki Müslüman olurlar diye,
Kendilerine ganimet verdiğim için,
Hakkımda söylediklerinizi duydum”
“Ey ensar;
Allah size imanı lutfetmedimi,
Sizi şereflendirip üstün kılmadımı,
Size Allah yardımcıları,
Peygamber yardımcıları sıfatını vermedimi”
“Eğer hicret olmasaydı ensardan olmayı isterdim,
İnsanlar bir vadide toplansa sizler başka bir vadide toplansanız,
Ben sizin yanınıza gelirdim, sizler benim sırdaşımsınız.”
“Herkes ganimet olarak aldıkları mallarıyla,
Koyunları ve develeriyle yurtlarına dönerken;
Siz Allah Rasülü ile dönmeye razı değil misiniz…?
“Ensar…
Razıyız Ya Rasülallah dediler.”
Ama sevgili Peygamberimiz yine mahsundu;
“Sözlerime karşılık olarak bana cevap veriniz buyurdu.”
Ensarın ileri gelenlerinden biri söz aldı;
“Ya Rasülallah…
Biz zülmün içindeydik Allah senin hatrına bizi kurtuluşa erdirdi,
Biz alevden bir uçurumun yanıbaşındaydık,
Allah senin elinle bizi o uçurumdan kurtardı,
Biz dalalet karanlığı içindeydik,
Allah senin vasıtanla bizi hidayet aydınlığına çıkardı.
Biz Rab olarak Allah’tan,
Din olarak islamdan
Ve peygamber olarakta senden hoşnuduz Ya Rasülallah,
Sen bildiğin gibi davran biz sana tabiyiz.
O an ensarın üstüne hüzün yağıyordu,
Gözleri neme bulanmıştı,
Kalpleri göğüslerinden çıkıcak gibiydi.
Ve sevgililer sevgilisinin sesi titredi,
Ensarın hıçkırıklarına karıştı sevgilinin sesi
“Siz bana bu şekilde değilde,
Şöyle mukabele etseydiniz,
Yine doğru söylemiş olurdunuz”
“Ey Muhammed
Sen bize kovulmuş olarak gelmedin mi,
Biz sana kuçak açıp seni barındırmadık mı,
Herkez seni yalanladığı halde biz seni doğrulamadık mı,
Perişan bir haldeydin,
Biz sana her şeyimizi seferber edip yardım etmedik mi,
Böyle deseydiniz yine doğru söylemiş olurdunuz”
Ensarın cevap vermeye mecali kalmamıştı,
Ağlamaktan ölücek gibiydiler.
Efendimizde onlarla birlikte ağladı,
Bilmemki medineye dönene kadar
Kaç kez Rasülallaha bakıp ağladılar
Kaç kez hamd ettiler,
Böyle biricik peygamberleri oldukları için.
Medine Rasülullah’la şereflenen,
Onun varlığıyla iftahar eden şehir
Şehirlerin kalbi,
Tozuna toprağına canların feda olduğu şehir.
Ve ensarın torunları Medine’li Müslümanlar,
Hiç kimsenin yetişemediği ufkun sahipleri.

CANIM BENİM
Efendim
Hiç solmasaydı güneşe ışık salan yüzün
ve gül kokulu o yüzünde karar kılmasaydı hüzün
Efendim ,
önce annemden öğrendim adını
Annemden öğrendim annesiz kaldığını
Önce o gösterdi parmağınla ikiye bölünen ayı
Önce ondan öğrendim adını duyunca ağlamayı
Ondan öğrendim
Halime’nin yurdunda misafiri olduğun evin bahçesinde
ellerini çırparak koşarmışsın
uçarmış kuşlar
bilmem ki o bahçe hala seni bekler mi ?
