Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011

Gönderen Konu: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011  (Okunma sayısı 2102 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mehmedim

  • Administrator
  • *
  • İleti: 11761
  • Etkinlik:
    0.6%
  • Tesekkur Edildi: 310361 kez
  • Rep Puanı: 583
  • Cinsiyet: Bay
Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011
« : 16 Nisan 2014, 20:03:55 »
Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011 - 320 Kbps + Wav
14 / 00:00:50:50 / 116,36 MB - 513,00 MB





Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011 - 320 Kbps - Wav (14 / 50:50)
--------------------------------------------------------------------------------------------
Taşkın Aşan - 01 Sordular Söyledim  03:31
Taşkın Aşan - 02 Hasretin  02:41
Taşkın Aşan - 03 Erciyes Özlemi  04:36
Taşkın Aşan - 04 Ben Şimdi Adana'da Olmalıydım  02:25
Taşkın Aşan - 05 Bağışla Beni Anadolu  01:47
Taşkın Aşan - 06 Zehra Anama  04:52
Taşkın Aşan - 07 Tarsus'ta Gün Batıyordu  02:30
Taşkın Aşan - 08 Sizden Uzak Onlara Yakın  07:46
Taşkın Aşan - 09 Hasankeyf  03:42
Taşkın Aşan - 10 Hademe İsmail Efendi  04:48
Taşkın Aşan - 11 Sorguda  02:54
Taşkın Aşan - 12 Adana Şehitduranda Konuğum  04:33
Taşkın Aşan - 13 Üşürüm Çocuklara  01:34
Taşkın Aşan - 14 Dayanamam  03:07

Bu icerigi gorebilmeniz icin yapmaniz gerekenler:
  • içeriği görmek için tesekkur butonuna tiklamaniz gerekir (Mesajin sag kosesinde)

hasanyöndem

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 3277
  • Etkinlik:
    1.2%
  • Tesekkur Edildi: 1517 kez
  • Rep Puanı: 151
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011 nette ilk
« Yanıtla #1 : 16 Nisan 2014, 22:23:27 »
ELLERİNE SAĞLIK DEĞERLİ KARDEŞİM

Sessizlik; söyleyecek sözü olmayanın değil, boş lafta gözü olmayanın işidir
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: Hasan_54

Cancazım

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 2471
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 611 kez
  • Rep Puanı: 16
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011 nette ilk
« Yanıtla #2 : 17 Nisan 2014, 13:22:25 »
ALLAH (c.c.) Razı Olsun Cancazım, Paylaşım İçin Teşekkürler Ellerine Emeğine Sağlık.
GÜLLERE VURGUNUM, GÜLLERE SEVDALI.
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: Hasan_54

KurbanAmca

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 2991
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 19209 kez
  • Rep Puanı: 275
  • Cinsiyet: Bay
  • Kütahya'nın Pınarları
    • www.ilahi-ezgi.com
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011 nette ilk
« Yanıtla #3 : 30 Eylül 2014, 17:19:43 »
Paylaşım için teşekkürler kurban. Allah razı olsun...
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: Hasan_54

diamon63

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 3761
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 194 kez
  • Rep Puanı: 6
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011 nette ilk
« Yanıtla #4 : 15 Ekim 2014, 19:12:11 »
Allah razı olsun
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: Hasan_54

mmmutlu93

  • Super Moderator
  • *
  • İleti: 2841
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 23979 kez
  • Rep Puanı: 49
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011 nette ilk
« Yanıtla #5 : 13 Nisan 2016, 12:20:12 »
razı olsun.
Gizli linklerin nasıl açılacağını öğrenmek için Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap


 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: Hasan_54

hak aşığı

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 6035
  • Etkinlik:
    3%
  • Tesekkur Edildi: 3652 kez
  • Rep Puanı: 85
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011 nette ilk
« Yanıtla #6 : 02 Ocak 2017, 00:08:23 »
Teşekkür ederim ALLAH razı olsun
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: Hasan_54

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9346
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2296 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011 nette ilk
« Yanıtla #7 : 20 Haziran 2017, 18:52:18 »
ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: Hasan_54

Yavrum

  • Aktif Üye
  • ***
  • İleti: 101
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 7 kez
  • Rep Puanı: 0
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011 nette ilk
« Yanıtla #8 : 03 Şubat 2019, 10:33:16 »
ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: Hasan_54

erten86

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 6995
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 239 kez
  • Rep Puanı: 1
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011 nette ilk
« Yanıtla #9 : 19 Mart 2019, 11:02:18 »
Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: Hasan_54