Efendim
o gün seninle oynayan kuşlarmıydı melekler mi
Neccaroğullarının yurdunda,
Adiyy bin Neccar’ın havuzunda yüzmeyi öğrenmişsin
Ondan öğrendim gölgesi olmayan tek çocuk senmişsin
Annemin kalbinde ki şefkattesin
Şefkati inzal rahmettesin
Uğruna can verdiğim vuslattasın
Candasın canandasın canım benim
Efendim
annemden dinledim sınırsız şefkatini
Ordunla birlikte çölde yürürken
Yavrularını emziren bir köpek görmüşsün
O ürkmesin diye başına bir nöbetçi dikmiş
Ordunun yönünü değiştirmişsin
Annemden dinledim efendim
Medine’de bir bahçeye girmişsin
Deve seni görünce
Yavaş ve ürkek yanına sokulmuş
Sanki kulağına bir şey söyler gibi durmuş
Sahibini sormuşsun
Sonra buyurmuşsun
Deve bana sahibini şikâyet ediyor
Hem az yiyecek veriyor
Hemde çok çalıştırıyormuş
Efendim
hiç solmasaydı güneşe ışık salan yüzün
ve gül kokulu o yüzünde
karar kılmasaydı hüzün
Annemin kalbinde ki şefkattesin
Şefkati inzal rahmettesin
Uğruna can verdiğim vuslattasın
Candasın canandasın canım benim

HUDEYBİYE
Ay zilhicce ay’ı
Peygamberi bir rüya
Kalbi uyumayan Nebi’nin gönlüne konuyor
Ashabıyla paylaşır sevincini sevgili
Rüyanın her anını paylaşır hece hece
Kabenin anahtarı sunulmuştur o gece
Sahabede sevinç gözyaşları
Zülhüleyfede ihrama girer efendimiz
Yanında Ümmü Seleme annemiz
Ve onlar
Teslimeyette melekleri bile hayran bırakan
Bir nehir gibi akan Ashab-ı Güzin efendilerimiz
Ve Mekkeden yola çıkan bir adam
adı Ürve bin Mesud
Ya Muhammed geri dön
Çünkü Mekke halkı seni ve adamlarını
Kabeye sokmamak için yemin ettiler
Ürve hem konuşuyor hemde efendimizin sakalını okşuyor,
O esnada Muire bin Şube efendimizin yanında nöbette
Ürvenin bu hareketini görünce
Kılıcının kınıyla onun eline vuruyor
Çek ellerini rasulullahın sakalından
Yoksa o elini vücudundan ayırırım
Müşrik eli ona dokunamaz
Ürve gerisin geri mekkeye dönüyor
Mekke müşriklerine sesleniyor
Ey Kureyş cemaati
Ben öyle bir topluluğun yanından geliyorum ki
Onlar hiç bir zaman Muhammedi bırakmıcaklar
Onun bir kılına bile zarar verdirtmicekler
Sevgili Peygamberimiz niyetinin anlaşılmadığını düşünür
Bu yüzden Osman on kişiyle Mekkede
Osmanın gidişinden bir kaç gün sonradır
Sahabe efendilerimiz
Efendimize hasretle içini döker
Ya Rasulallah keşke Osmanın yerinde olsaydık
Şimdi o hem Mekkeyi gördü
Hemde Kabeyi ziyaret etti
Efendimiz tebessüm buyurur
Biz ziyaret etmemişken
Sanmam ki Osman Kabeyi bizsiz tavaf etsin
Gerçektende öyleydi
Mekkeliler teklif etmişti ama Hz.Osman
Rasulullah tavaf etmedikçe bende etmem demişti
Onu bu sözünden dolayı Mekke’de alıkoydular
Ve bir yalan ulaştı ashaba
Osman ve arkadaşları Şehit olmuştu
Bir münadi sahabeye seslendi
Cibril Rasulullaha geldi ve beyat yapılmasını emretti
Allah’ın adı üzre gidin beyat ediniz
Sevgili semüre ağacının altında
Kimi sahabe elinde tuttuğu yapraklarla ona gölge yapıyor
Kimi ağacın dallarını tutuyor sırtına değmesin diye
Kimi de ömer gibi elini kolunun altına destek yapıyor yorulmasın sevgili
Ve o gün sahabe gruplar halinde beyatta
‘ Allah sana zafer ve fethi nasip edene kadar
Senin önünde kılıç sallamak veya ölmek üzere’
Müşrikler beyat haberini alır ve barış imzalamak için bir elçi gönderir
Gönderilen elçi Süheyl bin Amr
Antlaşma maddeleri kağıda yazılıcak
Kalem Hz Ali’nin elinde
Efendimiz Ali’ye emrediyor
Yazıya Besmeleyle başla
Süheyl atılıyor
Hayır öyle yazma
Biz Besmelenin ne olduğunu bilmiyoruz
Rahman ne demektir bilmiyoruz
Allah’ın ismiyle başla
Süheylin itirazı ashabı öfkelendiriyor
Vallahi biz Besmeleden başkasını yazmayız ve yazdırmayız
Süheyl o halde bende bu antlaşmayı yapmam diyor
Sevgili Peygamberimiz Ali’ye;
Süheylin dediği gibi yaz oda güzeldir buyuruyor
Sahabe suskun
Antlaşmanın yazımı devam ediyor
Bu maddeler Allah’ın Rasulü Muhammedden …
Hayır diyor Süheyl onu sil
Biz senin Allah’ın Rasulü olduğuna inansaydık
seninle savaşmazdık
Efendimiz sakin
ya nasıl yazalım
Abdullah oğlu Muhammed diye yazın
Bu kez sahabe galeyana geliyor
Sa’d bin Übade Ali’nin elini tutuyor
Sakın Muhammed Rasulullahdan başkasını yazma
Yoksa bu meseleyi kılıç halleder
Efendimiz Sahabeye eliyle susmalarını işaret ediyor
Hz Ali Ya Rasulallah ben sizin Rasul sıfatınızı silemem diyor
Efendimiz orayı bana göster ben sileyim buyuruyor
Ve Ali’nin gösterdiği yeri Mübarek Eliyle siliyor
Sahabe üzgün
Antlaşma maddelerine göre o yıl Kabe ziyaret edilmeyecek
Hz Ömer bir çok sahabenin sözcülüğünü yapıyor
Ya Rasulallah sen Harem-i Şerife gireceğimizi söylemedin mi?
Niçin Kabeyi ziyaret etmiyoruz?
Sen Allah’ın Peygamberi değilmisin
Bunlar müşrik diğilmi
Niye bu zillete katlanmak zorundayız
Efendimizin kalbi mahsun
“Harem-i Şerife gireceğimizi söyledim
Ama bu yıl gireceğimizi söylemedim” buyuruyor
Ve peygamberimiz emrediyor
Kurbanlarınızı kesin saçlarınızı kısaltın
Medine’ye dönüyoruz
Emri yerine getiren kimse yok
Üç kez tekrar ediyor emri
Ve üzgün bir şekilde çadırına dönüyor
Çadırda annemiz Ümmü Seleme
Efendimizi görünce
Ne oldu Ya Resulallah diyor
Sevgililer Sevgilisi mahsun
Bu insanlara ne oluyoR ki benim sözümü dinlemiyorlar
Ben onlara kurbanlarınızı kesin diyorum
Hepsi yüzüme bakıyor
Ümmü Seleme annemiz;
Ya Rasulallah diyor
Siz şimdi dışarı çıkın ama onlara bişey söylemeyin
Yoksa sizi dinlemedikleri için
Allah onları helak eder