HARUN

  • Administrator
  • *
  • İleti: 3264
  • Etkinlik:
    5.4%
  • Tesekkur Edildi: 31241 kez
  • Rep Puanı: 4
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011
« Yanıtla #10 : 05 Eylül 2021, 19:30:19 »
Albüme 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: kardelen01, hak aşığı, Hasan_54

Hasan_54

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 4090
  • Etkinlik:
    3.8%
  • Tesekkur Edildi: 464 kez
  • Rep Puanı: 150
  • Cinsiyet: Bay
  • ☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽
    • MEKKE FM
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011
« Yanıtla #11 : 05 Eylül 2021, 19:55:52 »
Emeği Geçenlerden ALLAH Razı ve Memnun Olsun...
☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽

owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
owner  :  Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Merkez :  Sakarya
 

kardelen01

  • Emektar Üye
  • ********
  • İleti: 9346
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 2296 kez
  • Rep Puanı: 54
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011
« Yanıtla #12 : 10 Eylül 2021, 08:27:52 »
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap
Albüme 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.
ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık
 
Bu mesaj icin tesekkur eden uyeler: Hasan_54

Cancazım

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 2471
  • Etkinlik:
    0%
  • Tesekkur Edildi: 611 kez
  • Rep Puanı: 16
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011
« Yanıtla #13 : 14 Ekim 2021, 21:03:26 »
ALLAH (cc) Razı Olsun. Güzel albümler için, Emekleriniz için, Sizlere sonsuz teşekkürler.
GÜLLERE VURGUNUM, GÜLLERE SEVDALI.
 

hakansen967

  • Vip Üye
  • *****
  • İleti: 3617
  • Etkinlik:
    2.4%
  • Tesekkur Edildi: 857 kez
  • Rep Puanı: 574
  • Cinsiyet: Bay
    • ilahisözleri.net
Ynt: Taşkın Aşan - Yüreğin Penceresinden 2011
« Yanıtla #14 : 12 Ekim 2023, 14:54:25 »
SORDULAR SÖYLEDİM
Sordular bana Kimsin Nesin necisin
Nerelerden gelir nerelere gidersin
Dedim bir yoksul ırgatım
Çukurova'nın köylüklerinden karın tokluğuna pamuk toplarım
Adım Cezmi
Sordular bana Kimsin Nesin necisin
Nerelerden gelir nerelere gidersin
Dedim bir göçmen boyayacağım
Kunduraları boyarım
Çamurlu tozlu kunduraları
Cilalar parlatırım
Cadde Cadde Sokak Sokak
Beyoğlu Şişli Pangaltı
Gün batana dek dolaşırım yaş
Tam tam on altı
Adım Remzi
Sordular bana Kimsin Nesin necisin
Nerelerden gelir nerelere gidersin
Dedim yeni doğmuş bir bebeğim üşümekte minnacık ellerim
Çığlıklarım saçaklardan ağaçlardan kuşlar uçurur cami avlusuna bırakılmışım
Gün Ağarmadan bir kadın tarafından polis amcalar koydu adımı adım Umut
Sordular bana Kimsin Nesin necisin
Nerelerden gelir nerelere gidersin
Dedim düşünen bir mahkûmum
Diyar diyar dolaşır dururum Gebze Bursa Mamak
Dedim ya bir tek suçum güzel günlerin düşünü kurmak
Adım Irmak
Sordular bana Kimsin Nesin necisin
Nerelerden gelir nerelere gidersin
İşte Ahmet işte Mehmet işte Hasan'ım
Bu Ayşe bu Fadime Bu da Fidan’ım
Dedim altı çocuklu bir kadınım Adıyaman’lı bize çocuk olmak yasak
Bize okumak
Bize on dördünde Puma gitmek düşer 3-5 keçiye
Şeyhlerin kara kollarına hediye ne yapar dedim ya kadınım
Adımı diyemem utanırım
Sordular bana Kimsin Nesin necisin
Nerelerden gelir nerelere gidersin
Dedim insanım
Dolu dolu bir insan
Bir cebimde kâğıt
Diğerinde kalem
Duysun kurtlar kuşlar karıncalar
Duysun yediden yetmişe cümle âlem yazarım
Kafamda tekme sırtımda cop ağzımda kan
Yarım kalmış umutlarım
Dedim ya insanım
Adam Metin Göktepe

HASRETİN
Doğuş'um canım yavrucuğum
Neyimeymiş benim baba olmak
Meğerse ben ne zor bir işe soyunmuşum
Eskiden de böyle miydim bilmiyorum
Bir haller olmakta sanki bana tuhaflaşıyorum
Mesela komik gelecek sana ne zaman göçmen bir boyacı çocuk görsem
Seni anımsıyorum ne zaman yüzümü dönsem yıldızlara seni özlüyorum
Dün Geceleyin Bir ara sıyırıp perdeyi baktım uzaklara
İnanmayacaksın sanki seni görür gibi oldum senin ışıltın serpilmişti sanki karanlıklara
Ya da ben öyle düşledim
Bugün Antalya'nın Karaalioğlu Parkı'nda oturdum ağaç bir bankta
Fantezi gibiydim Rodinin
Ve gözlerim karlı doruklarda
Aklımda yalnızca sen
Sakın ola duymasan güzel annen üzülür
Yine seni düşünür ve yalnızca seni görür gibi oldum
Şükür binlerce şükür olsun ki 45'lik yüreğim çarpmakta
Ellerim kalem tutmaktadır ve nasıl bir yemişse bu seni sevmek
Aramıza dizilince dağlar olgunlaşmaktadır
Uzatmayalım burada masmavi deniz
Sımsıcak Güneş
Ağaçlar Bahar'a durmaktadır ötüşmektedir kuşlar gönlünce
Babana gelince
Baban şimdi doya doya olgun yemişleri dişlemektedir
Ve daha üç tam günü vardır seni sımsıkı kucaklamaya

ERCİYES ÖZLEMİ
Şimdi orada olsam hemen yanı başınızda
Sıcak sofranızda bağdaş kursam
Siz bana Erciyes’i anlatsanız ben de size Yeditepe’yi
Beş kişi olabilsek ya da sekiz ya da ne bileyim on on beş kadar
Ağaç bir sofra etrafında
Hepiniz bağdaş kurup otursanız
Ben dizüstü yanınıza çöksem
İçinizden biri dese bana
Rahat otur Taşkın
Ben sorun yok iyiyim böyle desem
Hemen sonra bacılarımdan biri
Elinde koca bir siniyle
Çıkıp da geliverse mutfaktan
Sımsıcak Anadolu yemekleriyle
Ben dizimde bir baş soğan kırsam
Sonra hep beraber kalksak
Sırtımızı yaslasak sedirlere sonra tavşankanı demlicene bir çay
Ben 3. çayımı bitirip yıllar ötesine doğru seslensem
Gesi Bağlarında gezinsem
Hızlı hızlı giden yolcu ya da eşkıya
Ne gelirse aklıma kendi evimde imiş gibi
Dostlarıma türküler söylesem
Sonra o Sevgili dostlarım şiir isteriz deseler
Ve ben onlara en lirik şiirlerimizden
Hiç soluklanmadan yorulmadan dakikalarca
Saatlerce durmadan okusam
Gecenin geç vakitlerinde
Mesela yıldızlardan bir tutam alıp sunsam
Bacım desem en kötü günün böyle
Yıldızlar gibi ışıl ışıl olsun
Acı çökmesin körpe yüreğine
Her şey narin ellerinle
Tutup ta kokladığın çiçekler ve en güzel mevsimler Gibi
Senin olsun diyebilsem ah bir diyebilsem
Ben şimdi orada olsam yaşlı Erciyes’te
Gün yeni doğanda bacılarım İki koluma kollarını dolasalar şehri şöyle bir gezdirseler
Otursak sırtımızı dayasak yaşlı bir Çınarın sırtına
Ya da sere serpe çimenlere bedenlerimizi
Öğretmenimiz de yanımızda olsa
Mesela siz bana Kayseri'nin tarihçesini anlatırken
Işıl öğretmenin bembeyaz ince dişleri parıldasa
Güzel gözleri ve ben o güzel anı
Çıkarıp çantamdan yaşlı pentax makinemde iki karede ölümsüzleştirsem
Bunlar elbette olabilir bu deli yüreğim bir anda
Gider alır bileti biner otobüse akşama
Oturur güzelcene koltuğuna
Ver elini güzel Mazaka
Ya da Eysebia Kayseria ya da Kayseri’ye
İsteyen de Kayseri desin
Ama ben Erciyes’i çok seviyorum bekleyin dostlar uzun sürmez
Çok yakında kollarınıza koşarak geliyorum
Gözlerinizden öpüyorum