Siz kurbanınızı kesin saçınızı kısaltın
Onlar sizi görünce mutlaka aynısını yapıcaklardır
Efendimiz hiç bir şey söylemeden kurbanını kesti
Sahabe Peygamberin bu halini görünce
Kurbanlarını kesmek için birbirleriyle yarıştı
Hudeybiye Fethi müjdeleyen bir barıştı
Fethin kapısıydı
Çok geçmeden Mekkeli müşrikler antlaşmayı ihlal edecek
Allah’ın Rasulü Mekkeyi Fethedecekti
Sadakat isbat isterdi
Hudeybiye sadakatin sınandığı yerdi
O gün biat ölüm üzreydi
Ve ölünseydi değerdi
Bugün tevbe üzre biatımız
İLAHİ kabul eyle tevbemizi
Sadıklardan eyle bizi

NAAT
Sultan Ahmed Han’ın evladı, Sultan Abdülhamid Han’ın
Kâinatın iftihar tablosu olan Rasulü Kibriya’ya nazmettiği bu şiir,
Mescidi Nebeviyeye nakşedilmeye müstehak olmuştur. Hicri 1191
Ey Sultanım efendim
Ya rasulAllah, tut ellerimi
Senden başka kimsem yok
Ne bir dayanağım, ne de bir beklentim
Yoktur benim için senden başka dayanak
Sen hidayet nurusun, her mekânda her oluşta
Sen yağmurun özüsün, yağmurun hası, aslı
Ey yaratılanlar arasında itimat edilenlerin en hayırlısı
Güvenilirlerin en hayırlısı, kastedilenlerin
Sen, hiç şüphesiz, tüm mahlûkatın inayet pınarısın
Sen, mahlûkatı doğruluğunla hidayet edensin
Ey hamd makamına, makamı mahmuda, tek olarak yükselen
Ey parmaklarından fışkırırcasına nehirler akan
Mededi ile ordusunu kana kana suya doyuran
Beni bir zulmet, bir zillet kapladığında bir korku sarar
Derim ki o zaman;
Ey saadatların efendisi
Dayanağım, mesnedim, kurtuluş ümidim
Zilletlerimden dolayı şefaatçi ol
Rahmeti bol olan rahmandan
Ebediyetimde dahi mazhar olamıyacağım bir nimetle ihsan buyursun bana
Ebediyete kadar, bana rıza gözüyle
Razı olduğu bir gözle nazar kılsın
Günahlarımı hatalarımı sonsuza dek merhametiyle setreylesin
Ört bas etsin, merhamet etsin, şefkat etsin
Affıyla sarsın sarmalasın beni, çünkü ben yapayalnız olamam
Efendim seyyidim, vesile kıldım seni
Tüm insanlar arasından seçilmiş olan Muhammed Mustafa’yı
Yüce cemal sahibi olan Allah’tır, onun yaratıcısı
Gönderilen peygamberlerin hepsinden daha da yüce
İnsanlığın hazinesi o
Onunla iltica ettim, onunla sığındım
Umarım ki Allah mağfiret eder beni
Budur benim zannım ve itikadımda olan
Ömrümün sonuna dek onu methü sena etmek, onu övmek
Şen’imden, halimden, âdetimden zail olmaz
Dilim onu methü sena etmekten, onu övmekten asla vazgeçmeyecek
Rasulu Ekreme olan sevgim
Arşın ve mülkün sahibi olan Allah indinde
Dayanağım, kurtuluş ümidim
Üzerine olsun, sonsuza dek yok olmasın
Sonsuz ve sayısız salât
Selam ve tahiyelerin en yücesi
Ehli beytine, medet ve sehavet ehli
Cömertliğin denizi olan tüm ehli beytine
Ve ashabı güzidine salât ve selam olsun.