BEN ŞİMDİ ADANA’DA OLMALIYDIM
Ben şimdi Adana'da olmalıyım İstanbul uykularımda değil
Açmalıyım yüreğimin penceresini
Vermeliyim ellerimi omuzlarına kalanların başın sağ olsun geçmiş olsun
Son olsun demeliyim
Ben şimdi Adana'da olmalıyım kadınımın kollarında değil
Yıkıntılar arasından dehşetle bakan
Karayağız insanların içinde olmalıyım
Kederli sofralarında bağdaş bağdaş kurmalıyım
Biliyorum hoş hoş değil ama onlar yine de
Bana hoş geldin diyecekler
Son lokması da olsa iyi biliyorum
Ekmeğini dörde bölecekler
Benimle ekmeğini ikiye
Ben şimdi Adana'da olmalıyım
Kucaklamalıyım  geride kalanları
On beş milyonluk İstanbul şehri adına
Yüreğimin penceresini ardına dek açmalıyım
Adanalı yiğitler böylesi ne depremler
Ne felaketler gördüler
İlki ki değil bu kitaplar yazar
İsa'dan önce 1268’de altmış bin canı verdiler de
Yıkılmadı Adanalı Kardeşler yine de
Ben daha önce Erzincan'da Bingöl'de Varto'da Gediz'de ölemedim ölenlerle Lice’de
Ama ben şimdi Adana'da ölmeliyim
Hiç değilse bir filede kara bir zeytin bir somun
Bir abaz şeker olmalıyım kara bağırlarına başımı yaslayıp
Bir an insan olmalıyım bir an insan insan

BAĞIŞLA BENİ ANADOLU
Bağışla beni küskün çiçek kavrulmuş meşe
Ben burada kafeslerde bülbül gibi şakırım
Bırakmaz beni bir türlü sana demir parmaklıklar
Ellerim kollarım bağlıyım
Kanatları çırpmaz bir yiğidim
Güç bulamam yol bulamam
Yüz bulamama avuçlarına verecek
Dağlarını aşamam sokulamam direnen örselenen acılarının bağrına
Yorgun akan sularına karışamam
Var mı bende o yürek
Diz çöküp de bağış dileyecek
Bilirim seni Anadolu ne Malazgirt'ler yaşadın ne Çaldıran’lar daha dün gibi Maraşlar Sivaslılar
Dün gibi daha Dersim’deki çığlıklar varıp da durun diyemedim zeytin dalı
Bulamadım bağışla beni yorgun savaşçı
Savruk Rüzgâr Şaşkın keklik Yavru Ceylan Hele bir Bahar gelsin
Çatlasın Hele bir tohumlar
Hele bir haber gelsin yiğitlerden
Sokulurum utanarak koynuna girerim
Sen anamızsın Anadolu'sun
Bağışlarsın bilirim

ZEHRA ANAMA
Anam güzel anacığım
Kedere boğma yüreğini
Islak ıslak bakmasın gözlerin
Ben yani oğlun yani Karasakallın
Yine dönüp gelecek kollarına
Gidiyorum gidiyorum uzaklara ama
Büyük ummanlara değil Sen de biliyorsun ki ekmek parasınıa
Aramızda onca sıradağlar onca nehirler olsun dert değil
Koca Ordu'nun namluları arasına
Dalsa da yalnız başına
Yine de gelir oğlun koşarak koşarak anasına
Sen beni düşünüp de
Borçlanma babamın yorgun yüreğine önümüzde daha yaşanacak güzel günler olacak
Dostlarım beş milyona tertemiz bembeyaz yataklarda mışıl mışıl uykudayken Palaslarda
Ben dokuz yüze alaca bulaca bir yatak üç yirmiye iki kireç bir odada
Sabah güneşinin doğmasını dört gözle bekliyorum
Demeye kalmadı
Ve karşımda 12 halkası ile kirli bir kornişte asılı bire birden az daha enlice
Kırmızı perde iyice güzelleşti
Odaydı perdeydi güneşti
Ben sana yine de umutlu ve güzel şeyler anlatıyorum
Dün gecenin ayazında Basmane’nin Anafartalar Caddesi'nde bakarken
Birçok yaşlı Çınar'a çöp karıştıran kedileri mi anlatsam tekerlekli
Sandalyede sabahlayacak olanı mı köşe başındaki bitirimler mi?
Hamamın önü insan dolu koca kahvehane
Ve bütün bunların arasında Sessiz Sedasız
Suçlu bekleyen karakolu mu anlatsam
Ah benim güzel anacığım
Anlatmak anlatmak yeter mi?
Ben 25 yıl evvel burada işte tam burada yine
İlik kurutan bu burun sızlatan bu havalarda aç susuz ve yorgun
Körpecik yüreğimle çakal sürülerinin arasında
Ayakta kalmak için savaşımı verdim Bir buçuğa iki ahşap tabanlı
Penceresiz bir odada altmış mumluk sinek bokları ile Kararmış pis bir ışıkta pirelerle koyun koyuna
Yüreğim rehin yaşlı bir kadına çıktım ekmek kavgasına
Kimler bilir kime ne
Gün iki parça
Sabahtan akşama beyaz
Akşamdan sabaha ayaz
Bir türlü gelmez gelmez Gurbet Elde ilk Yaz
Canım anacığım
Ne diye ne diye yazarım Cennet yüreğini kollarım gülesi gözlerini
Ne diye ne diye kanatırım beni bu anda burada
Bacaklarının arasından Hayır utanmıyorum
Utanmıyorum demeye bacaklarının arasından doğuran değil
Yüreğinde yaşatan anamdır
Benim anam kadınımı doğuran ak saçlarının bir teline dokunmaya kıyamadığım
Zehra anamdır bekle tez vakit biter
Burada benim ekmek Kavgam kanatlanır da gelirim gözlerinin bebeğinden öperim
Gözünü yoldan ayırma anam bir de yaşlı babamdan
Onsuz edemezsin bilirim

TARSUS’TA GÜN BATIYORDU
Tarsus'ta gün batıyordu üç çocuk ayakkabı boyuyordu
Elleri yüzleri kapkara üç küçük çocuk
Gelene gidene bakıyordu çocuk çocuk
Tarsus'ta gün batıyordu terminal insanla kaynıyordu
Kim bilir kimler nerelerden gelip kim bilir nerelere gidiyordu
Kimsecikler bilmiyordu
Tarsus'ta gün batıyordu
Çocuklar ineklerin peşi sıra
Kızaran ufka doğru yürüyordu
Zaman Asılı Kaldı uzaklara 5’i 17 geçiyordu
Tarsus'ta gün batıyordu
Tarlada kadınlar çalışıyordu Çilekeş Anadolu'mun kadınları
Ta uzaklarda küçücük
Sofra büyüyorum
Tarsus'ta gün batıyordu koyunlar yazıda otlanıyordu
Bir yandan topraklar ilaçlanıyor
Biri taraftan sürülüyordu
Toprak gülüyordu
Tarsus'ta gün batıyordu kızıl aleviler göğe göçüyor
Dumanlar bulutları sarıyordu belli ki anızlar yakılıyor
Toprak ağlıyordu
Tarsus'ta gün batıyordu
Yüreğim dost sofralarından Can dostum Doğan'dan geliyor
Dünya güzeli bacılarından gözleri gülüyordu
Tarsus'ta gün batıyordu
Otobüste çay servisi yapılıyordu
Yine o esmer iki çocuklu dul kadın ve gözlerinin içi gülümserken
Benimki kan ağlıyordu Tarsus'ta Güneş batıyordu