II. Abdulhamit Han

EFENDİM
Âlemler yaratıldı hürmetine Efendim
Melek insan hayrandır sünnetine Efendim
****
Sen habib-i hüdasın, mislin ve benzerin yok
Ne kadar şefkatlisin ümmetine Efendim
****
Adalet ve hürriyet seninle kemal buldu
Bir kıl dahi geçmedi zimmetine Efendim
****
Nice gözler vardır ki daha dünyada erdi
Gül cemalini görmek nimetine Efendim
****
Padişahlar kölendir, benim aklım ermiyor
Senden uzak insanın cinnetine Efendim
****
Âlemde Bilal olmak herkesin kârı değil
Aklı olanlar koşar minnetine Efendim
****
Yüzün gülzar-ı cennet, nazarın kalbe şifa
Sensin tabib beşerin illetine Efendim
****
Yüce Allah katında şanın o kadar büyük
Gönderildin İbrahim ümmetine efendim
****
Kimki seni tanımaz sana bende olmazsa
Bir nihayet yok onun zilletine efendim
****
Âlemlere rahmetsin müjdelerle geldin sen
Güvercin kanat gerdi hicretine efendim
****
Vasfından aciz diller hiç bir söz kâfi değil
Şanına şerefine izzetine efendim
****
Hep gıpta etmekteyim seni gören o gözler
Nasıl doydu vuslatına lezzetine efendim
****
Sendeki güzel sabrı hiç kimseler bilmedi
Gülüp geçtin kavminin hiddetine efendim
****
Şu Necati hakirin derdi başından aşkın
Dayanamaz hasretin hiddetine efendim
****
Taif’te ve Uhud’da bir lahza sarsılmadın
Hep güvendin Allah’ın kudretine efendimn
****
Gönlün göklerden geniş ay nuruna pervane
Cebrail vezir senin devletine efendim
****
Aşkına yanan kula artık mahzun olmak yok
Garkeder Hazreti Hak rahmetine efendim
****
Seni bilmeyen kişi şu büyülü dünyanın
Niye katlanır bilmem zahmetine efendim
****
Nebiler sana müştak yarın bu güzel ümmet
Kuşlar gibi koşacak Ahmedine efendim

YOLCU
Ey nefsim, dinle beni!
Sana yan diyorum
Ateşlerin içinde yanan gibi yan
Ona can diyorum anla beni
Canımın da içinde canan gibi can
Yaprak düşerse dalından isyana
Öğütülürse yaz akşamları sevda sözcüklerinde
Temmuz, Ağustos uzaklaşırsa
Yani bir sonbaharsa iklim
Ağlama
El yapımı zanlar hükmederse
Uzun gün dostluklarına
Gece başucundan uykusuzluk ekerse
Gözbebeklerinin vadisine
Yüreğinin yıldızları kulağına fısıldayıp:
"İşte ağlama vakti" derse
Sen yine de ağlama
Çünkü bize ağlamak düşmez.
Ağlama
Bize yürümek düşer sevgilinin ardından
Sadece ağlamak yetmez
Güzeldir hayranı olmak Nebi'nin
Ama sadece hayranlık yetmez
Onun gibi olmadıktan sonra
Bu yol ilelebet bitmez
Ağaç gölgesinde gölgelenip
Yoluna devam eden yolcu gibi olmak vardı
Onun gibi olmak...
Ey nefsim, beni dinle!
Yan diyorum sana
Ateşlerin içinde yanan gibi yan
Can diyorum ona anla beni
Canımın da içinde canan gibi can.
Alev sarar da gözlerimi
Bir rüzgâr dağıtmaya çalışır
Zamanla alevlere o rüzgar da alışır
Bilemez ki bu, dünyanın bir oyunu
Bilemez, ateşin içimde olduğunu
Hala yanmaktadır gözbebeklerim
Ve ben ateşten bir mektup oldum da
Özgürlüğümü yaktım dünya adına
Onun adına adımı yaktım
Ve artık adına ortaktım
Rüzgarsa dilbeste olmuştu nara
Söndürme gözyaşlarınla, ağlama
Çünkü bize ağlamak düşmez
Ağlama
Bize yürümek düşer sevgilinin ardından
Sadece ağlamak yetmez
Güzeldir hayranı olmak Nebi'nin
Ama sadece hayranlık yetmez
Onun gibi olmadıktan sonra
Bu yol ilelebet bitmez.
Ağaç gölgesinde gölgelenip
Yoluna devam eden yolcu gibi olmak vardı
Onun gibi olmak...
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 

andrewmemut

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 2614
  • Etkinlik:
    0.4%
  • Tesekkur Edildi: 248 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Dursun Ali Erzincanlı - En Sevgiliye 7 (2006)
« Yanıtla #18 : 29 Eylül 2023, 01:46:00 »
ALLAH Razı Olsun Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık çok Teşekkür ederim