SİZDEN UZAK ONLARA YAKIN
Ben şimdi Yeditepe’den uzakta
Güneydoğu'nun şirin bir kentinde ağaçlar arasındayım
Burada kırlangıçlar sakalar serçeler
Nasıl da cıvıl cıvıl ötüşmekteler
Gelip de görmelisiniz
Bilemezsiniz yıldızların yere nasıl da yakın olduğunu
Aslında kilometrelerce uzakta ikiniz de iyi bilirsiniz
Burada sevgiye açlık yok
Sevgilerin hası en güzeli var burada
Elleri gözleri ayakları ta kendisi var
Hele bir yol karıncaları görmelisiniz
Nasıl da çalışmaktalar ben bunca eziyet ve ekmek kavgam arasında
Omuzumda çantalarım koşuşturuyorum biliyorum
Bana güveniniz tam
İşte ilk kez deklanşöre basıyorum ve ekmeğimizi kurtarıyorum
İşte bir kez daha bir daha bir daha bir daha
Tak filmi makineye çıkar filmi makineden
Türk Yunan Mısır’lı İsrailli Filistinli İtalyan Fas’lıları görüntülüyorum
Kunduralarım ayağımı acıtıyor
İstanbul'a döndüğümde yapacağım ilk iş
Acar bir kundura almak güle güle parçalamak olacak
Doğal ki size yetecek kadar param da elbette cebimde bulunacak
Hava nasıl da sıcak
Burada küçücük bir kuytu
Gözlerim bedeni yere atacak
Yemyeşil bir çimen arıyor ya da bir Çınaraltı
Gören olacak daralan belki de bağıran
Yorgunluk ferman dinlemiyor çoraplarımı bile çıkarmazsam namerdim
İsteyen de çeksin zılgıtı ne çıkar
Karnım çok acıktı anlatamam canım sevgilim
Bir oturuşta iki porsiyon baklavayı inanın ki yerim daha yok mu derim
Bir daha buralara belki gelirim belki de gelemem
Fıstık Baklava Ciğer kebabı yemeden olmaz
Fıstıkçı şen şakrak bilgili adam bana bir izzet-i ikram param olsa dükkânı kaldırırım
Diğer iller gibi değil burası her şey gani gani
Hani düşünüyorum da Fransızların yağlanması değilmiş boşuna
Fıstıklar güzel binalar ve kebap çeşitleri
Anlat anlat bitmez güzellikleri Neyse 11.35 oldu saat
Bir an evvel gidip de biletimi almalıyım bence birazını da gelince
Çaylarımızı karşılıklı yudumlarken
Hasret bitince anlatmalıyım
Yani gözlerinizi içerken
İşte aldım biletimi beni size götürecek Urfa Cesur
Dile kolay tam on altı saat esir
Elleriniz ve gözlerinizden mahsur
Yepyeni bir garajdayım
Bir sürü insan
Kimi dönüyor evine
Kimi de göçecek Gurbete
İşte Şuradaki kadınlar ve sıska çocuklar
Şaşmaktayım bizden taraf gelecekler
Yeditepe'yi mesken edecek
Bakılırsa renklerine %100
Artık onlar için yok
Ağaç dalları arasında
Gülümseyen ballı yemişler
Onlar için kuzular inekler atlar ve eşekler
Kokusu yok bereketli toprağın
Aramıza hoş geldiniz
Mardinliler Urfalı Batmanlı Çöelemerikliler bu kahrolası insan öğüten şehre
Hoş geldiniz
Et süt yağ ve yumurta parayla burada yıldızları seyretmek
Sevdiğine çiçek vermek yemin olsun parayla
Hey İstanbul aç kapını aç
Geliyor kur kapanını
Tezgâhlarını hazır tut
Yuttukların az gelir
Bunları da yut
Merdivenler kirlenin çamurlanın çelik jantlar uyanın oy avcıları
Polis copları varoşlar
Örgütler uyanan dalından kopuyor çiçeklerim Anadolum kan ağlıyor
Kan ağlıyorum
Ağ örüyor karakollar ya bir ülke yok oluyor utanın
Zaman la geçmek nedir bilmiyorum Güneş bilseniz nasıl da kavuruyor
Bulamazsınız 100 insanda bir tek güler yüz
Kaygılar umutsuzluk umut
Kolay mı sanılır Gurbet
Uzun İnce Bir Yol uzar da uzar
Yaram azar da azar
Yüreğim yine sızılar yurdum içinde yurtsuzluk
Neresinden tutsam da kâr etmez
Kanar da kanar şu merhemsiz yaram
Kıçına kına yaksan hırsızlar namussuzlar
Bağışlayın a dostlar
Biraz kaba konuşuyorum
Yapamıyorum kafam yüreğim ve gözlerim boş durmuyorlar
Dört gün geçti burada dört saat geçmez araba da ne zaman gelir bilinmez
Yine depreşti hastalığım Yüreğim sığmıyor yüreğime ağladım ağlayacağım
Şu beynime söz geçiremiyorum yoldaşım ve sen geldin aklıma
Sevgili karıcığım sen
İşte otobüs
Hazırlayın kollarınızı
Kollarıma sarmaya geliyorum
Yüz yıllık hasretle ben

HASANKEYF
Biz insanız insan bildik ağa neymiş paşa da ne
Tatlı dilden sarhoş olduk yemek de ne şarap da ne
Ben gelirim uzaklardan gece gündüz zamanlardan
Bilmez idim Hasankeyf’i sevgi dolu insanlardan
****
Ramazan dost aldı beni gönüllere sardı beni
On bin yıllık Hasankeyf’e maya etti çaldı beni
Hele bir yol gelin görün Hasankeyf’im nasıl şirin
Çocukların toprağı bu sele değil güle verin

HADEME İSMAİL EFENDİ
İsmail Efendi bundan öte yok
Çocukların ıslanan gözlerinden ve körpe yüreklerinden yıldız olup gitti Ekincik’e
Bu kahrolası insan öğüten şehir artık lokmasını vermeyecek artık karın tokluğuna dökmeyecek
Alnının onurlu terini hademe İsmail Efendi
Kara yarasalar sülükler gibi ağıtını ememeyecek Yeditepe
Bu ırzına geçilmiş taşı toprağı kısır bulutları zehir yüzü nasır
Umutlar kapısı sütü bozuk memleket İsmail Efendiyi de yedi bitirdi
Şeytan Diyor ki sen de buraları ter et.
Ünyeli hademe İsmail Efendi
Bırakıp da bizleri gitti sıska bedeni ezildi
Küçücük maviş gözleri artık görmeyecek
Daha kötüsü arılar karıncalar ve kuşlar gibi
Yalnız ve de yalnız üretmek için yaratılmış
Çalışkan nasırlı elleri gül yüzlü çocukların pembe yanaklarına
Sevgi vermeyecek
Gece vakti geldi telefonda okul müdürü Faruk Bey'in sesi
İsmail Efendi gidiyor Taşkın kan kan
Şaşırdım donakaldım o an
Kendine gel oğlum kendine gel Taşkın Aşan
Mutlaka bulunacak İsmail Efendi'yi yaşatacak al kan
Hızır gibi yetişti elim kadınımın
Can ciğer dostu hemencecik gidelim kanımızı verelim verelim de
Olan oldu bir telefon daha Taşkın artık çok geç
Akşamın yedisinde
Bindim de pembe bir otobüse
Vurdum dalı ataşa
Gün ışırken vardım
Soluğu aldım Ordu'nun Ünye’sine
Ben bu şirin Kentin
Değilim şimdi lacivertinde
Güneşin şavkı Karadeniz'e vurmuş martılar iş başında imiş
Göz bakar da görür mü?
Köpekler kediler kargalar
Ve benim daha göremediğim belki de birçok yaratık
Acılı yüreğimde yok artık
Beni kim bilir hangi yamaç hangi karlı doruklar acımla bağrına basar
Kim bilir kimlerin gözyaşları
Bu güzelim insan için akıp duracak
Kim kim bilir kanamakta içim nasıl ezilirim
Bir ben bir ben bilirim ama ne yapabilirim
Bugün Pazar ayaz da olsa hava ne çıkar
Bu kırk iki numara taraklı giyen tabanlar
Sanki bir çift katanaydılar
Yani bacaklarım kafam yüreğim
Kim bilir ötelerde neler var göreceklerim
Vardım Ekincik’e Ekincik yirmi otuz evcik bir sürü insan ve kızancık
Açtılar İsmail Efendinin beyaz kefenini usulcacık ve doğduğunda nasıl
Dokunduysa yanaklarına öylece dokunup koklayıverdi
Yaşlı küçücük nur yüzlü anası
Ve tabutun ardından son kez
Yorgun gözlerini bulutlara yatırıp
Belki de içinden söylendi
Bu dünya yanası yıkılası

SORGUDA
Elim Yüzüm Gözüm
Her tarafım kir pas çöreklenmiş içerime yas
Her tarafım karanlık neredesin hey ey insanlık
Açlık sefalet yoksulluk
Çökmüş yüreğime yalnızlık ben benim dışarımda içerimde
Hasret hey hey içerimde üşümüşlük
Hani o dost kitaplardaki aydınlık
Ufuklarda kızaran güneş yüzünde açlık
Yavrusunu emziren kadın
Mutluluğun fotoğrafları söyleyin nerede
Bir Mayıs sabahı sarı bir evde
İsmimi veren adam anam
Kardeşim özürlü bacım
Nerede ağabeyim kalmışım kuytuluklarda
Dört döner kafamda umutlar
Deler geçer betonu göz bebeklerim
Örgütlüsün derler amcalar
Hayır değilim derim asmamışım kesmemişim yakmamışım derim
Olmamışım derim eşkıya değilim bir Kadir’i bir Bedreddin’i bir de Hayyam’ı
Çok severim bırakın bırakın beni
Bırakın da gideyim

ADANA ŞEHİTDURANDA KONUĞUM
Dostlarım yatırdılar beni tahta sedir üstüne
Bir güzel de kapadılar cibinlikle dört bir yanımı
Seçilerek Gökte Yıldızlar vay Güzelim vay
Birer birer al içine doldur
Bu sevgili pırıltıları
İyi şeyler düşünmeye çalış
Yüreğini dosta ver acılara alış
Yıkardı ocakları
Söndürür de birer bir
İlk imiş gibi sanma
Bu betona yığılış
Bu deprem belki beni de birazdan
Alabilir acımasız kollarına
Belki de bu Cibinlik
Yer üstünde başımı koyduğum son arkadaş yastığı ile
Bir anda yerle bir olabilir de
Gecenin bu geç saatinde tenime yapışan ter
Uyutmaz beni düşünür evini
Kafamın içinde bir ses
Vicdanımla boğuşur
Sol mememin altındaki
Yumruğum büyüklüğündeki ve nedense her dem acının yanında
Olmamı bana emreden yetmiş iki parça kafes
Fokur fokur kaynar sanki
Birden dalmış beden
Saat sabah 05.15
Oynadı yerinden yer koptu kızılca bir kıyamet
Beşik gibi sallanmaya başladı ağaç sedir
Aşağıda feryat figan
İçimden söylendim ne oluyor ulan
Demedim desem
İnanın ki olur yalan
Hikâye falan
Değil kimi sarmış bebesini bağrına
Kimi de Tekbir getirir
Uzunca sürmedi bereket on on beş saniye gibi
Kara yüzlerindeki beyaz korkuyu belki de ilk
İlk kez o an gördüm
Son olur umarım
Bir başıma düşündüm ben buralarda ne ararım
Buralarda ne yaparım
Ne doğduğum yer
Ne doyduğum şaşarım
Mahmut anası
Sıska kadını ve sıska çocukları
Ve gırtlak kanserinden
Kanserli dünyaya veda eden
Babadan kalmış gecekonduları
Sabah sofrasında yedikleri
Yeşil maydanozları ve dostlukları
Mahmut iki tekerlekli kırmızı mobileti
Kara elleriyle sırtıma
Kardeş sıcaklığı ile dokunuşu
Ve ağa takılmış kuş gibi
Yüreğinin çırpınışı
Ve ayrılırken son kez bana
Kara kara unutamadığım
Belki de son bakışı
Yüreğime paramparça
Kan revan içinde bırakışı
Çukurovalı yiğidim kara Mahmut
Unut unut acıları
Yüreğini yarına sal
Benim için ellerinden tut
Öp güzel anacığın ve çocukları
Umut baba ocağını
Yalnız başına komasın
Haydi hoşça kal hoşça kal

ÜŞÜRÜM ÇOCUKLARA
Çocuklar geçer gider önüm sıra küçücük adımlarıyla her sabah,kocaman yürümeye çalışan sırtlarında ,ağır çantaları mavi önlüklü çocuklar,ayaza kesen elleri,ısıtmaya çalışır yırtık cepler,üşürüm aahh aahh gün ışımadan dizilir yavrucuklar,kaldırımlar ağırlaşır,yüreğim inceden sızlar,saklar kirpikler gözlerimi,bağırmayın çocuklara,oyy ben ölürüm kızmayın.Çocuklar görürüm ayazlarda acımasız kuytuluklarda,Edirnekapı’larda,Topkapı,Haliç köprü altlarında eyni kara bahtı kara kapkara bu insan elleri.Ne olur siz de görün saray efendileri,duman olmadan dağlar,büyümeden yangın söndürünüz ve hatta varsa biraz yüzünüz yeşil pasaportları yırtın lütfedip getirin Amerika’dan sizinkileri.

DAYANAMAM
Bir haller gelirse başıma ansızın
Sıtmadan Veremden sancısından organlarımın dayanırım
Dayanırım en yaman en ateşli hastalıklarına dünyanın
Apseli çatal bir dişin sızısına
Kalem tutan ellerin yangınına
Deli inat bir taşına
Yuvasında böbreğin
Sıkar dişimi dayanırım inanıyorum
Bir gece kaldırıp sımsıcak kollarından senin düşünüyorum diye
Seviyorum diye
Yürüyorum güzellikler için dövüşüyorum diye
Atsalar bedenimi en eski zindanların en eski kapılarının ardına
İnanıyorum güzelim dayanırım
Bir haller gelirse sözüm ona bilim çağında başıma
Yeminler olsun ki şaşırmam
Şaşırmam ki bilime düşmandır içimizde bir sürü yılan
Şaşırmam ki ağaca
Şaşırmam ki denize
İnsanlığa düşmandır incinir gücenir dayanırım
Su serptin yaralarıma düştüğümde ateşlere gece vakti
El verdin omuzlarıma en yılgın günlerinde ülkemizin
Geçmedi kursağından lokmalar bilirim bensiz
Karanlığı delen gözlerinle pencerelerde
Gözlerin yollarımı uykusuz bir hoş olurum
Ne güneş güneşe benzer sensiz ne deniz denize
Sen meyveleri bereketli bir ağaçsın
Kök salmışsın damarlarıma
Doyamam güzel tadına
Çocuklanırım
Sana bir şey olursa güzelim sana bir şey olursa
Ben nasıl dayanırım ben nasıl dayanırım ben nasıl dayanırım
Linklerin Gorulmesine Izin Verilmiyor. Kayit ol ya da Giris Yap